"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/247 Esas, 2023/135 Karar
DAVA TARİHİ: 29.11.2022
KARAR : Kabul
KANUN YARARINA TEMYİZ
EDEN : Adalet Bakanlığı
Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen ortak gider alacağının tahsiline yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince kesin olarak verilen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı hakkında başlatmış oldukları icra takibine, takibin yetkisiz olarak açıldığı ve borcu olmadığı gerekçesi ile itiraz edildiğini davalının icra takibine karşı yapmış olduğu itirazın yersiz olduğunu, yaklaşık yedi sekiz yıldır ...Apartmanının yöneticisi olduğunu, yönetim karar defterinin olduğunu, vergi numarası ve yönetim adına açılmış Halk Bankası banka hesapları bulunduğunu, karar defterinin bir örneğini dosyaya sunduğunu davalı borçlunun 2021 yılının 8. ayından bu yana aidat parasını ödemediğini, 2021 ve 2022 yılında aylık aidat miktarının 60 TL olduğunu, yönetim olarak borçlunun birikmiş borçları için icra takibi başlatılma kararı alındığını, bu kararı da ek olarak dosyaya sunduklarını, yönetim olarak ... Halk Bankası Şubesinde açmış oldukları hesaba aylık aidatların yatırılmasını apartman sakinlerine bildirdiklerini, herkesi bu hesaba parasını yatırdığını, hesap dökümlerini de dosyaya ibraz ettiğini, bu hesap dökümlerinde davalı borçlunun aidatlarını ödemediğinin görüldüğünü, bu nedenle borçlunun haksız itirazının kaldırılmasını borçlunun %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ...Apartmanı yönetimi adını kullanarak itirazın iptali davası açan ...'un ilgili dilekçesinde “yedi sekiz senedir” apartman yöneticisi olduğunu iddia ettiğini, ancak bu süreçte apartman yönetiminin belirlenmesine ilişkin usulüne uygun seçimlerin hiçbir zaman yapılmadığını, hukuken mümkün olmayan yöneticiliği ve yönetim kurulunun tamamen kendinden menkul olduğunu, aynı şekilde bu süreçte aidat adı altında toplanan paraların nerelere harcandığına ilişkin apartman sakinlerine de hiçbir zaman ibrazda bulunulmadığını, ortak alanlarda keyfi olarak müdahaleler ve değişiklikler yapan, üstelik bu paraları kimseye hesap vermeden kullanan ...'un şüpheli eylemlerinin mevcut olduğunu, son olarak apartmanın girişten ikinci kata kadar (ortak alan) boyandığını, ancak bununla ilgili hiçbir toplantı yapılmadığını ve karar (ihliyaç durumuna, fiyat araştırmasına ilişkin vb.) alınmadığını ortak alana apartman sakinlerinin rızası alınmadan yapılan boyamada kullanılan boyaların da bizzat ...'un kendi dükkânında sattığı Filli Boya olduğunu, bununla ilgili görsel kanıtları ek olarak dava dilekçesi ekinde sunduğunu, kendisinin hukuken yönetici vasfı olmadığı gibi böyle bir dava açmaya da yetkili olmadığını, davada temsilci olduğunu iddia eden ...'un sayın Mahkemeye öncelikle hukuken ...Apartmanı yöneticisi olduğunu ve bunun yanında dava öncesinde bu davayı açmaya yetkilendirildiğini ispat etmesi gerektiğini, sonuç olarak haklı itirazının kabulüne ve davanın aktif husumet bulunmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, olmadığı takdirde apartman karar defteri olarak düşünülen defterin celbedilerek incelenmesi sonucunda esastan reddine, haksız ve kötü niyetli olarak takip başlatan davacının %20'den az olmamak üzere haksız icra takibi tazminatına mahküm edilmesine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne kesin olarak karar verilmiştir.
IV. KANUN YARARINA TEMYİZ
A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Adalet Bakanlığı davanın nitelemesine göre eldeki uyuşmazlıkta sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu düşünülmeden, talep hakkında görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmiş olması ve davanın ...Apartmanı yönetim temsilcis...tarafından açıldığı, davalının ise apartman yönetimince ...'a verilmiş bir yetki bulunmadığını belirterek husumet itirazında bulunduğu anlaşılmış ise de mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmadan karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı bulunduğu belirterek kanun yararına temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ortak gider alacağının tahsiline yönelik başlatılan icra takibinde itirazın iptali davasında görev ve husumet itirazına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.
2. Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun'un 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur. 6100 sayılı Kanun'un 363 üncü maddesinin gerekçesinde de karar verilirken yürürlükteki hukukun yanlış uygulanmasının her an için söz konusu olabileceği, kanun yararına temyizin, yanlışlık tespit edilip daha sonra benzer işlemlerden kaçınmak için kabul edilen bir sistem olduğu, Yargıtayın yaptığı incelemede uygulamanın yanlış olduğu sonucuna ulaşırsa kararı kanun yararına bozacağı ifade edilmiştir.
2. Temyiz yolu ise olağan kanun yollarından birisidir. Bozma sebepleri, 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde sayılmıştır. Bunlar; hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması, dava şartlarına aykırılık bulunması, taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi ve karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikler bulunmasıdır. Temyiz yolunda, hüküm mahkemesinin kararı sadece hukuka uygunluk bakımından inceleme konusu yapılır. Madde gerekçesinde bu husus "Temyiz incelemesini, istinaf incelemesinden ayıran ... özellik, temyiz incelemesinin usûl hukuku veya maddî hukuk yönünden incelemeyi gerektirmesi, maddî vakıaların denetimi ile delil değerlendirmesine girmemesidir. Maddede bu hukukî denetimin hangi sebeplerle yapılacağı açıklığa kavuşturulmuştur. Bugüne kadar istinaf yolunun olmamasından dolayı zaman zaman Yargıtay maddî vakıalara ve delil değerlendirmesine de girmek zorunda kalabilmekteydi, istinafla birlikte artık bu ihtiyaç ortadan kalkmış ve Yargıtay tamamen bir hukukî denetim ve içtihat mercii olmuştur." şeklinde vurgulanmıştır.
3. Belirtilen bu yasal düzenlemeler ve 6100 sayılı Kanun döneminde temyiz yolu ile ilgili özellikler dikkate alındığında, kanun yararına temyiz ile temyiz yolu arasında bir ayrım yapılması gerekmektedir. Kanun yararına temyiz başvurusunda, başvuru konusu kararın sadece yürürlükteki hukuka aykırı olup olmadığı denetlenir. Bu denetim ise, temyiz incelemesinin aksine, kanun yararına temyizde görece sınırlı bir inceleme yapılmasını gerektirir. Kanun yararına temyize ilişkin madde gerekçesinde de belirtildiği gibi yürürlükteki hukukun yanlış uygulanması söz konusu olduğunda, kararın kanun yararına bozulması gerekir.
4. Somut olayda her ne kadar Adalet Bakanlığınca dosyanın görev nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de ana gayrimenkulün kat mülkiyeti tesis edilmiş ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun (634 sayılı Kanun) 17 nci maddesinin ikinci fıkrasının şartlarını taşıyan kat irtifakı tesis edilmiş taşınmazlarda uygulanacağı gözetilerek Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olup olmadığına karar verilir. Dolayısı ile her ortak gider alacağında Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olmayacağından bu talep yerinde görülmemiştir.
5. 634 sayılı Kanun'un yöneticinin görevlerini düzenleyen 35 nci maddesinin (i) bendi kat mülkiyetine ilişkin borç ve yükümlerini yerine getirmeyenlere karşı yöneticinin dava ve icra takibi yapabileceğini öngörmektedir. Aynı Kanun'un 20 ncimaddesinin ikinci fıkrasında ise gider veya avans payını ödemeyen kat maliki hakkında diğer kat maliklerinden her biri ya da yönetici tarafından dava açılabileceği, icra takibi yapılabileceği hükme bağlanmıştır. Yöneticinin ortak gider tahsiline ilişkin dava açmak için yetki almasına gerek olmayıp, Kanun Yararına temyiz talebinin bu nedenlerle reddi gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle ;
Adalet Bakanlığının hükmün kanun yararına bozulması talebinin REDDİNE
Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine,
07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.