Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2034 E. 2024/9133 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığını, bedel tespitinde usul ve yasaya uygunluk bulunduğunu ve 04.11.1983 tarihinden önce el konulduğu için maktu harç uygulamasının doğru olduğunu değerlendirerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararını onamıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/822 Esas, 2023/3204 Karar

DAVA TARİHİ : 07.01.2022

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/15 Esas, 2022/560 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak,düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, Altındağ ilçesi, Önder Mahallesi 2121 ada 25 parsel sayılı taşınmazın yapılan imar düzenlemesi neticesinde yol ve ... alan olarak ayrıldığını, davalı idare tarafından usulüne uygun kamulaştırma yapılmadığı halde fiilen el atıldığından bahisle taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı, husumet, hak düşürücü süre, derdestlik, görev ve yetki itirazında bulunarak, açılan davanın yerinde olmadığını, yapılan düzenleme ortaklık payı kesintisinin yasal olduğunu, iki defa düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmadığını, müvekkili Belediyenin kamulaştırma sorumluluğunun bulunmadığını, kamulaştırma çalışması da yapmadığını belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ve davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazdaki davacı hisseleri üzerinden 6785 sayılı İmar Kanun'nun (6785 sayılı Kanun) uyarınca % 25 oranında yasal düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldığını, taşınmaza fiilen el atılmadığını, bilirkişi raporu ve emsal incelemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 36710 metrekare alanlı olarak İmar İdare Heyetinin 1958 tarihli ve 669 sayılı kararı uyarınca 2121 ada 3 parselin ifrazı ile oluştuğu, daha sonra İmar İdare Heyetinin 1961 tarihli ve 392 sayılı kararı ile onaylı 42960 nolu parselasyon planı ile düzenlemeye alınarak 8153 m²sinin düzenleme ortaklık payı olarak kesildiği, 24.461 m²sinin imar parsellerine şuyulandırıldığı, 4096 m²'sinin de yol ve ... alan olarak ayrıldığı ve davacıların uhdesinde bırakıldığı, daha sonra yol ve ... alan olarak ayrılan bu kısmın İmar İdare Heyetinin 1977 tarihli ve 325 sayılı kararı ile onaylı 69900 nolu parselasyon planı ile ikinci kez düzenlemeye alınarak 1024 m²nin düzenleme ortaklık payı olarak ayrılıp taşınmazın uhdesinde bırakıldığı kalan kısmın muhtelif imar parsellerine şuyyulandırıldığı,1024 m²nin maliklerin uhdesinde tapuda kayıtlı olmakla birlikte zeminde fiilen yol olarak kullanıldığı dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı, meri 3194 sayılı İmar Kanunu'nun (3194 sayılı Kanun) 18/6 maddesine göre "Herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınamaz" hükmü karşısında ikinci defa düzenleme ortaklık payı alınmasının kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğunun kabulü ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılmak suretiyle tespit edilen bedelin, aynı bölgeden gerek Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen, gerekse Dairemize intikal eden dava dosyalarında belirlenen ve uygun görülen güçlü delil niteliğindeki birim fiyatlarla uyumlu olduğu anlaşıldığından belirlenen bedelin davalı idareden tahsiline, taşınmazdaki davacılar paylarının tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine dair kararda, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmamadığı, ne var ki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Ek Madde 4 hükmü uyarınca maktu harca hükmedilmesi ve yatırılan harçların talep halinde iadesine karar verilmesi gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca 1961 tarihli parselasyon planında 4096 metrekarelik kısımdan zayiat (düzenleme ortaklık payı) kesilmediğini, ilk kez 1977 yılında yılında 69900 nolu parselasyon planı ile düzenleme ortaklık payı kesildiğinden parselden iki defa düzenleme ortaklık payı kesilmesinin söz konusu olmadığını, tapudan terkin edilmesi gerektiğini, ne var ki terkini için Tapu Müdürlüğüne yapılan başvuruda taşınmaz üzerindeki takyidatlar nedeniyle terkin işleminin yapılamayacağının bildirildiğini, bu husustaki emsal Yargıtay kararları da dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un geçici 6 ve 11 inci maddeleri.

3. 1605 sayılı 6785 sayılı Kanun'da bazı değişiklikler yapılması hakkında Kanun'nun 42 nci maddesinin 6ıncı fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; mahallinde yapılan keşif sonucu arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak pay dosyasında belirlenen bedeller de gözetilerek değer biçilmesinde ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4’ün son fıkrasında “Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi ile 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin amaçlandığının kabulü gerektiğinden bahsedilmiş ise de 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak uygulanması gerektiğinden 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.11.2022 tarihli ve 7421 Sayılı Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar için açılan davalarda uygulanma imkanı bulunmamaktadır.

4. Kaldı ki eldeki davada dava konusu taşınmaz 1961 tarihinde yürürlükte bulunan 6785 sayılı Kanun uyarınca yapılan imar düzenlemesi ile imar parseli haline gelmiş olup, İmar İdare Heyetinin 1977 tarihli ve 325 sayılı kararı ile onaylı 69900 nolu parselasyon planı ile ikinci kez düzenlemeye alınarak % 25 oranındaki 1024 m²lik kısmının düzenleme ortaklık payı olarak ayrılıp taşınmazın uhdesinde bırakıldığı, dava konusu taşınmaza 04.11.1981 tarihinden önce el atıldığının kabulü gerektiğinden, maktu harca hükmedilmesinde sonuç itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiş, bu hususta düzeltme yapılmamıştır.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.