"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/318 Esas, 2023/872 Karar
DAVA TARİHİ : 12.01.2015
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeliin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idareler vekilleri, tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, Devebağırtan mevkii 406,407,408,409 parsel sayılı taşınmazlara davalı idareler tarafından usulüne uygun kamulaştırma yapılmadığı halde fiilen el atıldığından taşınmazların, bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine, karar verilmesi gerektiğini, davanın kabulü halinde el atılan kısmın yol olarak kullanılıyor olması durumunda yol olarak terkinine, şayet el atılan kısım kullanılabilir boş bir alan niteliğinde ise müvekkili idare adına tapu kaydına tesciline, belirlenecek tazminat bedelinin davacıların tapu kaydındaki haciz, ipotek, vakıf icaresi vb.tüm takyidatları ve şerhleri de kapsayacak şekilde bedele yansıtılmasına ve tüm takyidatların kaldırılarak terkin ve tescile karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini davanın kabulüne karar verilirse karşılığında dava konusu yerin tapu kaydının idare lehine yola terkinine, tapu kaydındaki takyidatların bedele yansıtılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle;kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarının ancak tapu malikleri tarafından açılabileceğini, yasal süresinde ikame edilmeyen davanın süre aşımı yönünden ve davacıların dava açma ehliyeti bulunmadığından ehliyet yönünden usulüne reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.12.2015 tarihli ve 2015/19 Esas, 2015/535 Karar sayılı kararı ile davanın davalı idareler yönünden ayrı ayrı kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazlara dava tarihindeki değerinin biçilmesinde ve alınan rapor uyarınca bedelinin tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, ne var ki dosya içindeki tapu kaydı ve veraset ilamlarına göre tapu kayıt maliki muris ...'nın 756000/57993600 payı olmakta ve veraset ilamına göre mirasçılar, davacılar ..., ..., ..., ... ve ... olmasına rağmen, gerekçesi gösterilmeden daha fazla paya göre bedele hükmedilmesi doğru olmadığı gibi yine gerekçesi gösterilmeden mirasçısı olmadığı halde .... ve ... ... hakkında hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Dairemizin kararına karşı süresi içinde davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
4. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 06.06.2017 tarihli ve 2016/7501 Esas, 2017/15222 Karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan inceleme sonucunda, dava konusu taşınmazlarda muris ... ağa zevcesi Zeliha hanımın 1843200/579993600, ...'nın ise 756000/579993600 pay sahibi olduğu, dosyadaki mevcut veraset ilamlarına göre davacıların paylarının hesaplanıp bedeline hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden bilirkişi kurullarınca muris ...'nın payının yanlış hesabı ile fazla bedel tespit edildiği gibi muris ... ağa zevcesi Zeliha ile ...'nın mirasçılarının paylarının karıştırılması sonucu da yanlış bedel belirlendiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 09.03.2021 tarihli ve 2019/12 Esas, 2021 /200 Karar sayılı kararı ile davanın davalı idareler yönünden ayrı ayrı kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C.İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu 406, 407, 408, 409 parsel sayılı taşınmazların 1988 yılında ... tarafından kamulaştırıldığı, kamulaştırma evraklarının o tarihte ölü olan muris ve mirasçılarına tebliğ edilmediği, muris tapu kayıt maliklerinin paylarının 406 parselde Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1990/431 Esas, 1990/934 Karar sayılı kararı ile 407 parselde Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/398 Esas, 1990/358 Karar 408 parselde Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/400 Esas, 1990/370 Karar 409 parselde Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/430 Esas, 1990/371 Karar sayılı kararları ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 16 ncı maddesi gereğince davalı ... adına tesciline karar verildiği ve davalı idare adına tapuya tescil edildiği sonrasında davalı idarelerce el atıldığı anlaşıldığı, 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun'un 6 ncı ve 7 nci maddesi ve 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7327 sayılı Kanun'un 20 nci ve 22 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 3 ile Geçici 15 inci maddesi ile Geçici 17 nci maddesi hükümlerine uygun rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın davalı idareler yönünden ayrı ayrı kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda eksik ve hatalı inceleme ile metrekare birim fiyatının fahiş olarak belirlendiğini, davacıların hak sahipliği ispatlanmadığından davanın reddi gerektiğini, idare aleyhine hüküm kurulduğu halde tapunun müvekkil idare adına tesciline karar verilmediğini ve mükerrer ödemeye sebep olacak şekilde bakiye karar harcına hükmedildiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda hatalı inceleme ile metrekare birim fiyatının fahiş olarak belirlendiğini, haklarında aktif ve pasif husumetten davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, idare aleyhine hüküm kurulduğu halde tapunun müvekkil idare adına tesciline karar verilmediğini, el atma tarihi 1983'ten önce olduğundan maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacılar vekilinin muris Havva Saydağ'ın mirascıları olan davacılar hakkında dava açıldığını ve mirascıları yönünden bilirkişi raporunda hesaplama yapılmadığını bu kişiler hakkında davanın reddine karar verilerek lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin 2942 sayılı Kanun'un geçici 17 nci madde yönünden herhangi bir iptal kararının olmadığını dolayısıyla halen yürürlüktr olan Ek Madde 3 dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiğini, dava konusu taşınmazların arazi niteliğinde bulunduğunu, bilirkişi raporunda eksik ve hatalı inceleme ile metrekare birim fiyatının yüksek belirlendiğini, maktu harç ve maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idareler arasındaki kamulaştırmazların el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
2.2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi ve Ek Madde 3.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki; “...dava tarihi itibarıyla...” ibaresi ve 7201 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi ile eklenen Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak..." ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
3. Bu durumda; eldeki davanın 13.11.2013 tarihinde açıldığı gözetildiğinde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; "Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine..." gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre karara bağlanır" genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararı nazara alınarak, dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapılarak Dairemizin 2017/32707 Esas, 2018/17643Karar sayılı bozma kararı gereğince alınan ek bilirkişi raporuna göre ve Dairemiz denetiminden geçen paydaş dosyaları da gözetilerek tazminat bedelinin belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmaza 1983 tarihinden sonra el atıldığı anlaşıldığından nispi harç ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi yerindedir.
5. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idareler vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,Davalı ... ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,Davalılardan ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
KARŞI OY
2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı) .
Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.
Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.
2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.
Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;
2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.
Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibariyle…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği düşünülmektedir.
Hâl böyle iken eldeki davada uygulanmasına yer olmayan, 2942 sayılı Kanunun geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresinin, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gerekçe gösterilerek onama cihetine gidilmesi hukuka uygun görülmediğinden sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir. 19.11.2024