"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/653 Esas, 2023/612 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 12 nci maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; taleple bağlı kalarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.02.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat ... gelmiş, davacı vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Şanlıurfa ili, ...,......Mahallesi, 81 ada 97 parsel sayılı taşınmazın Birecik Barajı ve HES inşaatı için yapılan kamulaştırma nedeniyle çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulduğunu, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı gibi barajın 1998 yılından itibaren içme suyu ihtiyacı için kullanılması nedeniyle Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğine göre dava konusu taşınmaz için tarımsal faaliyet ve inşaat yasağı getirildiğini, tüm bu nedenlerle müvekkilinin dava konusu taşınmazını fiilen kullanma imkanı kalmadığından taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 20.04.2016 tarihli ve 2015/391 Esas, 2016/391 Karar sayılı kararı ile yapılan baraj nedeniyle % 20 oranında değer düşüklüğü olduğu kabul edilerek taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 20.04.2016 tarihli ve 2015/391 Esas, 2016/391 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; arsa niteliğindeki..... Mahallesi 81 ada 97 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazdan yararlanma imkanı kısıtlandığından, değer kaybı olacağının kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, dava konusu taşınmazda %20 değer düşüklüğü oranı uygulanarak 14.727.92 TL bedel tespit edilmesi gerekirken hata sonucu mahkemenin gerekçeli kararında 12.305,88TL değer düşüklüğü esas alınarak düşük bedel tespit edilmesi doğru değil ise de taleple bağlı kalınarak karar verildiği için bu husus bozma nedeni yapılmadığı, taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve kanuna uygun hükmün onanmasına karar verilmiştir.
3. Dairemizin 29.05.2017 tarihli ve 2016/13484 Esas, 2017/14295 Karar sayılı onama ilamına karşı süresi içinde taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
4.Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; 2942 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin altıncı fıkrasının 27.03.2018 tarihli ve 30373/2 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7103 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 13 üncü madde gereği davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi, yargılama giderinin davalı idare üzerinde bırakılması ve davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 04.10.2018 tarihli ve 2018/490 Esas, 2018/847 Karar sayılı kararı ile uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 04.10.2018 tarihli ve 2018/490 Esas, 2018/847 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; 07.05.2021 tarihli ve 31477 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 03.03.2021 tarihli ve 2018/99 Esas, 2021/14 Karar sayılı kararı ile 27.03.2018 tarihli ve 7103 sayılı Kanun'un 28 inci maddesiyle 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 13 üncü maddenin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği nazara alındığında, 7103 sayılı Kanun ile değişik 12 nci maddenin altıncı fıkrasının 10.08.2015 tarihinde açılan eldeki davaya uygulama imkanı kalmadığından işbu davanın esasına girilerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararı ile uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak baraj nedeniyle % 20 oranında değer düşüklüğü olduğu kabul edilerek taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın çevresinin Birecik Barajı ve HES sebebiyle sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulduğunu, taşınmazdan yararlanma olanağı kalmadığı gibi Bakanlar Kurulu kararı ile Halfeti ilçesinin baraj gölü altında kalması sebebiyle ...Mahallesinin boşaltılması ve ilçe sınırları içindeki Karaotlak köyündeki 3559 hektarlık alana nakledilmesi nedeniyle Bakanlar Kurulu kararı ile dava konusu taşınmaza el atıldığından tamamının kamulaştırılması gerektiğini, barajın 1998 yılından bu yana içme suyu ihtiyacı nedeniyle kullanılmasından dolayı orta mesafeli koruma alanında kalan arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın yapılaşma yasağına tabi olduğunu, üzerinde tarım yapılsa bile tabii ve suni gübre, tarımsal ilaç kullanımının yasak olması ve sulanamadığından Fıstık Araştırma Enstitüsü cevabı yazılarına göre ekonomik tarım yapılamayacağını, davacının mülkiyet hakkından doğan yetkilerini kullanma imkanı kalmadığından mülkiyet hakkının özüne dokunulduğunun ve kamulaştırmasız el atıldığının kabulü ile taşınmaz bedeline hükmedilmesi gerektiğini, yargılamanın davacının kusuru dışındaki sebeplerle çok uzaması, son yıllarda meydana gelen fiyat artışları ve olağanüstü enflasyon nedeniyle dava tarihindeki değerinin taşınmazın piyasa değerine göre çok düşük kaldığını, dava tarihindeki değerinin piyasa koşullarında oluşan enflasyon oranı mümkün olmaması halinde TÜİK'in üretici, onun da mümkün olmaması halinde tüketici endeksi ile güncellenen değerine hükmedilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hatalı emsal incelenerek ve eksik inceleme ile gerçek değerinin çok altında belirlenen bedele hükmedilmesinin mülkiyet hakkının ihlali niteliğinde olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle;dava konusu taşınmazın kullanılmasına yönelik yasaklardan ve mutlak koruma bandından davalı Bakanlığın sorumlu olmadığını, ayrıca davacı tarafın herhangi bir kamulaştırma başvuru dilekçesi olmadığından baraş inşaatı için yapılan kamulaştırmalarda Kamulaştırma Sahasına Mücavir Taşınmaz Malların Kamulaştırması Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre valilikçe kurulacak olan komisyonca reddedilmesi gerektiğinden davanın da reddi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 2942 sayılı Kanun'un 12 nci maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı ve orta mesafeli koruma alanında kalması nedeniyle kamulaştırmasız el atıldığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ile 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin altıncı fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3.Dosya içindeki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçeye göre; baraj kamulaştırması nedeniyle kamulaştırma sahasına mücavir dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede sosyal, ekonomik ve yerleşim düzeninin bozulduğu, ne var ki arsa niteliğinde olmakla birlikte halen fıstık bahçesi olarak kullanıldığı ve orta mesafeli korunma alanında kalması nedeniyle de yürürlükte bulunan İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliğin 11 inci maddesi de gözönünde tutulduğunda dava konusu taşınmazdan yararlanma olanağının tamamen kalkmayıp sadece azaldığı anlaşıldığından, yüzölçümü de nazara alınarak taşınmazın zemin bedelinden % 20 değer düşüklüğü oranı belirlenerek davalı idareden tahsiline karar verilmesi uygundur.
4.Baraj İçin Yapılan Kamulaştırmalarda Kamulaştırma Sahasına Mücavir Taşınmaz Malların Kamulaştırılması Hakkında Yönetmelik 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiş ise de dava konusu taşınmazında aralarında bulunduğu taşınmazlar yönünden kamulaştırmanın bittiğine dair ilanın 15.12.2000 tarihli gazete ile yapıldığı gözetildiğinde iş bu Yönetmeliğin somut olayda uygulama yeri bulunmadığı gibi, kamulaştırmanın kesinleştiği tarihte yürürlükte bulunan Yönetmeliğin 5 inci maddesinin Danıştay 6.Daire'nin 2011/8916 Esas,2014/2351Karar sayılı kararı ile iptal edildiği de gözetildiğinde 15.12 2000 tarihinde sona eren ilan süresinden sonra 1 yıl içinde davacı tarafça dava konusu taşınmazın kamulaştırılması yönünde başvuru yapılmadığı itirazı bozma nedeni yapılmamaıştır.
5. Dava konusu taşınmazda %20 değer düşüklüğü oranı uygulanarak 14.727.92 TL bedel tespit edilmesi gerekirken hata sonucu mahkemenin gerekçeli kararında 12.305,88TL değer düşüklüğü esas alınarak düşük bedel tespit edilmesi doğru değil ise de taleple bağlı kalınarak karar verildiği için bu husus da bozma nedeni yapılmamıştır.
6. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
25.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.