Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2741 E. 2024/9590 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydındaki hata nedeniyle davacının mülkünden bir kısmını kaybetmesi sonucu Hazine'ye karşı açılan tazminat davasında, Hazine'nin sorumluluğu ve tazminat miktarının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydındaki hatalardan kaynaklanan zararlardan Hazinenin sorumlu olduğu, tazminat miktarının ise zararın gerçekleştiği tarihteki taşınmazın gerçek değeri üzerinden hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kısmen kabulüne ilişkin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/688 Esas, 2023/109 Karar

DAVA TARİHİ : 24.04.2013

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Karar) 1007 nci maddesine dayanan tazminat istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, mahkemesince 19.10.2023 tarihli ek kararla süresinde olmayan temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş ek karar, davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 1086 sayılı Kanun'un 432 nci maddesi uyarınca verilecek nihai kararlara karşı usulüne uygun tebliğden itibaren 15 gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde temyiz dilekçesinin reddine karar verilir.

Mahkemece verilen karar, davalı Hazine adına tebliğe çıkarılmış, dosyadaki belgelerden kurumun adli işlerde temsile yetkili memura 07.04.2023 tarihinde fiziken tebliğ edilmiştir. İlgili karar süresinde temyiz edilmediğinden bahisle mahkemesi tarafından 17.07.2023 tarihinde kesinleştirilmiştir.

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun (7201 sayılı Kanun) 7 nci maddesinin (a) fıkrası ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği düzenlemeleri gereğince davacı idareye ait elektronik tebligat adresine elektronik tebligat yapılmasının zorunlu olduğu; ancak zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde 7201 sayılı Kanun'da belirtilen diğer usullerle tebligat yapılabileceği gözetildiğinde, Mahkemece öncelikle gerekçeli kararın davalı idareye elektronik tebligat yoluyla tebliğinin sağlanması ve usulüne uygun tebligat akabinde temyiz süresinin beklenmesi, mümkün olmaması halinde normal tebligat usulüne başvurulması gerekirken, 7201 sayılı Kanun'da öngörülen elektronik tebligat zorunluluğunun dikkate alınmaması hatalı olup 19.10.2023 tarihli ek kararın ortadan kaldırılması gerekir.

Bu nedenle; temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 19.10.2023 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Antalya ili, Kaş ilçesi, Belenli köyü, 101 ada 422 parsel sayılı taşınmaza 16.02.2010 tarihinde tümü ile malik olduğunu, müvekkilinin kadastro çalışmalarından sonra tapu kaydı oluşan taşınmazın 33.012,11 m²lik kısmını davalılardan Abdurrahman Bozdağ'dan, 1.000 m²lik kısmını da davalılardan Mehmet Karatepe'den satın aldığını, müvekkilinin tapuda farklı zamanlarda paylı olarak satın aldığı ve tümü ile malik olduğu taşınmazın zeminde topoğrafyasını belirlemek amacı ile harita mühendisi ile çalışma yaptığını, bu çalışma sonucu taşınmazın 23.265 m² olduğunu, 10.147 m²lik kısmının eksik olduğunun farkına vardığını, bu alanın bedelinin ödendiğini ve bu şekli ile müvekkilinin zarara uğradığını, bu nedenle oluşan zararının tazmin edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanında açılmadığını, idarenin herhangi bir hususunun olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

2. İhbar Olunan Kaş Orman İşletme Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Belenli köyü ve Bayındır köyü köy sınırlarının birleşmesiyle oluşan 101 ada 422 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün orman sayılan yerde kaldığının tespit edildiğini, bununla ilgili olarak Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/327 Esas sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescil davası açtıklarını beyan etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 10.12.2014 tarihli ve 2013/207 Esas, 2014/483 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 10.12.2014 tarihli ve 2013/207 Esas, 2014/483 Karar sayılı kararı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda, davacı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007 nci maddesine dayalı tazminat isteminde bulunduğu ve davacı adına kayıtlı taşınmazın bir kısmı dava sonucu elinden çıkmış olduğu gözetilerek, işin esasına girilip taraf delilleri toplanıp hasıl olacak sonuca uygun hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 14.03.2019 tarihli ve 2017/228 Esas, 2019/124 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 14.03.2019 tarihli ve 2017/228 Esas ve 2019/124 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; bilirkişi raporunda dava konusu Belenli köyü 101 ada 422 parsel sayılı taşınmazın niteliği net olarak belirlenmeden metrekare birim fiyatı soyut ifadelerle tespit edildiği gibi tek bilirkişi tarafından hazırlanan rapor inandırıcı bulunmamıştır. Bu durumda; dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan dava tarihi itibarıyla belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususlarının ilgili Belediye Başkanlığından sorulduktan sonra arsa mı arazi mi olduğunun tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekilli temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; usule uygun tebligat yapılmadığını bu sebeple temyiz talebinin süreden reddine dair kararın hatalı olduğunu, davanın açıldığı tarih itibarıyla davacının zararının oluşmadığını, orman arazisinin özel mülkiyete konu olamayacağını, Hazinenin sorumluluğunun doğmadığını, dava konusu taşınmazın değerinin çok yüksek tespit edildiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Mahkemenin temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 19.10.2023 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA,

2.Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 04.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.