Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2537 E. 2024/10105 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, devletleştirilen orman arazisi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazminat talep edilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın 4785 sayılı Kanun ile devletleştirilen orman arazisi niteliğinde olduğu ve davacının dayandığı eski tapu kaydının hukuki değerini yitirmesi nedeniyle mülkiyet hakkı iddia edilemeyeceği ve tazminat talep edilemeyeceği gözetilerek, ayrıca 10 yıllık zamanaşımı süresinin de geçmiş olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2348 Esas, 2023/4527 Karar

BİRLEŞTİRİLEN DAVADA

DAVA TARİHİ : 15.09.2014

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ortaca 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/407 Esas, 2021/205 Karar

Taraflar arasındaki uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın Hazine yönünden esastan, Tarım ve Orman Bakanlığına yönünden pasif husumet yokluğundan birleştirilen davada ise davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Dalaman çayı, ... Tepesi, Kertel Tepesi ve Oyuklu ... arasında kalan 23 bin dönüm arazinin ölü Ümmet oğlu Süleyman varislerine ait olduğu ve Köyceğiz Asliye Hukuk Mahkemesinin 1942/11 Esas, 1942/150 Karar sayılı kararı ile hüküm altına alınıp kesinleştiğini, müvekkilinin ölü Ümmet oğlu Süleyman varislerinden olan ve o davada davacı olan dokuz kişiden biri olan Ümmet oğlu Süleyman oğlu Mehmet oğlu Kamil Dağdelen’in olduğunu ... olduğunu, davaya konu gayrimenkulün daha sonra orman olduğu gerekçesi ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, tescil edilen kısım için bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, öncelikle zamanaşımı itizarında bulunduklarını, müvekkilinin davada taraf sıfatı bulunmadığını, davada husumet itirazında bulunduklarını, davanın Orman Genel Müdürlüğüne ihbar edilmesini ve müvekkili bakanlık açısından taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davada taraf sıfatı bulunmadığını, bu nedenle davanın husumetten reddine karar verilmesini, davanın hak düşürücü süreler geçtikten sonra açıldığını, süre yönünden davanın reddine karar verilmesini, dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın net olarak belirtilmediğini, kısmen tanımı yapılan taşınmazın Köyceğiz ilçesi sınırları dışında olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, davanın yetkili mahkemede açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın Hazine yönünden esastan, Tarım ve Orman Bakanlığına karşı pasif husumet yokluğundan, birleştirilen davanın ise pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu yerin ölü Ümmet oğlu Süleyman varislerine ait olduğunun Köyceğiz Asliye Hukuk Mahkemesinin 1942/11 Esas, 1942/150 Karar sayılı kararıyla hüküm altına alındığını ve hükmün kesinleştiğini, aynı kararla dava konusu yerin orman olmadığının da tespit edildiğini, mahkemece yeterli araştırma yapılmadan davanın reddine karar verildiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yapılan araştırmaya rağmen Nisan 1289 tarih ve 22 numaralı zabıt kaydına ulaşılamamış ise de Köyceğiz Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.06.1942 tarihli ve 1942/11Esas 1942/150Karar sayılı kararına göre; ulaşılamayan eski tapu kaydı olarak nitelenen kaydın aslında Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce verilmiş olan ve Bayramdağı Ormanının bir kısmının işletilmesi hakkına ilişkin olduğu kanaatine varılmış olup, Köyceğiz Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.06.1942 tarihli ve 1942/11 Esas, 1942/150 Karar sayılı kararının infazına ilişkin 17.12.1945 tarihli tutanak ile dava konusu yerin, Devlet ormanlarının iç sınırlarında olmasının ve özel orman olarak tahdit edilmiş olmasının da bu kabulü doğruladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacının dayandığı zabıt kaydının, mülkiyet hakkına değil, kullanım hakkına ilişkin olduğu, davacının mülkiyet hakkına sahip olduğunun ispatlanamadığı sonucuna varılmış, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu, bununla birlikte dava konusu yerde orman tahdidinin 09.03.1998 tarihinde ilan yapılmak suretiyle kesinleştiği anlaşıldığından 10 yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğinden davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fırkası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın Dalaman ilçesi, Kızılkaya Mahallesi mülki sınırlarında kaldığını, 1940 yılında 3116 sayılı Kanun uygulaması için 11 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından çalışmalara başlanıldığı ve Orman Tahdit Komisyonu tarafından 1940 yılında yapılan ve 4800 Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğ gereği Kızılkaya köyü sınırları içerisinde devlet ormanı olarak ilan edilen bu dış sınır ilanına Bezkese köyünden Ömer oğlu Durali Durak itiraz ederek Köyceğiz Asliye Hukuk Mahkemesinin 1942/11 Esas, 1942/150 Karar sayılı karar ile 11.04.1944 tarihinde özel orman olarak komisyonca sınırlandırılmıştır.

3. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi gereğince 2 nci maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş ve bu ormanlar hiçbir işlem ve bildirime gerek olmaksızın Devlete geçmiştir. Aynı Kanun'un 5 ve devamı maddeleri gereğince devletleştirilen ormanların sahiplerinin taşınmazın bedelini almak için 1 yıllık süre içerisinde başvuruda bulunmaları gerektiği ve başvuruda bulunmadıkları takdirde ormanın karşılığını alma hakkını kaybedecekleri öngörülmüş ve devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı Kanun'da gösterilmiştir. Devletleştirilen ve iadeye tabi olmayan ormanlara ait tapu kayıtları hukuki değerlerini yitirirler.

4. Yapılan incelemede; dava konusu taşınmazların 4785 sayılı Kanun'a göre devletleşen ormanlardan olduğunun anlaşıldığı, davacılar tarafından dayanak gösterilen tapu kaydının hukukî değerini yitirdiği, bu nitelikteki eski tapu kaydına dayalı olarak mülkiyet hakkı ileri sürülemeyeceği gibi tazminat da istenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

5. Ayrıca dava konusu yerde yapılan orman tahdidinin 09.03.1998 tarihinde ilan yapılmak suretiyle kesinleştiği, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesine göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Buna göre, 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına,yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye ırat kaydedilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.