Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1881 E. 2024/9352 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davacı idarece fazla depo edilen bedelin iadesine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece hükmedilen kamulaştırma bedeline dava tarihinden dört ay sonrası olan 05.12.2010 tarihinden ilk karar tarihi olan 17.07.2014 tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerektiği, davacı idare tarafından fazla depo edilen bedelin iadesine ilişkin hüküm kurulmaması hususlarının düzeltilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/256 Esas, 2023/690 Karar

DAVA TARİHİ : 04.08.2010

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın yol olarak terkini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Afyonkarahisar ili, ... ilçesi, Çakır Mahallesi, 40 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1.004,75 m²lik kısmının kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğunu, tespit edilen bedelinin düşük olduğunu, dava konusu taşınmazın gerçek kamulaştırma bedelinin tespit edilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.07.2014 tarihli ve 2010/470 Esas, 2014/300 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 17.07.2014 tarihli ve 2010/470 Esas, 2014/300 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı belirtilerek hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmaz imar parseli, dava konusu taşınmazın ise kadastro parseli olduğu belirlenen bedelden düzenleme ortaklık payının indirilmesi gerektiği gözetilmediği gibi emsal karar ile dava konusu taşınmazın vergi değerleri getirtilip karşılaştırılmadan ve hükme esas alınan rapor ile dosyada bulunan diğer rapor arasında tespit edilen bedel bakımından 2,5 kat fark bulunduğundan hükme esas alınan raporun inandırıcı olmadığı, bu durumda; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan mesafesini de gösterir krokisi fen bilirkişisine işaretlettirilip, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, 2942 sayılı Kanun'un 15 nci maddesi gereğince yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, dava konusu taşınmazın kamulaştırılan kısmının tapusunun iptali ile yol olarak terkinine dair hüküm kurulması gerekirken bu hususta bir karar verilmemesi, davacı idare harçtan muaf olduğu halde aleyhine maktu harca hükmedilmesi, tapu kaydında mevcut ipoteğin tespit edilen bedele yansıtılmamasının doğru görülmediği gerekçesi ile

kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 02.06.2021 tarihli ve 2018/284 Esas, 2021/386 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar vermiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin 02.06.2021 tarihli ve 2018/284 Esas, 2021/386 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda;15 günlük temyiz süresi ve 10 günlük katılma yolu ile temyiz süresi geçirilmiş olup, temyiz dilekçesi süresinde verilmediğinden davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verildikten sonra; davacı idare vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede ise; mahkemece verilen karar, sadece davacı idare vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş olmakla, bozma sonrası davacı idare yararına usuli kazanılmış hak ilkesi ihlal edilmek suretiyle bozma öncesinden daha fazla kamulaştırma bedelinin tespiti, dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazın, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen 2010 yılı emlak vergisine esas olan metrekare değerlerinin ilgili Belediye Başkanlığından istenip dosya arasına alınmaması ve hükme esas bilirkişi raporunun denetlenememesi, dava dört ay içinde sonuçlandırılamadığından, belirlenen kamulaştırma bedeline, 05.12.2010 tarihinden ilk karar tarihine kadar geçen süre için kanuni faiz yürütülmesi gerektiğinin düşünülmemesi, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmesi gerekirken infazda teredddüt edilecek şekilde terditli şekilde tescil hükmü kurulması doğru görülmediği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar vermiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; fen bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, idareye iade edilmesi gereken bedele ilişkin hüküm kurulmadığını, 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası; Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğinden hükmedilen kamulaştırma faizine ilişkin kısmın hükümden kaldırılması gerektiğini, ilk karardan itibaren bedelde bir değişiklik söz konusu olmadığından mahkemece tespit edilen bedele son karar tarihine kadar fazladan faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, bilirkişi heyetinin önceki rapordaki eksiklikleri gidermesi gerekirken yeni bir emsale dayanarak rapor tanzim etmesinin kanuna aykırı olduğunu, emsal alınan taşınmazın dava konusu taşınmaza nazaran çok daha üstün özellikte olması rağmen daha az bir oranda değerli gösterilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedelinin çok düşük tespit edildiğini, uzun süre yargılamanın devam etmesi nedeniyle müvekkilinin maddi zararının çok büyük olduğunu, makul sürede yargılamanın sonuçlanmaması ve bu sebeple müvekkilin uğradığı maddi zarardan öte anayasal haklarının ihlal edildiğini, enflasyonist yaşam koşulları, yeni anayasa mahkemesi kararları ve aradan geçen 14 yıl ve gayrimenkullerdeki yükselişler gözönüne alınarak müvekkilin daha fazla kamulaştırma bedeline hak kazandığının resen mahkemece dikkate alınması gerektiğini, kamulaştırma bedellerinin az olduğuna dair itirazlarının dikkate alnmadığını, emsal ve delillerinin tam olarak toplanıp değerlendirilmediğini, dava konu taşınmazın imar planı içerisinde olan, arsa niteliğine kavuşmuş ve konumu itibarıyla değerli olduğunu, dolayısyla tespit edilen kamulaştırma bedelinin az ve yetersiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2.2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ile 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde kanuna aykırı yön bulunmamaktadır.

3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması doğrudur. Buna karşın, tespit edilen bedele dava tarihinden dört ay sonrası olan 05.12.2010 tarihinden ilk karar tarihi olan 17.07.2014 karar tarihine kadar faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru değildir.

5. Davacı idare vekili tarafından fazla depo edilen bedel olmasına rağmen fazla depo edilen bedelin iadesine ilişkin hüküm kurulmaması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinin tamamen hükümden çıkartılması, yerine "Dava 4 ay içinde sonuçlandırılmadığından; tesbit edilen 94.557,10 TL bedele dava tarihinden 4 ay sonraki tarih olan 05.12.2010 tarihinden ilk karar tarihi olan 17.07.2014 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine," cümlesinin yazılması, ayrıca hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "Davacı kurum tarafından fazla depo edilen 25.570,81 TL bedelin, davalı tarafından bankadan çekilmişse varsa ödenen nemaları ile birlikte davalılardan hisseleri oranında alınarak davacı idareye verilmesine, bedel alınmamışsa fazla yatan bedelin işlemiş nemaları ile birlikte davacı idareye iadesine" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,02.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.