Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2185 E. 2024/7005 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, Anayasa Mahkemesi'nin kamulaştırma kanunundaki faiz hükmünü iptal etmesinin derdest davaya uygulanıp uygulanmayacağı ve uygulanacaksa hangi tarihten itibaren faiz işletileceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarının geriye yürümeme ilkesi ve her davanın açıldığı tarihteki hukuki duruma göre karara bağlanması ilkesi gözetilerek, iptal kararının derdest davaya uygulanması gerektiği, ancak davalının yasal faiz dışında bir faiz talebi olmadığı gerekçesiyle mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/57 Esas, 2023/273 Karar

DAVA TARİHİ: 16.12.2014

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya direnme kararı verilmiştir.

Mahkemece verilen direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna sunulmuş Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan inceleme sonunda, mahkemenin direnme kararının Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Bilecik ili,... ilçesi, ... köyü, 1134 parsel (yeni 138 ada 43 parsel) sayılı taşınmazın... (Gündüzbey) Lojistik Merkezi kapsamında kamulaştırma bedelinin tespit edilmesini ve taşınmazın her türlü kayıttan ari olarak idare adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 01.06.2016 tarihli ve 2014/647 Esas, 2016/660 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne , toplam kamulaştırma bedelinin 63.573,09 TL olarak tespitine ve taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, kamulaştırma bedelinin kararın kesinleşmesi beklenmeksizin derhâl davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği; ancak taşınmazın sulu tarım arazisi niteliği, konumu ve yüzölçümü dikkate alındığında değeri belirlenirken kapitalizasyon faiz oranının %4 uygulanması gerekirken, bu oranın %5 kabulü ile az bedel tespiti, dava konusu taşınmazın konumu dikkate alındığında, gelir metoduna göre belirlenen metrekare birim fiyatına %300 oranında objektif değer artış oranı uygulanması gerekirken, daha az oranda uygulanmak suretiyle az bedele hükmedilmesi ve 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Verilen Direnme Kararı

Mahkemenin 09.12.2019 tarihli ve 2019/481 Esas, 2019/634 Karar sayılı kararı ile bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.

C. Dairemizce Yapılan İnceleme Sonucu Dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna Gönderilmesi Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz itirazında bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Dairemizce verilen 22.10.2018 tarihli ve 2017/33181 Esas, 2018/18383 Karar sayılı bozma kararı usul ve kanuna uygun bulunmuş olup, Mahkemece verilen direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesi ile değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.03.2020 tarihli ve 2019/5-431 Esas, 2020/285 Karar sayılı kararı ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 09.12.2019 tarihli ve 2019/481 Esas, 2019/634 Karar sayılı direnme kararının davacı idare vekilinin temyizi yönünden hukukî yarar yokluğundan reddine, davalı vekilinin temyizi yönünden ise Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.

E.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Sonrası Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, toplam kamulaştırma bedelinin 264.392,22 TL olarak tespitine ve taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tapuya kayıt ve tesciline, kamulaştırma bedelinin kararın kesinleşmesi beklenmeksizin derhâl davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedele kıymet takdir raporundaki usul ve esaslar çerçevesinde itiraz ettiklerini, bedelin T.C. Merkez Bankası tarafından açıklanan TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) oranlarında işleyecek faizi ile birlikte ödenmesine karar verildiğini, böylece faiz hükmünün hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu ve 11 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak, adil ve hakkaniyete uygun olarak tespit edilen bedelin davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere ilk karar tarihi ile ödenmesine karar verilen bedele ilk karar tarihine, fark bedele son karar tarihine kadar yasal faiz uygulanması gerekir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı idare vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan “dava tarihi olan 16.12.2014” ibaresinin çıkartılması, yerine “17.04.2015 tarihinden” ibaresinin yazılmasına, hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan “TC Merkez Bankası tarafından açıklanan TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) oranlarında işleyecek,” ibaresinin çıkartılması yerine "yasal" kelimesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,

05.06.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı oy)

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda kanaatimce;

Her ne kadar 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmesi ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasa'nın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak “dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi gerekmekte ise de;

Davalı tarafın “Yasal Faiz”in dışında bir “Faiz”in uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir talebi söz konusu olmadığından, Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen karara sonucu itibarıyla katılmakla birlikte, “Değerlendirme” bölümünün 4 No.lu bendinde yazılı olan ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının geriye yürümezliğinden ve her davanın açıldığı tarihteki fiilî ve hukukî duruma göre karara bağlanacağından bahisle derdest durumda olan somut olayda uygulanamayacağı doğrultusundaki gerekçesine açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 05.06.2024