"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/183 Esas, 2023/935 Karar
DAVA TARİHİ: 12.03.2021
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin olarak açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 279 parsel sayılı taşınmazın usulüne uygun kamulaştırma yapılmaksızın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) mülga 17 inci madde uyarınca Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adına tescil edildiğini, Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/262 Esas, 2017/38 Karar sayılı dosyasında el atılan alanlar için 1.968.633,33 TL kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat belirlendiğini, mahkemece taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL üzerinden karar verildiğini, kararın 09.11.2020 tarihinde kesinleştiğini belirterek ilk davada hükmedilmeyen bakiye 1.958.633,33 TL’nin asıl dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; 7201 sayılı Kamulaştırma Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 6 ıncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a Ek 3 üncü madde eklendiğini ve bu madde ile kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değer tespitine ilişkin değişiklik yapıldığını, bu madde uyarınca değerinin tespit edilmesi gerektiğini, kamulaştırma işlemi kesinleştiğinden davanın reddi gerektiğini ayrıca dava konusu taşınmazın mülkiyetinin, kamulaştırma amacına uygun olarak 21.09.1989 tarihli ve 3816 yevmiye numaralı işlem ile S.S. İstanbul Bakır ve Pirinç Sanayicileri Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifine devredildiğinden davanın ihbar edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.12.2021 tarihli ve 2021/191 Esas, 2021/878 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 15.12.2021 tarihli ve 2021/191 Esas, 2021/878 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.06.2022 tarihli ve 2022/488 Esas, 2022/1194 Karar sayılı kararıyla, Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/262 Esas sayılı dosyasında, davacılar tarafından aynı taşınmazla ilgili fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan kamulaştırmasız el atma tazminatı davasının reddine dair kararın Dairemizin 2017/2882 Esas, 2019/116 Karar sayılı dosyası ile düzeltilerek karar verildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek 09.11.2020 tarihinde kesinleştiği, taraflar arasında görülüp kesinleşen önceki davada tespit edilen bedel Esas alınmak suretiyle ek dava niteliğindeki bu davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 22.06.2022 tarihli ve 2022/488 Esas, 2022/1194 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararı kaldırıldıktan sonra, dosyada bulunan delil ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, taraflar arasında görülüp kesinleşen Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/262 Esas, 2017/38 Karar sayılı dosyasında belirlenmiş olan metrekare birim bedeli esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; dava konusu taşınmazdaki davacılar murisine ait payın Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinin 1986/626 Esas, 1990/107 Kararı ile geçersiz tebligat işlemine rağmen kamulaştırma bedelinin bloke edilmiş olduğu ve kamulaştırma işleminin kesinleştiği gerekçesiyle 2942 sayılı Kanun'un 17 inci maddesi uyarınca davalı idare adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Dava derdest iken 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun'un 6 ncı ve 7 inci maddesi ve 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 7327 sayılı Kanun'un 20 nci ve 27 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek 3, Geçici 15 inci ve 17 inci maddeleri gereğince değerlendirme yapılması gerektiğinden sair hususlar incelenmeksizin kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yargıtay kararı ile Ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak yeniden karar verilmesi için mahkememiz kararı bozulmuş ise de, Anayasa Mahkemesinin 28.07.2023 tarihli iptal kararı ve ilk davanın açılış tarihi (2015 yılı) dikkate alındığında artık Ek 3 üncü madde hükmü uygulanması ortadan kalkmıştır. Zira ilk dava belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu için ve davacıya talep artırım için resen süre verilmeyerek değerlendirme tarihi bakımdan dezavantajlı konuma düşürüldüğü için mülkiyet hakkının üstünlüğü gözetilerek Anayasa Mahkemesi kararının yorumunda ilk dava açılış tarihinin esas alınması gerektiği ve ilk davada el atmanın varlığı belirlenip, idarenin haksız el atma fiilini işlediği; bu nedenle tazminat ödemekle yükümlü olduğu tutar tespit edildiğine göre bu hususun ek davada kesin delil teşkil edeceği ve bu nedenle başkaca bir araştırmaya gerek kalmaksızın ilk davada hükme esas alınan bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın usulüne uygun kamulaştırıldığını, 2942 sayılı Kanun'da bulunan Ek 3 üncü maddenin hatalı bir gerekçeyle uygulanmamasının açıkça kanuna aykırı olduğunu, faiz başlangıç tarihinin asıl dava tarihi olarak esas alınmasının doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi, Ek 3 üncü Geçici 15 inci ve Geçici 17 nci maddeleri.
3. Anayasa Mahkemesinin 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı iptal kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden, dava konusu taşınmazdaki davacılar murisine ait payın Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinin 1986/626 Esas, 1990/107 Karar sayılı kararı ile geçersiz tebligat işlemine rağmen kamulaştırma bedelinin bloke edilmiş olduğu ve kamulaştırma işleminin kesinleştiği gerekçesiyle 2942 sayılı Kanun'un 17 inci maddesi uyarınca davalı idare adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
3. 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki; “…dava tarihi itibarıyla…” ibaresi ve 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile eklenen Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2021 tarihli ve 2018 (21) /10-948 Esas, 2021/416 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır; çünkü mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak doğmuştur. Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usuli kazanılmış hak” ya da “usuli müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-520 Esas, 988/89 Karar sayılı kararında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulü kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmakta olup, ayrıca Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Bu istinalardan birisi de bir kanun hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edilirse iptal edilen kanun hükmü usuli kazanılmış hakka aykırı olsa bile uygulanacak öncelik usuli kazanılmış hakta değil Anayasa Mahkemesinin iptal kararında olacaktır.
5. Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları da nazara alınarak asıl davada dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapılarak tespit edilen değer üzerinden saklı tutulan bölümün davalı idareden tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
6. Dava konusu taşınmazın değeri, asıl dava tarihi itibarıyla belirlendiğine göre hükmedilen tüm bedele asıl dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi yerindedir.
7. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Mahkeme kararının ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
03.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı) .
Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.
Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un Geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.
2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci ve Geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.
Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;
2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.
Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibariyle…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un Geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği düşünülmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, onama cihetine gidilmesi hukuka uygun görülmediğinden sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz. 03.06.2024