"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2707 Esas, 2023/1635 Karar
DAVA TARİHİ: 21.01.2015
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Antalya 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/348 Esas, 2021/411 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Antalya ili, ..., ... 7280 ada 1 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından ...spor alanı yapılmak suretiyle el atıldığını, bu nedenle taşınmazdaki davacıya ait payın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın belediye encümeni kararı ile ...spor sahası olarak planlandığını, fiili bir el atmanın olmadığını, davacıların dava konusu taşınmazdaki haklarını kullanmalarına engel olmadığını, idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, dava konusu taşınmazda davacının 243,65 m² hissesinin iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava değerinin ıslah ile iki kez yükseltilmesinin hatalı olduğunu, davanın süre aşımı ve husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, trafo bedelinden müvekkili idarenin sorumlu olmadığını, hükmedilen tazminat bedelinin yüksek olduğunu, dava konusu taşınmazın el atma tarihindeki nitelikleri ve konumu göz önünde bulundurularak bedelinin tespiti gerektiğini, dava konusu taşınmaz ile emsalin emlak vergi değerleri arasında fahiş fark bulunduğunu, eksik incelemeye dayalı hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile imar planında ...Spor Sahası ve Trafo Alanı olarak ayrılmış olan dava konusu taşınmaza park yapılmak suretiyle davalı tarafından fiilen el atıldığı, bilirkişi kurulu raporunda taşınmazın vasfının arsa olarak değerlendirilip emsal kıyaslaması suretiyle değer biçilmesinde yöntem olarak isabetsizlik bulunmadığı, kıyasi emsal Kızıltoprak Mahallesi 4532 ada 23 parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu taşınmazın özelliklerinin puanlanması suretiyle bulunan değer üzerinden taşınmazın değerinin tespitlendiği, her iki taşınmazın da düzenleme ortaklık payı kesilmiş imar parseli olduğu, emlak vergi değerleri açısından ters orantı bulunmadığı, hükme esas 26.07.2021 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda dava tarihi itibarı ile metrekare birim fiyatı belirlenip bu değer üzerinden davacının park alanında kalan kısmı yönünden taşınmazdaki hissesine göre tazminat miktarının hesaplandığı, taşınmazın ...Belediyesi sınırları içerisinde bulunması nedeniyle davalı belediyenin tazminat sorumluluğunda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre davacı vekilinin 08.11.2018 tarihli dilekçeyle dava değerini 240.238,90TL olarak belirleyerek harcı ikmal ettiği, 16.11.2021 tarihli dilekçe ile de, 389.947,21 TL üzerinden tamamlama harcını ikmal ettiği, taşınmazın dava tarihindeki değerinin dava dilekçesinin verildiği tarih itibarıyla davacı tarafça somut olarak bilinmesi mümkün olmadığından, davaya konu edilen taşınmaz bedeline ilişkin dava belirsiz alacak davası olarak nitelendirilerek belirsiz alacak davalarında davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın dava dilekçesinde belirttiği miktarı arttırabileceğinden, 16.11.2021 tarihli dilekçede belirtilen tutar üzerinden karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar edip tescil yönünden kesin karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idareler arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66 ncı maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza ...spor alanı olarak el atıldığından 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesine ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesiyle mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak davası kabul edilmiştir.
5. 6100 sayılı Kanun'un “Belirsiz alacak davası” başlığı altında düzenlenen 107 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
6.Aynı Kanun'un 109 uncu maddesinde ise kısmi dava, dava çeşitleri arasında düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrası uyarınca, "Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir".
7. Bu iki dava türü karşılaştırıldığında; davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının gerçekten mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir. Önemli olan objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olmasıdır. Bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz (Pekcanıtez, Özekes, Akkan, Korkmaz, Medeni Usul Hukuku, On İki Levha Yayıncılık: İstanbul, 2017, s. 1030-1031).
