Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2538 E. 2024/8765 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin, tapu kaydının hatalı tutulmasından kaynaklanan zararın tazmini için 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesine dayanarak dava açmasına rağmen, davada 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinin koşullarının oluşmadığı ve tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle davacının bir zararının olduğunun ispatlanamadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/4373 Esas, 2023/3996 Karar

DAVA TARİHİ : 19.10.2015

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/416 Esas, 2017/359 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ...'in 2004 yılı yaz sezonunda aracılar vasıtasıyla tanıştığı Sediye Kaya isimli kişi ile görüşüp bağımsız bölümü gördükten sonra tapu masrafı dahil 110.000,00 TL'ye anlaşarak İzmir ili,..., Karantina Mahallesi 6560 ada 6 parselde kayıtlı 5.kat 10 No.lu bağımsız bölümü tapu sicil müdürlüğünün işlemine güvenerek vekâletnameye istinaden Sediye Kaya'dan satın aldığını daha sonra tapu malikinin yakınlarının vekâletin kötüye kullanımı gerekçesiyle açtığı davanın yargılaması sonucunda mahkemece tapunun iptaline karar verildiğini, 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan tüm zararlardan devletin sorumlu olduğunu ve kusursuz sorumluluğunun bulunduğundan bahisle 10.000,00 TL'nin davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına husumet yöneltilemeyeceğini, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72 nci maddesinde belirlenen 2 yıllık süre içerisinde dava açılmadığından zaman aşımı nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin koşullarının bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2007/4-422 Esas, 2007/536 Karar sayılı kararında tapu sicilinin tutulmasını üzerine alan devletin, tapu siciline tanınan güvenden ötürü hak durumuna aykırı kayıtlardan doğan tehlikeyi de üstlendiğinin anlaşıldığını, devletin sorumluluğunun dayandırıldığı tapu sicilinin doğru tutulmasına ilişkin güvenin devamını sağlama amacının tapu siciline ... ilkesinden daha geniş bir anlam taşıdığını, söz konusu ilkenin uygulanamadığı ve yolsuz tescile güvenen iyi niyetli üçüncü kişilerin iktisaplarının korunamadığı bazı hallerde dahi onların bu yüzden uğradıkları zararlardan da devlet sorumlu tutulabildiğini, müvekkilinin Konak Tapu Sicil Müdürlüğündeki kayıtları inceledikten sonra üzerinde herhangi bir tedbir kararı ve kısıtlama olmadığını görerek ve bu konuda kendisine herhangi bir ikaz yapılmadığı için devletin tapu kayıtlarına güvenerek taşınmazı satın aldığını, satışı yapanların çok kısa sürede yedi adet taşınmazın satışını değişik kişilere yapmış olup satışı yapanların suç şebekesi olduğunu, ... ın hesabının olduğu banka şubesinin vekâletname ile gelen kişilere işlemi şüpheli görerek ödeme yapmadığını, banka müdürünün gösterdiği özeni tapu müdürlüğü de gösterse çok kısa sürede 7 adet taşınmazı vekâletname ile devreden kişilerin işlemlerini araştırsa, satışnı vekâletinin bütün taşınmaz için verildiği tespit edilip yaş itibarıyla yaşlı bir şahıs olan ... Bayarsan'ın sağ olup olmadığını, şahsın ikâmetgâh adresinin İzmir iken tapu dairesine gelmediğinden şüpheleneceğini bu durumun tapu müdürlüğündeki işlemi yapanların sorumluluğunu doğurduğunu, böyle bir özen gösterilseydi yolsuz tescilin oluşmayacağını ve müvekkilinin zarar görmeyeceğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olduğunu; ancak davacı tarafça başvurma harcı olarak 27,70 TL, peşin harç olarak 27,70 TL yatırılmış olunmasına rağmen, mahkemenin gerekçeli kararının hüküm fıkrasının 2 nci bendinde “alınması gereken harç 6.831,00 TL olup peşin alınan harçtan, maktu 27,70 TL harcın mahsubu ile 6.803,00 TL harcın talep halinde davacıya iadesine” şeklinde, davacı tarafça yatırılmamış olan 6.803,00 TL harcın davacıya iadesine karar verilmesinin kanuna aykırı olduğunu belirterek, bu hatanın düzeltilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu bağımsız bölümün satış akit tablosu ve vekâletnamenin sahteliği yönünde bir tespit bulunmadığı gibi 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, her ne kadar, bu davanın Hazineye yönlendirilmesi gerekmekte ise de davalının yargılama sırasında Hazine vekili tarafından temsil edilmesi ve usul ekonomisi dikkate alındığında husumet ile ilgili olarak karar kaldırılmamış ayrıca hükümde, davacı tarafından sadece maktu harç alınacağı belirtildiği hâlde bunun üstünde bir harç yatırılmış gibi, fazla yatırılan harcın davacıya iadesine karar verildiği görülmekte ise de yatan bir harç olmadığından bu hükmün infaz kabiliyetinin olmadığı açık olduğundan ve İlk Derece Mahkemesinden hükmün tashihinin her zaman istenebileceği görülmekle bu konuda düzeltme yapılmayarak taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.