Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2645 E. 2024/8952 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasında zamanaşımı def'inin kabul edilip edilmeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle açılan tazminat davalarında 10 yıllık zamanaşımı süresinin işleyeceği ve dava tarihi itibariyle bu sürenin geçmiş olduğu gözetilerek, davacıların temyiz itirazlarının reddine, Bölge Adliye Mahkemesi karar başlığının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1333 Esas, 2023/1027 Karar

DAVA TARİHİ : 12.04.2016

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İskenderun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/591 Esas, 2022/583 Karar

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince zamanaşımı süresi içinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri murisi ... oğlu ....'ın 1939 yılından önce öldüğünü, ancak Hatay ili, ... ilçesi,.... Mahallesi 156 parsel sayılı taşınmazın 1953 yılında satış suretiyle ....oğlu ....'na satıldığını, bu kapsamda tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle müvekkillerinin uğradığı zararın davalı Hazineden tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, dava konusu işlemin 1953 yılında gerçekleştiğini, bu sebeple davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile zamanaşımı süresi içinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıların murisi ... oğlu ...’ın 1939 yılından önce vefat ettiğini, oysa dava konusu taşınmazın 1953 yılında tapu sicilinin devredildiğini, murislerinin vefatından sonra yapılan devir işleminin hukuk dünyasında hiç var olmadığını, batıl olan işlem sebebiyle müvekkillerinin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini, zamanaşımı nedeniyle davanın reddedilmesinin mülkiyet hakkının ihlali niteliğinde olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu Hatay ili, İskenderun ilçesi, Frenkçiftliği Mahallesi 761 parsel sayılı taşınmazın Fransız kadastro parseli olan 156 parsel sayılı taşınmazın 17.02.1956 tarihli ve 194 yevmiye numaralı ifraz işlemi sonucunda oluştuğu, Frenkçiftliği Mahallesi 156 parsel sayılı taşınmazın ... oğlu Yusuf adına kayıtlı iken 22.10.1953 tarihinde 3.000 TL bedelle satıcı Yusuf Oyucu tarafından Hanna Filipioğlu'na satıldığı, tescil işleminin satıcı şahsın davacılar murisi olmadığı gerekçesi ile yolsuz tescil olduğu ve bu işleme dayalı olarak davacıların zararının karşılanması talebi ile eldeki davanın açıldığı, davalının ise cevap süresi içerisinde ve cevap dilekçesinde zamanaşımı defînde bulunduğu, yolsuz tescil iddiasına dayalı işlem üzerinden 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu anlaşılmakla davacının davasının reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde ve isabetli olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 146 inci maddesi.

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

6. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Kusursuz sorumluluk hallerinden birisi olan ve 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında 6098 sayılı Kanun'un 146 ncı maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esastır.

3. Dava konusu taşınmazın tapu kaydında zararı doğuran işlemin 22.10.1953 tarihinde dava dışı Hiristo oğlu Hanna Filipioğlu'na adına satış suretiyle tescil işlemine ilişkin olduğu, eldeki davanın ise 12.04.2016 tarihinde açıldığı, böylece dava tarihi itibarıyla 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davalı Hazine vekilinin de süresinde verdiği cevap dilekçesiyle zamanaşımı definde bulunduğu gözetildiğinde davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

4. Buna karşın; davalı Hazine dışında kalan davalılar yönünden 25.06.2021 tarihli beşinci celsede alınan kararla davanın tefrik edilerek yeni esas numarası üzerinden devamına karar verildiğine göre, Bölge Adliye Mahkemesinin karar başlığında bu davalıların adlarının gösterilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi karar başlığının "davalılar" kısmında yer alan ..., ..., Mariyet Moukarzel ve ... ad ve soyadlarının karar başlığından tümüyle çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,Davacılardan peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.