Logo

5. Hukuk Dairesi2024/221 E. 2024/5980 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davacı tarafından tahsili istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmaza el atma tarihinin 1956 tarihinden sonra olması nedeniyle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na göre net gelir yöntemi kullanılarak yapılan bedel tespitinde ve uygulanan objektif değer artışında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3292 Esas, 2023/1383 Karar

DAVA TARİHİ: 21.02.2020

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/77 Esas, 2022/374 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonucunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu ... ili, ..., ... Mahallesi 166 ada 19 ve 20 parsel sayılı taşınmazlara davalı idare tarafından yol olarak el atıldığını, taşınmazlara kamulaştırmasız el atılması nedeniyle belirlenecek tazminatın davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu 165 ada 2 parsel sayılı taşınmazın Sarayköy-... İl yolunun yol inşaat ve emniyet sahasını tesis etmek amacıyla 15.04.1954 tarihli ve 241 sayılı kamu yararı kararı ile 36 zilyetlik parsel numarası ile kamulaştırma kapsamına alındığını, 166 ada 20 parsel sayılı taşınmazın yol güzergahı dışında olduğunu, bu parselle ilgili herhangi bir kamulaştırma işlemi bulunmadığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu yol kesiminin 6830 sayılı İstimlak Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarih olan 09.09.1956 tarihinden önce tamamlandığını, dava konusu taşınmaza 1956 tarihinden önce el atıldığından bu davanın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) göre işlem yapılmasının olanaksız olduğunu, davacının haksız davasının öncelikle hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın 166 ada 20 parsel sayılı taşınmaz yönünden reddine, 166 ada 19 parsel sayılı taşınmaz yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 09.10.1956 tarihinden önceki tarihte kamu hizmetine fiilen tahsis edildiğini, 221 sayılı Kanun gereği 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, değer tespitinin 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde belirtildiği şekilde yapılması gerektiği hâlde, bu hususa uyulmamasının hatalı olduğunu, %40 objektif değer artışı uygulanmasının hatalı olduğunu, bedelin yüksek belirlendiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu ... ili, ..., ... Mahallesi 166 ada 19 parsel sayılı taşınmaza yol olarak fiilen el atıldığı, el atma tarihinin hava fotoğrafları değerlendirilmek suretiyle 1960 yılı sonrası olarak tespit edildiği gibi dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 02.12.1968 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle el atma tarihinin 09.10.1956 tarihinden sonra olarak kabulünün yerinde olduğu, taşınmazın sulu tarım arazisi vasfında kabul edilerek net gelir yöntemi ile kamulaştırma bedelinin tespitinde isabetsizlik bulunmadığı, münavebe desenin o yörede yaygın olarak yetişen ürünlerden birinci yıl buğday+saman, ikinci ürün pırasa, domates, marul olmak üzere 2 yılda 4 ürün olacak şeklinde oluşturulmasının yerinde olduğu, net gelirin hesabında 2020 yılı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin kullanılmasının yerinde olduğu, dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi vasfında kabul edildiğinden kapitalizasyon faiz oranı %4 olarak alınmasının yerinde olduğu, üretim giderlerinin brüt gelirin 1/3'ünden fazla olamayacak şekilde net gelir hesabının yerinde olduğu, dava konusu taşınmazın bulunduğu konum ve merkezi yerlere uzaklığı dikkate alındığında %40 objektif değer artışı uygulanmak suretiyle taşınmazın m² birim fiyatının 2020 yılı itibarıyla 304,09 TL olarak hesaplanmasının yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun bulunduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu 166 ada 19 (Eski: 727) parsel sayılı taşınmaza yol inşaat ve emniyet sahası tesis etmek amacıyla 15.04.1954 tarihli ve 241 sayılı Kamu Yararı Kararı alındığını, 09.10.1956 tarihinden önceki bir tarihte kamu hizmetine fiilen tahsis edildiğini, bilirkişi raporunda sadece 1953 ve 1960 yılına ait hava fotoğrafları incelenerek 1953 yılında yol geçmediği 1960 yılında yol geçtiği tespitinde bulunulmasının hatalı olduğunu, kamulaştırmasız el atma bedeli hesaplanırken kullanılan yöntemin hatalı olduğunu ve hesaplanan bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ... ili, ..., ... Mahallesi 166 ada 19 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net gelir esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.