Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2368 E. 2024/7189 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilindeki ölçüm hatası nedeniyle taşınmazın yüzölçümünün azalması sonucu oluşan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazineden talep edilmesine ilişkin tazminat davası.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22. maddesi uyarınca yapılan yenileme kadastrosu sonucu taşınmazın yüzölçümünde azalma meydana gelmesi ve bu durumun davacıya zarar verdiğinin tespit edilmesi, tazminat miktarının ise dava tarihi itibarıyla hesaplanması gerektiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1978 Esas, 2023/1768 Karar

DAVA TARİHİ: 16.06.2020

KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: ...Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/457 Esas, 2022/732 Karar

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, ...ilçesi,...Mahallesi 192 parsel sayılı taşınmazı müvekkilinin bedelini ödeyerek satın aldığını, davacının taşınmazı satın alırken Devletin tutmuş olduğu resmî tapu kayıtlarına güvendiklerini, parsellerin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 22 nci maddesi gereği yapılan uygulama kadastrosu sonucunda yüzölçümlerinin tapuya eksik tescil edildiğini, taşınmazlarda meydana gelen azalmanın tapu sicillerinin yanlış oluşturulmasından dolayı oluştuğu, davacının uğradığı zararın davalı tarafından karşılanması gerektiğini belirterek belirlenecek tazminatın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının yersiz olduğunu, iddia edilen zararın tapu sicili tutulmasından kaynaklanmadığı için illiyet bağından söz edilemeyeceğini savunarak, davanın öncelikle zamanaşımı ve Hazine yönünden husumetten, bu mümkün olmadığı halde esastan reddine talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, belirlenen tazminat bedelinin yenileme işleminin tescilinin kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın eksilen kesiminin dava tarihindeki değerinin tespit edilmesi gerektiğini, Mahkemece uygulama kadastrosunun kesinleştiği tarihteki değerin esas alınmasının içtihatlara aykırı olduğunu, bu sebeple Yargıtayın güncel içtihatları doğrultusunda taşınmazın eksilen kesiminin değerinin belirlenmesinde dava tarihi olan 2020 yılına göre yapılacak olan hesaplamanın dikkate alınmasını ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; uygulama kadastrosuyla taşınmazın zemindeki sınırlarında değişiklik bulunmadığını, davacının zararının oluşmadığını, yapılan düzeltme işleminden kaynaklı Hazineden tazminat istenemeyeceğini, taşınmazın yüzölçümündeki azalmayı davacının bilmemesinin mümkün olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile genel arazi kadastro çalışmaları sırasında tespit ve tescile tâbi tutulan çekişmeli taşınmazın sonradan 3402 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi uyarınca yapılan uygulama ile yüzölçümlerinin azaldığı ve bu hatanın sınırda değişiklik yapmayıp ölçüm aletlerinin yetersizliğinden ve hesap hatasından kaynaklandığı belirlenmiş, eski alan ölçüsüne göre bedel ödeyerek satın alan davacının zararının oluştuğu anlaşılmakla, arazi vasfındaki taşınmaza gelir metoduna göre değer biçilerek azalan kısmın değerinin tespit edilmesinin yerinde olduğu; ancak tazminat istemine konu taşınmazın eksilen kesiminin değerinin dava tarihi itibarıyla değerini belirleyen bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken uygulama kadastrosunun kesinleştiği tarih itibarıyla tespit edilen tazminata hükmedilmesi doğru olmadığından taşınmaza dava tarihi itibarıyla değer belirleyen rapor doğrultusunda yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Ankara ili, ...ilçesi,...Mahallesi 192 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından 2001 yılında satın alındığı, 2014 yılında 3402 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yapılan yenileme kadastrosu sonrasında taşınmazın yüzölçümünde toplam 14.254,69 m² azalma olduğu, yenileme kadastrosunun 10.10.2014 tarihinde kesinleşmesi üzerine uğranılan zararın tazmini istemi ile davacının eldeki davayı 16.06.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açtığı anlaşılmıştır.

3. Dava konusu arazi niteliğindeki taşınmaza net gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın eksilen yüzölçümünün bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.