"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2757 Esas, 2023/2761 Karar
DAVA TARİHİ : 16.12.2022
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/774 Esas, 2023/507 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, ..., ... 47311 ada 3 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın sosyal ve kültürel tesis alanı olarak fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza müvekkili idare tarafından fiilen el atılmadığını, davanın idari yargı mercilerinin görev alanına girdiğini, dava konusu taşınmazın kullanım amacının özel mülkiyete konu olan “özel sosyal ve kültürel tesis alanına” dönüştürüldüğünü, imar planıyla belirlenen koşullar dahilinde mülk sahipleri veya devir suretiyle üçüncü kişiler tarafından yapılaşma hakkının kullanılabileceğini, taşınmazda sadece kamu eliyle yapılaşma zorunluluğunun ortadan kalktığını, bu nedenle ortada kamulaştırmaya konu olacak bir alan bulunmadığını, bu hususta Anayasa Mahkemesinin emsal kararlarının olduğunu, davacının taşınmazı 14.12.2022 tarihinde “özel sosyal ve kültürel tesis alanı” olduğunu bilerek satın aldığını, dolayısıyla kötüniyetli olup tazminat talebinin kabul edilmemesi gerektiğini, uzlaşma dava şartı yerine getirilmeden açılan davanın reddine karar verilmesini, müvekkili idarenin yetkisinde olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığınca yapılan 1/5000 ölçekli plana uygun olması şartı bulunduğundan, husumetin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına yöneltilmesini, müvekkili idare yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, 3194 sayılı İmar Kanunu’ndan (3194 sayılı Kanun) doğan yükümlülüğün yerine getirilmesinin müvekkili idare aleyhine bir tazminat davasına konu olamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ıslah yoluyla arttırılan kısım için ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili idarenin yetkisinde olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığınca yapılan 1/5000 ölçekli plana uygun olması şartı bulunduğundan, husumetin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına yöneltilmesini, müvekkili idare yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, dava konusu taşınmaza müvekkili idare tarafından fiilen el atılmadığını, davanın idari yargı mercilerinin görev alanına girdiğini, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) Ek 1 inci maddesinde adli yargının görevli olacağına ilişkin ibarenin iptali istemiyle somut norm denetimi yapılmak üzere dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, 3194 sayılı Kanun’dan doğan yükümlülüğün yerine getirilmesinin müvekkili idare aleyhine bir tazminat davasına konu olamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, uzlaşma dava şartı yerine getirilmeden açılan davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafından imar haklarının düzenlendiği parselasyon işlemine karşı dava açılmadığını, dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, emsal alınan taşınmazın dava konusu taşınmaz ile benzer niteliklere sahip olmadığını, emsal karşılaştırmasının kanunun aradığı şartlara uygun olarak yapılmadığını, ıslah yoluyla arttırılan kısım için ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek 4 üncü madde uyarınca maktu harca ve maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu Ankara ili, ..., ... 47311 ada 3 parsel sayılı taşınmazın öncesinde aynı ada 1 parsel iken 1998 onay tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "belediye hizmet alanı" olarak ayrıldığı, 2010 onay tarihli 85267 numaralı parselasyon planı ile 47311 ada 2 parsel sayılı taşınmaz olarak tescil edildiği, akabinde 2013 yılında onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kullanım amacının "Özel Sosyal ve Kültürel Tesis Alanı" olarak revize edildiği, bu kullanım amacının 12.11.2020 tarihli ve 1492 sayılı kararla onaylanan uygulama imar planında da korunduğu, 85091/6 numaralı parselasyon planı ile kullanım amacında değişiklik yapılmadan 47311 ada 3 parsel sayılı taşınmaz olarak tapuda tescil edildiği, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre taşınmazın boş arsa konumunda olduğu, üzerinde herhangi bir yapı ve tesisin bulunmadığının bildirildiği, bu yönüyle fiilen el atma olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmış ise de uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği, 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesi ile 2942 sayılı Kanun'un Ek l inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle de dikkate alındığında açılacak bedel