Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1913 E. 2024/7582 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, davacının muvazaalı işlem yapıp yapmadığına dair uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından yapılan satışların daha önce kesinleşen bir yargılamada muvazaalı olduğunun tespit edilmiş olması ve bu tespitin Hazine aleyhine ileri sürülemeyecek olması gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/270 Esas, 2023/299 Karar

DAVA TARİHİ: 30.06.2011

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Balıkesir ili, ..., ... köyünde bulunan dava dilekçesinde yazılı 181 adet taşınmazın, tapuda resmi senet ile davacı ...'e satıldığını, daha sonra taşınmazların malik... tarafından satış senedinin kendisince imzalanmadığı, sahte olduğu iddiası ile ... aleyhine tapu iptali ve tescil davası açılması nedeniyle Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/487 Esas, 2007/601 Karar sayılı kararıyla davacının satın aldığı ve bir kısmını da üçüncü kişilere sattığı taşınmazların tapularının tamamının iptaline karar verildiğini belirterek

tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı süresinin geçtiğini, dava şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 13.09.2011 tarihli ve 2011/371 Esas, 2011/502 Karar sayılı kararı ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 13.09.2011 tarihli ve 2011/371 Esas, 2011/502 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; dosya kapsamından, feragat beyanında bulunan davacının fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı anlaşılamadığından bu yönün araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 23.12.2014 tarihli ve 2012/266 Esas, 2014/691 Karar sayılı kararı ile davacının fiili ve faili öğrenmesinden itibaren 1 yıl içinde dava açmadığından davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 23.12.2014 tarihli ve 2012/266 Esas, 2014/691 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanılarak açılan tazminat davaları için kanunda ayrıca bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125 inci) maddesinde yazılı 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerekeceği, temyize konu davada 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı müteveffanın gerçekleştirmiş olduğu satışların muvazaalı olduğunun tespit edilmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı müteveffa ...'in tazminata konu olaya ilişkin yapılan ceza yargılamasında beraat ettiğini ve kararın kesinleştiğini, Mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine ilişkin tüm şartların gerçekleşmiş olduğunu, davacıya kusur atfedilemeyeceğini, ...'in 181 parça taşınmaz satın aldığını ve sadece 12 parçasını sattığını, bu durumda muvazaadan söz edilemeyeceğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davacı ...'in 25.06.2014 tarihinde yargılama devam ederken vefat ettiği, mirasçılarının avukata vekâlet vererek davayı takip ettikleri, ilk karar sonrası alınan Adli Tıp Raporuna göre feragat tarihinde davacının fiili ehliyetine sahip olmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.

3. Davacı (müteveffa) ...'in Balıkesir ili, ..., ... köyünde bulunan dava dilekçesinde yazılı 181 adet taşınmazı 13.07.2004 tarihinde satın aldığı, daha sonra taşınmazların malik... tarafından satış senedinin kendisince tarafından imzalanmadığı, sahte evrak kullanıldığı iddiası ile tapu iptal ve taşınmazların tekrar adına tescil davası açtığı, Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/487 Esas, 2007/601 Karar sayılı kararı ile satış işlemlerindeki imzanın ...'ın el ürünü olmadığı, ...'in 13.07.2004 tarihinde aldığı taşınmazları çok kısa sürede, 26.07.2004 tarihinde, bu işlerin ticaretini yapan kişi olarak kâr amacı gütmeden sattığı, tanık beyanları da gözetildiğinde satışların muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabul edildiği, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek kararın 27.05.2010 tarihinde kesinleştiği, davanın 30.06.2011 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmeden açıldığı anlaşılmaktadır.

4. Temyizen incelenen kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, tapu iptal tescil davasındaki davacı müteveffanın muvazaalı satış yaptığı yönündeki mahkeme tespitinin Yargıtay denetiminde geçtiği, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

25.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.