"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3332 Esas, 2023/3367 Karar
DAVA TARİHİ : 03.10.2022
KARAR : Esastan ret/ Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Nazilli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/273 Esas, 2023/306 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan muhtesat bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın dahili davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, davalı ... yönünden ise kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... dahili davalı idareler vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun dahili davalı ... yönünden esastan reddine, davalı ... yönünden ise kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ... dahili davalı ... vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Aydın ili,Yenipazar ilçesi, Donduran Mahallesi 4126 parsel sayılı mera vasfındaki taşınmazın üzerine bundan 60 yıl kadar önce iyiniyetle zeytin ağaçları diktiğini, ve geçen sürede bu zeytin ağaçlarını yetiştirdiğini, taşınmazın tamamını kapama zeytin bahçesi haline getirerek kullanmaktayken Aydın- Denizli otobanı yol çalışmaları kapsamında zeytin ağaçlarının tamamen kesilerek taşınmazın yol haline getirildiğini, davalı kurumun bölgedeki bir çok taşınmaz için acele kamulaştırma işlemi yapmasına rağmen tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlara ilişkin zilyet araştırması yapmadığından müvekkilin 60 yıla yakındır dikip, yetiştirdiği zeytin ağaçlarının kamulaştırma yapılmaksızın söküldüğünü, kamulaştırma yapılmaksızın el atılan zeytin ağaçların bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davayı görmekle idari yargı yolunun görevli olduğunu, mera vasfındaki taşınmazların yola terkini ve davalı idare adına tahsisi işlemlerinin İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile yapılacak yazışmalar neticesinde yapılabileceğini, davalının hak sahipliğini ispata yeter delil bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
2.Dahili davalı ... cevap dilekçesinde özetle; ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, meraların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, bu nedenle özel mülkiyete geçirilmesinin söz konusu olmadığını, tahsis amacı değiştirilmedikçe meralardan kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanılamayacağını, meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun zilyetlikle kazanılamayacağını, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki, kamuya ait mera niteliğindeki taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacağını, bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhdesatlara da hukuki değer verilemeyeceğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın dahili davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, davalı ... yönünden ise kabulü ile muhdesat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... dahili davalı idareler vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu muhdesatların bulunduğu taşınmazın Aydın - Denizli otoyolu güzergahında kalması sebebiyle kamulaştırılmasına karar verildiğini, mera vasfında olan taşınmazların kamulaştırma koridorunda kalan kısımlarının idare adına tahsisi ve yola terkininin 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 14 üncü maddesi uyarınca ilgili il tarım ve orman müdürlüğünce yapıldığını, söz konusu Kanun'un “Mera, Yaylak ve Kışlak İddiasının İspatı'' madde 21'e göre, bu kanuna göre tahsis yapılmış olan köy veya belediyelerde mera, yaylak ve kışlak alanları ile ilgili iddiaların ilgili tapu müdürlüğünde tutulan özel sicillerin tanziminden sonra ancak bu sicildeki kayda dayanılarak ispat edildiğini, tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsis kararının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra tespitlerden önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceğini ve bunlara karşı dava açılamayacağını, kanunda belirtilen sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğunu, söz konusu taşınmazın tapu kaydında bu taşınmaz üzerindeki mevcut ağaçların mülkiyetinin davacıya ait olduğuna ilişkin şerh olmadığını, kaldı ki zeytin ağaçlarının kamu malı niteliğindeki mera alanında kaldığını, hem zeminin hem de muhdesatının özel mülkiyete ve zilyetlik hükümlerine göre iktisabının mümkün olmadığını, zilyet olunduğu iddia edilen zeytin ağaçlarının davacıya ait olduğuna dair herhangi bir bilgi belge bulunmadığını, açılan davanın haksız olduğunu ve reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Dahili davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği hâlde, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, muhdesat aidiyeti iddia edilen 4126 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 04.10.1979 tarihinde yapıldığını ve 09.02.1981 tarihinde kesinleştiğini, bu tarihte taşınmazın boş olduğunun tapulama tutanağı ile sabit olduğunu, ayrıca kamulaştırma işlemi yapılan mera niteliğindeki taşınmazın davacıya ait olmadığını, taşınmazın içinde kaç tane zeytin ağacı olduğunun belli olmadığını, ağaçların ne zaman dikildiğinin ve yaşlarının belli olmadığını, ağaçların aidiyetine ilişkin hiçbir bilgi veya belge de bulunmadığını, taşınmazın mera olduğunu bile bile ağaç diken davacının korunacak meşru bir hakkının bulunmadığını, keşifte dinlenen tanık Ahmet Fidan’ın ağaçlar kesildikten sonra kerestelerini davacının götürdüğünü beyan ettiği hâlde muhdesat bedeli hesaplanırken bu hususun göz önünde bulundurulmadığını, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19 ncu maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen muhtesata ait hükümler, meralarda uygulanamayacağını ve özel mülkiyete konu olamayacağından, mera üzerinde oluşturulan muhtesatın ve muhtesatı meydana getiren kimsenin, mera tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmesi ve ek fıkradaki sahipsiz yer kapsamına dahil etmenin mümkün olmadığını, dava konusu zeytin ağaçlarının Aydın ili, Yenipazar ilçesi, Donduran mahallesinde bulunan 4126 parsel sayılı taşınmaz üzerinde olduğu, anılan taşınmazın mera vasfı ile kayıtlı olduğu ve mera sınırları içinde kaldığı anlaşılmıştır. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 19 ncu maddesine 5177 sayılı Kanun ile eklenen ek fıkrada açıkça ayrık tutulduğu, anılan hükümde sayılan ve farklı bir hukuki statüsü bulunan “sahipsiz yer” kavramının meraları kapsamadığı, dolayısıyla meralar üzerinde, Kanunun tarif ettiği biçimde muhdesat oluşturulması ve bedelinin ödenmesi olanağının bulunmadığı, bu suretle özel mülkiyete konu olamayacak yerdeki muhdesata hukuki değer verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde görülmediğinden davalı ... Müdürlüğünün istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... dahili davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; muhtesat bedelinin davacıya ödenmesi gerektiğini, 2942 sayılı Kanun'un 19 ncu maddesinin son fıkrası, gerek kanunun gerekçesi, gerekse 4721 sayı Türk Medeni Kanunu'nun 729 ve 722 nci maddelerine göre her ne olursa olsun muhdesat bedelinin zilyedine ödenmesi gerektiğini, mera vasfındaki Hazine arazisini başka bir anlam içine sokarak hak ve özgürlükleri kısıtlayacak şekilde daraltıcı yorum yapılmasının kanuna aykırı olduğunu Anayasal güvence altına alınan mülkiyet hakkını ihlal ettiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, mülkiyeti Hazineye ait taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atılması nedeniyle üzerinde bulunan davacıya ait muhdesat bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazın mera niteliğinde olduğu ve kamu orta malı olan meraların 2942 sayılı Kanun’un 19 uncu maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığı gözetilerek, muhtesat bedelinin tazmini isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ... dahili davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.