Logo

5. Hukuk Dairesi2024/320 E. 2025/907 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine adına tescil edilen taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, davacının bedel artırım talebinin ıslah niteliğinde olup olmadığı ve tazminat miktarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, dava açıldığı tarihte tazminat miktarını tam olarak belirleyememesi sebebiyle davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirildiği, davacının alacak talebini bilirkişi raporu ile belirlendiği anda artırmasının mümkün olduğu ve bu bedel artırım talebinin dosyadaki ilk ve tek ıslah dilekçesi olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/453 Esas, 2023/564 Karar

DAVA TARİHİ : 16.07.2020

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar vermiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen bedel davacılardan ... dışındakilerin payları yönünden Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.

Bu nedenle taraf vekillerinin davacı ... dışındaki davacılar yönünden temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin davacı ... payları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.01.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı Hazine vekili Avukat...gelmiş, davacı vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin paydaş olduğu dava konusu Samsun ili, ...,... Mahallesi 184 parsel sayılı 1579,82 m² yüzölçümlü taşınmazın kamu otoritesi adına tescili talebiyle açılan davada Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/28 Esas, 2019/491 Karar sayılı kararıyla tapu kaydının iptali ile Hazine adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, bu kararın 04.03.2020 tarihinde kesinleştiğini, müvekkillerinin tapularının ellerinden çıktığından mülkiyet haklarının ihlal edildiğini belirterek davacıların uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davaın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 03.06.2021 tarihli ve 2020/264 Esas, 2021/278 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.09.2021 tarihli ve 2021/1981 Esas, 2021/2091 Karar sayılı kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 24.09.2021 tarihli ve 2021/1981 Esas, 2021/2091 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Samsun ili, ...,... Mahallesi, 368 parsel sayılı taşınmaz arsa vasfında kabul edilerek, metrekare birim bedeline arsa olarak Mart 2016 değerlendirme tarihi itibari ile düzenleme ortaklık payı kesintisi ile 352,77 TL değer biçildiği ve bu m² birim bedelinin Dairemizin 2021/13996 Esas, 2022/9372 Karar sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleştiği nazara alındığında, dava konusu taşınmaza 04.03.2020 değerlendirme tarihi itibarıyla düzenleme ortaklık payı kesintisi sonrası 240,00 TL/m² birim fiyatı belirleyen bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişili ve inandırıcı bulunmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların ihtiyari dava arkadaşı olduğunu ve her bir davacı için ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, belirlenen metrekare değerinin düşük olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; korunmaya değer mülkiyet hakkının söz konusu olmadığını, taşınmazın arsa olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, emsal incelemesinin hatalı olduğunu, davanın belirsiz alacak davası oalrak açılamayacağını, bir davada tek ıslah yapılabileceğini, zamanaşımı süresinin geçtiğini, taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini, hükmedilen bedelin fahiş olduğunu ve faiz hükmünde hata olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dava konusu Samsun ili, ...,... Mahallesi, 184 parsel sayılı dava konusu taşınmazın Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/28 Esas, 2019/491 Karar sayılı kararı ile 1579,82 m²sinin orman alanında kaldığı gerekçesiyle tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın 04.03.2020 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 16.07.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.

3.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Dava dilekçesi ve ekindeki belgelerin incelenmesinde; dava açıldığı tarihte tazminat miktarının davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığından 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesi birinci fıkrası uyarınca davacının davasını belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmiş olup, davacıların alacak talebini 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesi birinci fıkrası hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda artırması mümkündür. Bu nedenle davacılar vekilinin Bozma kararı öncesi verdiği talep artırım dilekçesinin bir ıslah olmadığı, bozma kararı doğrultusunda yapılan tahkkikat sonucu verilen bilirkişi kurulu raporuna göre verdiği bedel artırım dilekçesinin dosyadaki ilk ve tek ıslah dilekçesi olduğu gözetildiğinde davalı idare vekilinin bu yöndeki itirazına itibar edilmemiştir.

5. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı,tarafların bedele ilişkin aynı temyiz sebeplerini Dairemizin bozma kararı öncesinde sundukları dilekçelerinde de belirttikleri, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Taraf Vekillerinin Davacı ... Dışındaki Davacılara İlişkin Temyizleri Yönünden;

Taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinin REDDİNE,

B. Taraf Vekillerinin Davacı ...'ye İlişkin Temyizleri Yönünden:

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

N.E.