Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2073 E. 2024/7317 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli davasında, harcın maktu mu yoksa nispi mi olarak hesaplanması gerektiği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalarda uygulanma imkânı bulunmadığı ve bu nedenle Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararları uyarınca harcın nispi olarak hesaplanması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının harca ilişkin kısmı düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/661 Esas, 2023/578 Karar

DAVA TARİHİ: 03.06.2020

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: Kırıkkale 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/74 Esas, 2022/40 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davacılardan... dışındaki davacıların paylarına düşen miktarların Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla, adı geçen dışındaki davacılar yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı idare vekilinin davacı ...... payı yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerine ait Kırıkkale ili, ..., Gürler Mahallesi 519 ada 8 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın yol ve park yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığı için davanın görevsizlik nedeni ile reddini, davanın süresi içinde açılmadığı için zamanaşımından reddinin gerektiğini, 6487 sayılı Kanun kapsamında kamulaştırmasız el atma davalarında uzlaşma yolunun dava şartı olarak getirilmiş olduğu, dolayısı ile dava şartın yokluğu nedeni ile de davanın reddedilmesi gerektiğini, dava konusu alanın ilk olarak 1976 yılı imar planında yer aldığı, imar planında yer almadan önceki durumunun da Mahkemece incelenmesi gerektiği, davanın açıklanan nedenler ile kesin olarak reddedilmesi gerektiğini, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada idari yargı yerinin görevli olduğunu, taşınmaza 1956 yılından önce el atıldığını 221 sayılı Kanun gereğince değerlendirme yapılarak davanın reddinin gerektiğini, emsalin uygun olmadığını, bedelin yüksek belirlendiğini, husumetin kendilerine düşmediğini, harç ve vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüş, davalı idare sonradan verdiği ek dilekçe ile de dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak imar uygulanması yapılmasına karar verildiğini ve bu uygulama sonucunun beklenmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalılardan ..., ..., ... ve ... payına düşen bedeller karar tarihi itibari ile istinaf kesinlik sınırı altında olduğundan adı geçenler yönünden davalı idarenin istinaf dilekçesinin reddine karar verildikten sonra davalı idarenin, istinaf dilekçesinin diğer davalılar yönünden incelenmesinde; dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak imar uygulaması kararı alındığını ve bu işlem sonucunun beklenmesi gerektiğini ileri sürmüşse de aynı encümen kararı ile imar uygulaması yapılmasına karar verilen taşınmazlar ile ilgili olarak imar uygulamasının sonuçlanıp sonuçlanmadığı, sonuçlanmamış ise ne aşamada olduğu ilgili belediyeden sorulmuş, verilen cevapta; hiçbir ayrıntıya yer verilmeksizin, “işlem devam etmektedir” şeklinde yetersiz bir yanıt verilmekle yetinildiği göz önüne alındığında, davalı idarenin verdiği cevaba göre imar uygulamasını makul bir süre içerisinde bitirmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla davalının bu yöndeki itirazlarının yerinde görülmediği, dosyada mevcut fen bilirkişi raporuna ekli krokide dava konusu taşınmazın tamamının imar planında park olduğu gibi, fiilen de park ve yol olarak el atıldığının, taşınmazın tamamındaki davacı payları bedeline hükmedilmesi doğru olduğu gibi arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve davalı idareden faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık görülmediğinden davalı idarenin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı; ancak karardan sonra 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 4’ün son fıkrasında “Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” düzenlemesi yapıldığı, yasa koyucu tarafından daha önce 09.11.1956 ile 04.11.1983 tarihleri arasındaki fiili el atmalarda maktu harca hükmedilmesi gerektiği 6487 sayılı Kanun değişikliği ile kabul edilmiş olup bu kanun halen yürürlükte olduğundan 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında kabul edilen hükümle 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin amaçlandığının kabulünün gerektiği, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 125 inci maddesi uyarınca 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasının harca ilişkin özel bir düzenleme olduğu ve bu özel kanun hükmünün öncelikle uygulanması gerektiğinin göz ardı edilemeyeceği, bu nedenle harca yönelik düzenleme usul hükümlerine ilişkin olduğundan derhal uygulanması gerektiği gibi kamu düzenine ilişkin olmakla resen dikkate alınması gerektiği de gözetildiğinde, maktu karar ve ilam harcı ile maktu istinaf karar harcına karar verilmesi gerektiğinden resen düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

4. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile maktu harca hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

A. Davalı İdare Vekilinin Davacılardan ... Dışındaki Davacılara İlişkin Temyizi Yönünden;

Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,

B. Davalı İdare Vekilinin Davacı ......'ye Ödenmesine Karar Verilen Tazminata İlişkin Temyizi Yönünden;

Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının reddine, kamu düzenine ilişkin yapılan değerlendirme sonunda; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (B) harfı ile gösterilen bendinin (6) numaralı bendinin tümüyle hükümden çıkartılmasına, yerine "Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 30.609,68 TL harçtan peşin olarak alınan 54,40 TL ile ıslah suretiyle alınan 7.600,00 TL'nin toplamı 7.654,40 TL'nin mahsubu ile bakiye 22.955,28 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40 TL peşin harç ile ıslah suretiyle alınan 7.600,00 TL'nin toplamı 7654,40 TL'nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, " cümlesinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Aşağıda yazılı harcın alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.