"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/281 Esas, 2023/398 Karar
DAVACILAR: ... vd. vekili Avukat ...
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinde geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilerek, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin İstanbul ili,... ilçesi, ... Mahallesi, eski 204 parsel sayılı taşınmazdaki hisselerine kamulaştırmasız el atıldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tazminat bedelinin davalıdan alınarak taraflarına ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın mülga 6830 sayılı istimlak Kanunu (6830 sayılı Kanun) hükümlerine göre İmar ve İskan Bakanlığının 04.05.1979 tarihli ve 575/1138 sayılı Olur’u doğrultusunda, kamulaştırma bedeli davacı adına Türkiye Emlak Kredi Bankası ... Şubesine depo edilmek suretiyle kamulaştırıldığını, kamulaştırma yapıldığı tarihte geçerli olan mülga 6830 sayılı Kanun gereğince müvekkili idarenin tapu maliklerinin adreslerini kanunda belirtilen tüm mercilerden araştırdığını, Mülga 6830 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesindeki hüküm gereğince, öncelikle Bakırköy 4. Bölge tapu Sicil Müdürlüğünden Tapu maliklerinin adresleri istenilmiş, adı geçen Tapu Müdürlüğünce davacılar için bildirilen adresine noter kanalıyla gönderilen tebligatın bila tebliğ iade olduğunu, tapu adresine tebligat yapılamayan davacının başka adreslerinin temini için müvekkili idarece araştırmaya devam olunduğunu ve bu kapsamda ... Köyü Muhtarlığından, Kocasinan Vergi Dairesinden, ... Belediye Başkanlığından ve Bakırköy Jandarma Komutanlığından da davacının adresinin sorulduğunu ancak başkaca adresi bulunamadığını, Yapılan her türlü harici araştırma sonucunda davacıların başka bir adresi temin edilemediğinden, 13.11.1982 tarihli ve 27.11.1982 tarihli Yeni İstanbul Gazetelerinde tüm davacılara ilanen tebliğ yapıldığını, o tarihte yürürlükte olan mülga 6830 sayılı kanun kapsamında tüm mercilerden (Bakırköy 4. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünden, ... Köyü Muhtarlığından, Kocasinan Vergi Dairesinden, ... Belediye Başkanlığından ve Bakırköy Jandarma Komutanlığından) davacının adresi araştırıldığını, başkaca bir adresnin tespit edilememesi üzerine kendisine ilanen tebligat yapıldığını, dava konusu taşınmazın devrini sağlamak için 6830 sayılı İstimlak Kanun'un 17 nci maddesi gereğince, müvekkil idare tarafından cebri tescil davası açılmış; söz konusu tescil davasında ilgililere yapılan tebligatların usulüne uygun olduğu kabul edilerek, idare lehine tescil kararı verildiğini verilen hükmen tescil kararının kesinleşmesi üzerine, dava konusu taşınmazın mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adına tescil edildiğini, işbu davanın bedel artırma davası olarak değerlendirilmesi halinde de kamulaştırma işleminin üzerinden yaklaşık 35 yıl geçmiş olup, tebliğden itibaren 30 günlük yasal hak düşürücü süre içinde açılmaması nedeniyle de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bu itibarla Yargıtay içtihatları gereğince de 30 günlük hak düşürücü süre içinde açılmaması nedeniyle işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.03.2021 tarihli ve 2019/376 Esas, 2021/184 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 14.10.2021 tarihli ve 2021/1305 Esas, 2021/1405 Karar sayılı kararıyla davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazdaki davacı payının Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/271 Esas, 1983/ 601 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) mülga 17 nci maddesi uyarınca davalı idare adına tescil edildiği anlaşılmakla, 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun'un 6 ncı ve 7 nci maddesi ve 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7327 sayılı Kanun'un 20 nci ve 22 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek madde 3 ile Geçici 15 inci maddesi ile Geçici 17 nci maddesi hükümlerine uygun rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, bozmanın niteliğine göre sair yönler incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 01.06.2022 tarihli ve 2022/104 Esas, 2022/9835 Karar sayılı kararıyla; 24.12.2019 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7201 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 3'e göre (7327 sayılı Kanun ile ilave edilen 3. cümleyle birlikte) değerlendirme yapılmak üzere bozulmuş ise de; Anayasa Mahkemesinin 28.07.2023 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile 7201 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi ile 2942 sayılı Kanuna eklenen Gecici 15 inci maddenin ikinci fıkrasında yer alan "ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak" ibaresinin iptaline karar verildiği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; usulüne uygun kamulaştırma işlemi yapıldığını, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, dava konusu taşınmazın değerinin çok yüksek tespit edildiğini, dava konusu taşınmazın bugünkü konumunun dikkate alınmasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedeline ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “...Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü, Geçici 15 ve 17 nci maddeleri.
5. Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan i
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu İstanbul ili,... ilçesi, ... Mahallesi, eski 204 parsel sayılı taşınmazın mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce 04.05.1979 tarih ve 575/1138 sayılı İmar İskan Bakanlığı Olur'u ile kamulaştırılmasına karar verildiği, takdir edilen kamulaştırma bedelinin Emlak Kredi Bankası ... Şubesine bloke edildiği; ancak dosya kapsamında ödemeye ilişkin bir belge bulunmadığı, davacı adına çıkartılan noter tebligat evrakının bila tebliğ iade edildiği, sonrasında ilanen tebliğ edildiği, dava konusu taşınmazdaki davacılara ait payın Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/271 Esas 1983/601 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi uyarınca mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verildiği anlaşılmıştır.
3. 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile eklenen Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bu durumda Kanun'un yürürlük tarihinden önce açılan eldeki davada; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3, 990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alınarak Ek madde 3'ün uygulanma imkânı kalmadığından yazılı şekilde karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
26.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı oy)
K A R Ş I O Y
2019 yılında 7201 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanunun 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16/01/2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı).
Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.
Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un Geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.
2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve Geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.
Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;
2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.
Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibariyle…" ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda da; eldeki davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun'un Geçici 17 nci maddesi, aynı Kanunun Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği,
Uygulama yapılırken de; Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden de uygulanmaları gerekeceğinden davaya konu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri de gözetilmek suretiyle tespit edilecek bedelin TÜİK tarafından açıklanan Yİ-ÜFE Endeksi Tablosundaki değişim oranları esas alınmak suretiyle “KARAR TARİHİ” itibarıyla güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bedelin hak sahibine ödenmesi gerektiği,
Kanaatinde olduğumuzdan, Sayın çoğunluğun temyiz incelememize konu kararın “ONANMASI” gerektiğine ilişkin görüş ve kararına katılmıyoruz. 26.06.2024