8. Kısmi dava açısında ise, 6100 sayılı Kanun'un 109 uncu maddesinin birinci fıkrasında da, talep konusunun, yani istenen edimin, sadece niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, kısmi dava açılması yoluna gidilebileceğine açıkça vurgu yapılmıştır. Edimin bölünüp bölünemeyeceği sorunu ise, bir usul hukuku sorunu değil; maddi hukuk sorunudur ve edimin bölünebilirliğinden maksat, niteliğinde herhangi bir değişme ve değerinde herhangi bir azalma meydana gelmeksizin kısmen ifasının talep edilebilmesidir (Tanrıver, Süha: Medenî usul Hukuku, Ankara 2016, Cilt I,s. 574 ). Bu nedenle kısmi dava bakımından dava açılmasına bağlanan sonuçlar, sadece alacağın dava konusu yapılan kısmı bakımından sonuç doğuracaktır. Kısmi dava açılması halinde davaya konu edilmeyen kısmın ayrı bir davayla talep edilmesi veya aynı davada ıslah yoluyla dava konusuna dahil edilmesi mümkündür.
9. Dava dilekçesi ve dosyadaki belgelerin incelenmesinden davacının dava açarken dava konusu ettiği alacağın belirsiz olmadığı, belirli bir miktar gösterilerek talepte bulunulmuş olması nedeniyle kısmi davaya konu edildiği, davacı tarafça harç ikmali dilekçesi olarak dosyaya sunulan 16.11.2021 tarihli ıslahın ise ikinci ıslah mahiyetinde olduğu, ikinci kez ıslah yoluna başvurulamayacağından Mahkemece davacının ilk ıslah talebine göre karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde ikinci ıslah dilekçesi esas alınarak fazlaya hükmedilmesi yerinde değildir.
10. Dava konusu taşınmazın ...spor sahası olarak el atılan 6.060,00 m² kısmındaki davacı payının iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde el atılan alan belirtilmeden ve davacı payına isabet eden alan üzerinden tapu kaydının iptaline karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı idare vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin hükmünün Dairenin çoğunluk görüşü doğrultusunda bozulmasına karar verilmiş ise de bu görüşe katılmamaktayım. Şöyle ki;
Davada, davacı malik taşınmazının bedelini istemekte olup taşınmazın değerinin tespiti önem arzeder. Davacının dava açtığı tarihte taşınmazının değerini tam ve kesin olarak belirlemesi mümkün değildir. Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre de bu nedenle kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı bedel davaları belirsiz alacak davası olarak kabul edilmekte olup istisnai olarak dava dilekçesinde davanın belirsiz olmadığı belirtilmiş veya belirli bir miktar gösterilerek talepte bulunulmuş olması durumunda kısmi dava olarak değerlendirilmektedir. Öte yandan HMK'nın 33. maddesi uyarınca hakim Türk Hukukunun resen uygular. Hakim dava dilekçesinde davacının talebini dayandırdığı vakıalara uygun hukuki sebepleri kendiliğinden bulup uygulamakla hükümlüdür.
Somut olayda çoğunluğun belirsiz - kısmi dava ile ilgili açıklamalarına katılmakla birlikte dava dilekçesinin değerlendirilmesi yönündeki görüşün olaya uygun düşmediği düşüncesindeyim. Kaldı ki dava dilekçesinde davacı tarafın kısmi dava açtığına dair bir açıklaması olmadığı gibi "fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla" -"şimdilik" sözcükleri kullanmak suretiyle bedelin tam ve kesin olarak belirlenemediği ifade edilmektedir.
Bu nedenle kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davalarda dava dilekçesindeki açıklamalarla da bağlı kalınmaksızın davacının taşınmazının değerini tam ve kesin olarak belirlemesi kendisinden beklenemeyeceğinden Dairemizin genel uygulaması doğrultusunda taşınmazın değerinin dava tarihinde tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından çoğunluğun bozma görüşüne katılmamaktayım.05.06.2024
...