"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2718 Esas, 2023/2994 Karar
DAVA TARİHİ : 28.04.2023
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/237 Esas, 2023/469 Karar
Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca hükmedilen tazminat bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zararın tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.02.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacı vekili Avukat ...ve davalı Hazine vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Konya ili, ..... ilçesi,......Mahallesi 911 parsele kayıtlı taşınmaza ilişkin tapu kaydının Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/174 Esas, 2004/864 Karar sayılı kararı ile kıyı vasfında olması sebebiyle iptal edildiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/497 Esas sayılı dava dosyası ile taşınmaz bedelinin tahsili için dava açıldığını, mahkemece tapu iptal davasının sonucunun henüz kesinleşmemesi gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verdiğini, taraflarca temyiz başvurusunda bulunulması üzerine kararın Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince bozulduğunu, bozma kararına uyulması üzerine mahkemece verilen kabul kararının taraflarca temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yeniden bozulduğunu, bozma kararının ardından yerel mahkemece bozmaya uyma kararı verildiği ve yeni oluşan kısım yönünden ek dava açılıp birleştirildiğini ve mahkemece verilen son kararın Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2022/2918 Esas, 2022/13252 Karar sayılı kararı ile onandığını, 24.10.2022 tarihinde Ankara 28. İcra Dairesinin 2022/16889 numaralı dosyası ile Hazine aleyhine icra takibi başlatılıp 03.01.2023 tarihinde Hazine tarafından icra dosyasına ödeme yapıldığını, müvekkil adına 2014 yılı itibari hesaplanan taşınmaz bedelinin 7 yıl 3 ay sonra ancak tahsil edildiğini, bu süreçte paranın değerini kaybettiğini ve müvekkilinin munzam zarara uğradığını, gereğinden fazla uzun süren yargılama süreci, müvekkilin ihlal edilen mülkiyet hakkından doğan zararın tazminini imkansız hale getirdiğini, uğranılan zararın söz konusu faiz bedelinin çok üstünde olduğunu, borç zamanında ödenmiş olsaydı, alacaklının mal varlığı ile borcun geç ödenmesi sonucu oluşan zararın faiz ile karşılanmayan kısmı arasındaki fark şeklinde tanımlanan munzam zararın, özellikle ülkemiz ekonomik koşulları ve enflasyonist ortam gözetildiğinde ortaya çıktığını belirterek belirlenecek munzam zarar tazminatının işleyecek faiz ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; ülkemizde bazı davaların uzaması ve geç sonuçlanmasının bilenen bir gerçek olduğunu, davacının iddiasının da bu yönde olduğunu, Maliye Hazinesi olarak davanın uzamasında herhangi bir sorumluluklarının olmadığını, davacının iddialarının soyut ve gerçeklerden uzak olduğunu, Maliye Hazinesinin sorumluluğunun olduğu bir zarar olmadığını, yasal mevzuat gereğince yetkili organlarca yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu ve yerinde olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece somut olarak nasıl bir zarara uğranıldığının ispat edilmemesi nedeni ile Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini, yargılamanın uzun sürmesi neticesinde müvekkillerinin ihlal edilen ... hak ve özgürlüklerine karşılık tespit edilen bedelin, taşınmazın gerçek değerinin çok altında kaldığını, oysaki mülkiyet hakkına getirilecek bir sınırlama neticesinde doğan zararın gerçek karşılık ilkesine uygun şekilde tanzim edilmesi gerektiğini, ancak bu sayede müvekkillerinin taşınmazına yöneltilen müdahalenin meşruluğundan söz edebilmek mümkün hale gelecek iken, somut durumun Anayasa'ya aykırı ve hukuk devleti gerekliliklerinden uzak bir gerçeklik ortaya çıkardığını, mahkemece verilen tapu iptal kararı neticesinde müvekkillerinin mülkiyet hakkından mahrum bırakıldığını, mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuni sınırlar içerisinde, kamu yararı gözetilerek ve ölçülü bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda temerrüt faizini aşan zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri) dışında, davacının durumuna özgü, somut delillerle ispatlanması gereken bir durum olduğu, davacı tarafça bunun dışında munzam zarara ilişkin herhangi bir delil sunulmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak tazminat bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zararın tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 122 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.06.1996 tarihli ve 1996/5-144 Esas, 1996/503 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aleyhine temyiz olunan davalı Hazine yararına 03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 28.000,00 TL vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.