Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2647 E. 2024/8116 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde isabetsizlik görülmediği, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozma ile kesinleşen hususların karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturduğu gözetilerek yerel mahkemenin kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/62 Esas, 2023/635 Karar (Birleştirilen Samsun 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/92 Esas)

KARAR : Kabul/ret

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl dosyaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; Samsun ili, Canik ilçesi, Düvecik Mahallesi 263 parsel sayılı taşınmazın tamamının orman olduğu gerekçesiyle Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/637 Esas, 2013/180 Karar sayılı kararıyla tapusunun iptal edildiğini, ilgili kararın temyiz incelemesinden geçerek 05.05.2014 tarihinde onanmak suretiyle kesinleştiğini, bu nedenle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı vekili birleştirilen dosyaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; asıl dosyada saklı tutulan 63.000 TL'nin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluşmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 16.06.2015 tarihli ve 2014/454 Esas, 2015/404 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin16.06.2015 tarihli ve 2014/454 Esas, 2015/404 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, eldeki davanın 60.000,00 TL tazminat isteği ile açıldığı, davanın niteliği itibarıyla nispi harca tabi olmasına rağmen, davacı vekili tarafından 25,20 TL maktu harç yatırıldığı, Mahkemece de eksik harç yatırılarak dava açılmasına karşın 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 30 uncu maddesine göre harcın tamamlanması için süre verilmeksizin yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırıldığı, 492 sayılı Kanun'un 32 nci maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü yer almaktadır. Mahkemece bu kanuni düzenleme gereğince, 60.000,00. TL dava değeri üzerinden alınması gereken eksik harcın ikmali için aynı Kanun'un 30 uncu maddesi uyarınca süre verilerek, resen harç tamamlatılması, harç ikmal edildiğinde, yargılamaya devam edilmesi, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılması, üç ay içinde davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, yatırılmış olan maktu harç ile yargılamaya devam edilmiş olması 492 sayılı Kanun’un 32 nci maddesine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle sair hususlar incelenmeksizin kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 16.03.2017 tarihli ve 2017/35 Esas, 2017/240 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 16.03.2017 tarihli ve 2017/35 Esas, 2017/240 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; her ne kadar Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmak için yetersiz, dayanak bilirkişi raporu ise hüküm kurmaya elverişli, denetime açık tespitler içermemektedir. Şöyle ki; arazi niteliğinde olan taşınmaza, taşınmazın net gelirinin esas alınarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla kanun hükümlerine uygun olduğu; ancak dava konusu taşınmazın konumu ve bilirkişinin raporunda belirttiği özellikleri dikkate alındığında % 300 oranına tekabül edecek kadar objektif değer arttırıcı bir unsur bulunmamakta iken, raporda soyut ifadelerle taşınmaza % 300 oranında objektif değer artışı uygulanmış olup hükme dayanak alınan bilirkişi raporunun bu yönüyle denetime de uygun olmadığı, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, önceki bilirkişi dışında yeniden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu yardımıyla, taşınmazın sulu olup olmadığı yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu tespit edilip, yörede mutat olarak ekilen münavebeli ürünleri ve münavebeye alınan ürünlerin dekar başına verim miktarları İl/İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden, değerlendirme tarihi olan (tapu iptali ve tescile ilişkin kararın kesinleştiği tarih) 2014 yılı dekar başına üretim masrafları ile hasat dönemindeki ortalama toptan "kg." satış fiyatlarının da ilgili resmi kuruluştan getirtilmek suretiyle taşınmazın değeri, değerlendirme tarihi olan tapu iptal kararının kesinleştiği 05.05.2014 tarihinde olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelire göre ve objektif değer arttırıcı unsur eklenmesini gerektirecek vasıfları varsa bu vasıfları denetime olanak verecek şekilde açıklanarak hesaplanmalı ve bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, varsa üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak davacının gerçek zararı saptanıp, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 11.11.2020 tarihli ve 2020/164 Esas, 2020/404 Karar sayılı kararı ile taleple bağlılık ve kazanılmış hak göz önünde bulundurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin 11.11.2020 tarihli ve 2020/164 Esas, 2020/404 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki Samsun ili, Canik İlçesi, Düvecik Köyü 263 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak tazminata hükmolunmasında bir isabetsizlik görülmediği; ancak değerlendirme tarihi olan 2014 yılı dekar başına üretim masrafları ile hasat dönemindeki ortalama toptan "kg." satış fiyatlarının ilgili İl Tarım ve Orman Müdürlüğünden getirtilip bilirkişi raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması, bozma öncesi hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın özellikleri dikkate alınarak kapitalizasyon faiz oranını %5 oranında uygulandığı ve bu husus bozma nedeni yapılmadığı hâlde, davalı idare lehine kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeden, kapitalizasyon faiz oranının %4 oranında uygulayan rapora göre hüküm kurulması doğru görülmediğinden bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan raporun eksik incelemeye dayalı olduğunu, asıl ve birleştirilen dava yönünden usuli muktesap hak oluşmadığını, asıl ve birleştirilen dava yönünden davaların kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşulları oluşmadığını, eksik incelemeyle hüküm kurulduğunu, bedelin fahiş olduğunu, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmaz davacı adına kayıtlı iken, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/04/2013 tarihli ve 2012/637 Esas, 2013/180 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 05.05.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 28.10.2014 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

04.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.