Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2381 E. 2025/1758 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, Hazine lehine vekâlet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceği hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davaların kısmen kabulüne karar verildiği hâlde, reddedilen bedeller üzerinden Hazine lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmeyerek, bu hususta karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/25 Esas, 2023/2986 Karar

HÜKÜM/KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adalar Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/257 Esas, 2022/296 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ... ve davalı Hazine vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı ... vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.02.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat...ve davalı Hazine vekili ...gelmiş, davalı ... vd. vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekilleri asıl ve birleştirilen davaların dava dilekçelerinde özetle; İstanbul ili, Adalar ilçesi, Kınalıada Mahallesi 111 ada 2 parsel sayılı taşınmazda müvekkillerinin hissedar olduklarını, taşınmazı hiçbir şerh bulunmaksızın satın aldıklarını, Orman Genel Müdürlüğünün dava açarak taşınmazın tapusunun iptal edilerek orman vasfı ile Maliye Hazinesine devredilmesini talep ettiğini, taşınmazın Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/17 Esas, 2013/47 Karar sayılı kararı ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini belirterek belirlenecek tazminatın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle husumet, zamanaşımı, hak düşürücü süre nedeni ile reddine aksi hâlde davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar ... ve ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda hatalı tespitlerde bulunulduğunu, bozmadan önce düzenlenen raporda belirtilen metrekare birim bedeli ile bozmadan sonra düzenlenen rapordaki metrekare birim fiyatı arasında oldukça fark olduğunu, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunu, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanmasının zorunlu olduğunu, bilirkişilerin objektif değerleme yaparken kullanmaları gereken rayiç değer ve emsal taşınmazın birim değeri yerine kendileri ile de çelişerek tamamen kişisel bir sonuca varıldığını, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranları ile kıyaslandığında yasal faiz olarak %9 verilmesinin adil olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı ... ... vekili istinaf dilekçesinde özetle, bilirkişi heyetince belirlenen değerin düşük olduğunu, bedel artırım talebi dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Davacı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın gerçek ve güncel değerinin tespit edilemediğini, bilirkişi raporunda objektif değer artışı hesaplamadığını ve bu durumun usul ve kanuna aykırı olduğunu, yerel mahkemenin bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi gidermediğini, en yüksek faiz ile yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

4. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının dava açma sıfatının bulunmadığını, davanın süresinde açılmadığını, davayı açmak için gerekli zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, taşınmazın devlet ormanı olduğunu; zamanaşımı ve kazandırıcı olağanüstü durumlar ile iktisap edilmesinin mümkün olmadığını, reddedilen bedeller üzerinden davalı Hazine lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal karşılaştırması yapılarak değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedelin değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, bu hususta davalı Hazine vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediğini, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği hususları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davacı ... ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği hususları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

3. Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği hususları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

4. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği hususları tekrarla ve reddedilen bedeller üzerinde davalı Hazine lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fırkası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu İstanbul ili, Adalar ilçesi, Kınalıada Mahallesi 111 ada 2 parsel sayılı taşınmazı davacılar ve murislerinin 01.02.1980 tarihinde edindiği, taşınmazın beyanlar hanesine 05.09.1995 tarihinde orman sınırları içerisinde kaldığına dair şerh konulduğu, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/17 Esas, 2013/47 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği ve kararın 06.04.2015 tarihinde kesinleştiği, eldeki asıl davanın 16.04.2016 tarihinde, birleştirilen davaların ise 22.03.2018, 14.09.2018, 19.11.2019 tarihlerinde 10 yıllık zamanaşımı süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğinde kabulü ile taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmek suretiyle taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekillerinin tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verildiği hâlde, redde konu bedeller üzerinden kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacılar vekillerinin tüm, davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3.İlk Derece Mahkemesi kararının; hüküm fıkrasına ayrı bentler olarak;

a) "Asıl davada davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca redde konu bedel üzerinden hesaplanan 124.245.37 TL nispi vekâlet ücretinin davacı ...’den alınarak davalı tarafa verilmesine," cümlesinin

b) "Birleştirilen 2018/51 Esas sayılı davada davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca redde konu bedel üzerinden hesaplanan 36.805.34 TL nispi vekâlet ücretinin davacı ...’den alınarak davalı tarafa verilmesine," cümlesinin

c) Birleştirilen 2019/274 Esas sayılı davada davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlı Asgari Ücret Tarifesi uyarınca redde konu bedel üzerinden hesaplanan 97.684.02 TL nispi vekâlet ücretinin davacı ...’den alınarak davalı tarafa verilmesine," cümlesinin

d) "Birleştirilen 2018/151 Esas sayılı davada davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca redde konu bedel üzerinden hesaplanan 124.245.37 TL nispi vekâlet ücretinin davacı ...'dan alınarak davalı tarafa verilmesine," cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalı Hazine kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı Hazineye ödenmesine,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.