Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1942 E. 2024/6695 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davalı idareden tahsili.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın değerinin emsal kıyaslaması yoluyla belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, bilirkişi raporunda tespit edilen değerlilik katsayısının taşınmazların emlak vergi değerleri ile ters orantılı olmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3046 Esas, 2023/1719 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/368 Esas, 2022/436 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya ili, ... ilçesi, ..., 550 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davacının hissesi bulunduğunu, taşınmazın şuan fiilen davalı ... tarafından Antalya Büyükşehir Belediyesi Atatürk Sanat Eğitim Merkezi yapılarak kullanıldığını belirterek tespit edilecek kamulaştırmasız el atma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazında bulunduğunu, parselin ... planı ve uygulama imar planında Belediye hizmet alanı olarak planlı olduğunu, müvekkili tarafından bir kamulaştırma yapılmadığını, zamanaşımı itirazında bulunduğunu, aksi halde değer tespiti hususunda emsallerin araştırılarak niteliğine göre değer biçilmesi gerektiğini belirterek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve belirlenen kamulaştırmasız el atma tazminatının davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değeri belirlenirken taşınmazın m² değerinin piyasa rayiç değerlerinin altında olacak şekilde belirlendiğini, pandemi sürecinin başlamasıyla davaya konu yerde müstakil ev ve villalara talebin arttığını, ... bölgesindeki taşınmazların satış değerlerinde ciddi bir yükseliş meydana geldiğini, dava konusu taşınmazın villaların yoğun olduğu bölgede bulunduğunu, ayrıca ilçe merkezinde yer aldığını, Devlet dairelerine ve sosyal donatı alanlarına oldukça yakın bir mesafede bulunduğunu, taşınmazın m² değerinin bilirkişi raporu ile belirlenenden daha yüksek olması gerektiğini, bilirkişi raporunun mukayese tablosunda konum kriterleri başlığı altında dava konusu taşınmazın ve emsal taşınmazın ana ulaşım arterine uzaklığı kıyaslamaya sokularak puanlandığını, emsal taşınmaz ana artere cepheli bir taşınmaz olduğundan emlak beyan değerleri arasında fark bulunduğunu, taşınmazın ana artere cepheli olmasının doğrudan emlak beyan değerini etkilediğini, belirleyici bir rol oynadığını bu sebeple bilirkişi raporunda ana artere uzaklığın ayrı bir kriter olarak yeniden değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, mukayese tablosunda mükerrer olarak yer almasının taşınmazın değerinin düşük belirlenmesine sebebiyet verdiğini, ayrıca taşınmazın geometrik yapısının son derece düzgün olduğunu, yüzölçümü olarak bulunduğu bölgenin şartlarına uyumlu şekilde villa arsası olarak kullanılabilecek büyüklükte olduğunu, emsal taşınmazdan yüzölçümü olarak daha küçük olmasının dava konusu taşınmazın değerini olumsuz olarak etkileyen bir durum olmadığını, dava konusu taşınmazın ilçe merkezinde bulunduğunu, meskun mahal içinde kaldığını, arz-talep oranının çok yüksek olduğunu, emsal taşınmazın çevresinde ise yerleşimin bulunmadığını arz-talep oranının eşit şekilde belirlenmesini kabul etmediklerini, bilirkişi heyetinin içinde bulunulan dönemin şartlarını ve piyasalardaki hızlı artışı göz önüne alarak özellikle ana ulaşım arterine uzaklık adı altında irdelenen kriterin mukayese tablosundan çıkartılmak ve itiraz ettiği mukayese kriterleri yeniden değerlendirilmek suretiyle dava konusu taşınmazın m² değerinin yeniden değerlendirmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm tesisine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu Antalya İli, ... İlçesi, ... 550 ada 5 parsel sayılı taşınmazın, 1/5000 ölçekli ... planında ve uygulamaya esas 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "Belediye Hizmet Alanı" olarak planlı bulunduğunu taşınmaz için müvekkili belediye tarafından kamulaştırma yapılmadığını, tapu kaydına göre ... Belediyesi ve Maliye Hazinesi adına kayıtlı hisselerin olduğunu, hüküm tesis edilirken bu hususların göz önüne alınmadığını, bir an için müvekkili belediyenin sorumluluğunun bulunduğu düşünülse bile talep edilen bedelin hakkaniyete sığmayacak derecede fahiş olduğunu, kamulaştırmasız el konulan yerin değeri tespit edilirken bu taşınmaza hiç el koyulmamışçasına değer tespit edilmesi gerektiğini, taşınmazın bir bölümünün imar planında yol olduğunu, bu sebeple satış halinde para etmeyeceğini, değer takdir edilirken dava konusu taşınmazın el koyma günündeki durumu nazara alınarak hiç el koyulmamışçasına ve bundan dolayı değer artışları da nazara alınmadan dava gününde ki değerin tespiti gerektiğini, el koyma yönünde ki emsallerin araştırılması gerektiğini davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın arsa niteliğinde olduğu tespit edilerek 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal kıyaslaması suretiyle değer biçilmesinde yöntem olarak isabetsizlik bulunmadığı, bilirkişi raporunda mukayeseye esas alınan emsalin gerçek kişiler arasında dava tarihinden önce tapuda yapılan bir satış olduğu, bu satışa ilişkin resmi senedin getirtildiği, emsal taşınmaz satışının özel amaç taşımadığı, mukayese emsal olarak kabul edilmesinde usulsüzlük bulunmadığı gerek dava konusu taşınmazın gerekse emsal taşınmazın imar uygulaması sonucunda oluşan imar parselleri olmaları nedeni ile düzenleme ortaklık payı denkleştirmesi yapılmasına gerek bulunmadığı her ne kadar taraf vekillerince bilirkişi raporunda yapılan mukayese ve değerlilik katsayısına itiraz edilmekte ise de bilirkişi raporunda tespit edilen değerlilik katsayısının taşınmazların emlak vergi değerleri ile ters orantı oluşturmadığı anlaşıldığından istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmek suretiyle alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydına, davalıdan aşağıda yazılı onama harcının alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.