"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/904 Esas, 2023/1285 Karar
DAVA TARİHİ : 13.03.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/150 Esas, 2022/122 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle;temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihaî kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre; davacılardan tapu kayıt maliki ... dışındaki davacılar yönünden hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Bu nedenle, davacı ... dışındaki davacılar yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verildikten sonra, davalı idarenin davacı ... yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu Antalya ili, ... ilçesi, ... 445 parsel sayılı taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle tapusunun iptal edildiğini belirterek uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayın tapu sicilinin yanlış tutulmasından değil, orman sayılan ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan bir yerin haksız iktisabından kaynaklandığını, ormanların Anayasal güvence altında olduğunu, özel mülke konu olamayacağını, hukuken edinilmesi mümkün olmayan bir hak nedeniyle zarara uğrandığından söz edilemeyeceğini, dava açma süresinin geçtiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu olayda tapu sicilinin yanlış tutulmasının değil, orman sayılan ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan bir yerin haksız iktisabının iptalinin söz konusu olduğunu, ormanların özel mülke konu olamayacaklarını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılabilmesi için uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenememesi gerektiğini, bu durumun bu davada söz konusu olmadığını, asıl ve ek bilirkişi raporuna karşı itirazların mahkemece değerlendirilmediğini, taşınmazın değerinin çok yüksek tespit edildiğini, orman vasfındaki taşınmazın tarla olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığını, taşınmazın değerini azaltacak hususların dikkate alınmadığını, asıl alacak ve ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmaz davacıların murisi adına tapuda kayıtlı iken Orman Yönetimi tarafından orman olduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda Antalya 3.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 29.01.2015 tarihli ve 2010/52 Esas, 2015/37 Karar sayılı kararla tapu kaydının iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek 03.04.2018 tarihinde kesinleştiği, davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesinde yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan tazminat davaları, dava açıldığı tarihte tazminat miktarının davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olduğundan davanın ıslah edilen miktar yönünden zamanaşımına uğradığı itirazının yerinde olmadığı; İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında taşınmazın arsa niteliğinde olduğu belirlenerek, ıslah dilekçesindeki talep doğrultusunda dava tarihi esas alınarak emsal mukayese yöntemine göre hesaplama yapan ve davacılar dışındaki paydaşlar tarafından açılarak istinaf mahkemesi ve Yargıtay denetiminden geçen Antalya 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.07.2020 tarihli ve 2018/357 Esas, 2020/81 Karar sayılı kararına esas alınan bilirkişi kurulu raporundaki gibi arsa niteliğinde kabul edilerek hesaplama yapan bilirkişi kurulu raporuyla aynı şekilde ve aynı emsal taşınmaz satışı esas alınarak hesaplama yapan bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda davanın kabulüne ve yine ıslah dilekçesindeki istem doğrultusunda dava tarihinden tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazın Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/152 Esas, 2015/37 Karar sayılı kararı ile orman olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 03.04.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 13.03.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı İdarenin Davacı ... ile ...'e İlişkin Temyizi Yönünden
Davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
B. Davalı İdarenin Davacı ...'na İlişkin Temyizi Yönünden
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.