davasında adli yargı görevi olup bu itibarla taşınmaz bedelinin tahsili davasının adli yargı yerinde açılmasının doğru olduğu, bu itibarla kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiği, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak dava konusu taşınmaz ile emsallerin vergiye esas rayiç değerleri de kıyaslanmak suretiyle değerinin tespit edilip davalı idareden tahsiline, taşınmazdaki davacı payının iptali ile davalı idare adına tapuya tesciline, 26.11.2022 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 16.11.2022 tarihli ve 7421 numaralı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesinin son fıkrası uyarınca, "Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir..." hükmü dikkate alınarak maktu ilam harcı alınmasına, Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli, 2013/95 Esas ve 2014/176 Karar sayılı kararı uyarınca 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek hüküm altına alınan bedel üzerinden nispi vekâlet ücretine hükmedilmesine dair kararda, dosya içerisine celp edilen emlak vergisine esas rayiç değerler listesi ve emsallerin satışına esas resmi akit tabloları da dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş; ayrıca İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının çelişkili olduğunu, dava konusu taşınmazın kullanım amacının özel mülkiyete konu olan “özel sosyal ve kültürel tesis alanına” dönüştürüldüğünü, imar planıyla belirlenen koşullar dahilinde mülk sahipleri veya devir suretiyle üçüncü kişiler tarafından yapılaşma hakkının kullanılabileceğini, taşınmazda sadece kamu eliyle yapılaşma zorunluluğunun ortadan kalktığını, bu nedenle ortada kamulaştırmaya konu olacak bir alan bulunmadığını, davacının taşınmazı 14.12.2022 tarihinde “özel sosyal ve kültürel tesis alanı” olduğunu bilerek satın aldığını, dolayısıyla kötüniyetli olup tazminat talebinin kabul edilmemesi gerektiğini, nihayet ek beyan dilekçesiyle dava konusu taşınmazın başka hissedarları tarafından müvekkili idare aleyhine açılan emsal bir davada Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairenin 2023/1923 Esas, 2024/150 Karar sayılı kararı ile sorumlu idarenin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı olduğunun anlaşıldığını, adı geçen idare davaya dahil edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden ... yönünden açılan davanın kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği belirtilerek kararın kesin olarak kaldırıldığını, bu kararın temyiz incelemesinde dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un Ek 1 inci maddesi ve 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek 4 üncü madde.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki Ankara ili, ..., ... 47311 ada 3 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
3. Dosya kapsamında yer alan fen bilirkişi raporunda, keşif tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte, dava konusu 47311 ada 3 parsel sayılı taşınmazın öncesinde aynı ada 1 parsel iken 1998 onay tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "belediye hizmet alanı" olarak ayrıldığı, 2010 onay tarihli 85267 numaralı parselasyon planı ile 47311 ada 2 parsel sayılı taşınmaz olarak tescil edildiği, akabinde 2013 yılında onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kullanım amacının "Özel Sosyal ve Kültürel Tesis Alanı" olarak revize edildiği, bu kullanım amacının 12.11.2020 tarihli ve 1492 sayılı kararla onaylanan uygulama imar planında da korunduğu, 85091/6 numaralı parselasyon planı ile kullanım amacında değişiklik yapılmadan 47311 ada 3 parsel sayılı taşınmaz olarak tapuda tescil edildiği ve dava konusu taşınmazın uzun yıllardan beri kamu hizmetine tahsis edilmiş olması nedeniyle, fiilen el atılmamış olsa dahi mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü ile alınan rapora göre taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğrudur.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. 26.11.2022 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4 ile ''Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir." hükmü, Dairemizin yerleşik uygulamaları gereği ve harca esas değer üzerinden belirlenen vekâlet ücretinin de maktu harca tabi davalarda maktu alınması gerektiği hâlde, vekâlet ücretinin nispi olarak belirlenmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının vekâlet ücretine ilişkin (5) numaralı bendinde yer alan "37.807,50" sayısının hükümden çıkartılması, yerine "9.200,00" sayısı yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.