Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2046 E. 2024/7652 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedeline uygulanacak faizin başlangıç tarihi ve türü uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi’nin 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal etmesine rağmen, davanın iptal kararından önce açılmış olması ve Anayasa’nın 153/5 hükmü gereğince iptal kararlarının geriye yürümemesi gözetilerek, kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10/9 maddesi uyarınca dava tarihinden 4 ay sonra yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/509 Esas, 2023/3148 Karar

KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/205 Esas, 2021/617 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan, imar uygulaması sonucu yolda kalan muhdesat bedelinin tespiti davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının davacı idare vekili yönünden esastan reddine, davalı vekili yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilerek; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Eskişehir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ...-114/A adresindeki bina ve müştemilatının imar planında yolda kalması nedeniyle bedelinin tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taktir edilen bedelin emsal değerlerin altında kaldığını, takdir edilen fiyatın yapılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne muhdesat bedelinin tespiti ile bedelin davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; arsa birim bedelinin kıymet takdir komisyonu tarafından belirlenen bedelin iki katı olduğunu, genel ifadelerle rapor tanzim edildiğini, bedele faiz yürütülmemesi gerektiğini, lehe vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; benzer yapılara göre ederinden uzak bedele hükmedildiğini, yıpranma oranının fahiş belirlendiğini, gerçek değerin belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile resmi birim fiyatları uygulanıp, yıpranma payı düşülerek yapıya değer biçilmesinde ve belirlenen bedelin karar ile davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, davacı idare vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiş; ancak 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un değişik 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki “Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir” hükmü Anayasa'ya aykırı görülerek iptaline karar verildiğini, Yüksek mahkemenin iptal gerekçesinde özet olarak; belirlenen kamulaştırma bedelinin geç ödenmesi halinde, mal sahibinin zararının karşılanması için uygulanan yasal faizin enflasyonun altında kalması halinde hak sahibinin kamulaştırılan taşınmaz bedeline gerçek karşılık ölçütüne uygun olarak aldığından söz edilemeyeceğini, ayrıca değerlendirme tarihi olan dava tarihinden dört ay sonrasından faiz başlatılması halinde bedelin belirlendiği tarihle faizin başlangıç tarihi arasındaki dört aylık bir sürede hak sahibinin enflasyon etkisiyle makul olanın ötesinde bir ekonomik kaybının oluşabileceğini belirtmek suretiyle Anayasal ögeleri dikkate almayan ve gerçek karşılık Anayasal ölçütünü karşılamayan söz konusu fıkranın Anayasa’nın 13 üncü, 35 inci ve 46 ncı maddelerine aykırı olduğu kabul edildiğini, 2942 sayılı Kanun'un 15/son, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 1 inci maddeleri ile Anayasa’nın 153 üncü maddesi ile birlikte yapılan değerlendirme sonucunda, ayrıca, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2004/9-602 Esas, 2004/595 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2004/4849 Esas, 2005/1452 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesinleşmeyen işlemlerde derhal uygulanacağından, kamulaştırma bedeline, dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için “Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faizin” uygulaması kabul edilmiş olup, bu nedenle, faize yönelik düzenleme usul hükümlerine ilişkin olduğundan derhal uygulanması gerektiği de gözetildiğinde, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf mahkemesinin bedele dava tarihinden karar tarihine kadar kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanmasına ilişkin hükmünü kabul etmediklerini ilave etmek suretiyle istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı arasındaki muhdesat kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. İmar planında yolda kalan yapılara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı göz önüne alındığında davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğrudur.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre; davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Yargıtayın hukukî güvenlik ve hukukî öngörülebilirliğin temini amacıyla içtihat birliğini sağlama görevinin bulunduğu nazara alınarak yapılan değerlendirmeye göre; Bölge Adliye Mahkemesince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak değerlendirme yapılması gerekir, bu itibarla; faize ilişkin olarak davalı vekilinin istinafının bulunmadığı ve faizin kamu düzeni gereğince resen gözetilecek hususlardan da olmadığı dikkate alındığında, Bölge Adliye Mahkemesince, faize ilişkin olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere karar tarihine kadar yasal faiz uygulanması gerektiğinden, Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme yapılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (A) bendinin (1) numaralı alt bendinin ikinci paragrafında yer alan “dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için Kamu Alacaklarına Uygulanan En Yüksek Faiz oranının UYGULANMASINA,” ibaresinin çıkartılması, yerine “08.08.2021 tarihinden, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine,” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY YAZISI

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda kanaatimce;

Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak “dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi(aynen temyiz incelememize konu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14 üncü Hukuk Dairesinin; “dava tarihinden karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanmasına ilişkin” kararında olduğu gibi)” gerekmekte ise de;

Davalı tarafın, “dava tarihinden itibaren “Yasal Faiz”in dışında bir “Faiz”in uygulanmasına ilişkin” Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir temyiz talebi(davalı tarafın temyiz başvurusu bulunmamakta) de söz konusu olmadığından, Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen, temyiz yoluna başvuranın sıfatı nazara alınmak suretiyle sonucu itibarıyla katıldığım, “Düzeltilerek Onama Kararı”nın, “Değerlendirme” bölümünün 5 No’lu bendinde yazılı olan gerekçelere (hususen de bu bentte yazılı olan; “davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere ….. ….. yasal faiz uygulanması gerektiği” gerekçesine) “faizin başlangıç tarihi” ve “faizin türü” yönünden, açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 25.06.2024