Logo

5. Hukuk Dairesi2024/3213 E. 2024/10373 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atma nedeniyle baraj gölünün yükselen su seviyesinin sebep olduğu iddia edilen taşınmaz hasarının tazmini talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların baraj inşaatı nedeniyle oluşan zararlar için Valilik Komisyonuna başvuru yapmış olmaları ve komisyonun talebi reddetmiş olması nedeniyle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 12/6. maddesindeki dava şartının yerine getirildiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1047 Esas, 2023/2961 Karar

DAVA TARİHİ : 16.07.2018

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : İliç Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/28 Esas, 2021/15 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Erzincan ili, İliç ilçesi, Çaltı köyü civarında yapılan baraj sahası kamulaştırma işlemleri yürütüldüğünü, baraj gölü su toplama çalışmalarına başlanıldığını, ancak baraj gölünde toplanan su seviyesi yükselerek kamulaştırma alanı dışında kalan müvekkillerine ve köy tüzel kişiliğine ait saha ve yerleşim alanlarına ulaştığını, su seviyesinin yükselmesi ile taşınmazlarda kayma ve çatlamaların oluştuğunu, müvekkili ... adına kayıtlı Çaltı köyü, 118 ada 2 parsel sayılı taşınmazın da olumsuz etkilendiğini beyanla tehlikeyi önleyici tedbirlerin alınmasını, maddi zararın tespitini, tazminat olarak hükme esas edilmesi ile neticeten el atmanın önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı .... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiasınınn yersiz olduğunu, Bağıştaş I Barajının müvekkil tarafından işletilmediğini ve müvekkil şirketin söz konusu tesis ile ilgili ortaya çıktığı iddia edilen zarara sebebiyet verecek herhangi bir faliyetinin bulunmadığını, söz konusu üretim tesisinin müvekkil şirketin iştiraki olan İçtaş Yenilenebilir A.Ş. tarafından işletildiğini, davacının dava konusu taşınmazın kamulaştırılmasına yönelik talebine ilişkin hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacı tarafından sunulan delil tespiti raporunda dava konusu taşınmazda meydana gelen hasarın ... kazısından ve ... tipinden kaynaklandığının, belirtildiğini ortaya çıkan zarar ile Bağıştaş 1 Baraj faaliyetleri arasında illiyet bağı bulunmadığının tespit edildiğini, davanın Içtaş Yenilebilir Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş.'ye ihbarı ile davacının davasının pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.İhbar olunan İçtaş Yenilenebilir Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından iddia edilen Bağıştaş I Barajı gölünde toplanan suyun seviyesinin yükselerek kamulaştırma alanı dışında kalan mülkiyeti davacıya ve köy tüzel kişiliğine ait olan saha ve yerleşim alanlarına ulaştığı iddiasının yersiz olduğunu, somut olayda el atmanın koşullarının oluşmadığını, ortaya çıktığı iddia edilen zarar ile barajın faaliyetleri arasında bir illiyet bağının söz konusu olmadığını, davacı tarafından yaptırılan delil tespitinde de belirtildiği üzere dava konusu taşınmazda oluşan çatlakların yapının inşa tekniğinden ... kazısından ve ... tipinden kaynaklandığının belirtildiği, nispi harca tabi bu davanın gerçek değer üzerinden eksik harcın tamamlattırılmasını, davanın hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı EPDK Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların davasını bir yıl içerisinde açmadıklarını, kamulaştırmadan doğan giderlerin lisans sahibi tarafından karşılanması gerektiğini, hasarın baraj sularından kaynaklandığına dair bilirkişi raporu bulunmadığını, ayrıca taşınmazın bedelinin oldukça yüksek belirlendiğini, objektif kriterlere uyulmadığını, yapılan yıpranma paylarının düşülmediğini, taşınmazın zemin değeri hesaplanırken hem münavebe hem de kapama bahçe hesabı yapıldığını, ağaç bedellerinin oldukça yüksek belirlendiğini iddia ederek davanın reddini talep ve beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçisinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, söz konusu hasarın nedeninin baraj gölü planlaması ve hatalı hesaplamalar olduğunu, bu sebeple taşınmazların zemininde çökmeler oluştuğunu ve yapılarda hasar meydana geldiğini, bu durumun bilirkişi raporlarıyla da doğrulandığını, aynı muhitte bir okulun da bu sebeple kapatıldığını ancak bu durumun belirtilmesine rağmen gerekli araştırmanın yapılmadığını, bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu, gerekli araştırmaların yapılmasına ilişkin taleplerin de geri çevrildiğini, davalı vekillerinin duruşmaya katılmadığı hâlde, ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 21.03.2018 tarihinde 7103 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 12/6. maddesinde değişiklik yapılmış ve buna göre; “Baraj inşası için yapılan kamulaştırmalar sonunda kamulaştırma sahasına mücavir taşınmaz mallar, kamulaştırma işleminin tamamlandığına ilişkin ilanın indirildiği tarihten itibaren bir yıl içinde sahiplerinin yazılı başvurusu üzerine çevrenin sosyal, ekonomik veya yerleşme düzeninin bozulup bozulmadığı, ekonomik veya sosyal yönden yararlanılmasının mümkün olup olmadığı yönlerinden ilgili valilikte kurulan komisyon tarafından incelenir. Komisyonca yapılan inceleme sonucunda çevrenin sosyal, ekonomik veya yerleşme düzeninin bozulduğuna ve taşınmaz maldan yararlanılmasının mümkün olmadığına karar verilmesi halinde taşınmaz mal kamulaştırmaya tabi tutulur. Taşınmaz mal sahibinin bu kapsamda açacağı davalarda, ilgili valilik komisyonuna başvurulması dava şartıdır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin hususlar İçişleri, Maliye, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Gıda, Tarım ve Orman ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlıklarının görüşü alınmak suretiyle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Bakanlıkça hazırlanarak Bakanlar Kurulunca bir yıl içinde yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir. Bu suretle kamulaştırılan mücavir taşınmaz mallar hakkında 22 nci ve 23 üncü maddeler uygulanmaz. İdare, bu taşınmaz mallar üzerinde imar mevzuatı hükümlerini de göz önünde tutarak dilediği gibi tasarrufta bulunabilir ve gerektiğinde Hazineye bedelsiz olarak devredebilir.” hükmü getirilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114/2 nci maddesi ile 7103 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Kanun'un 12 nci maddesi dikkate alındığında, istinaf incelemesine konu davada, Kanun'da belirtilen ilgili valilik komisyonuna başvurulması usulünün uygulanması kanun koyucu tarafından dava şartı haline getirilmiş olup, davanın bu sebeple usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 12/6 ncı maddesi.

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

4. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66 nci. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Davacı dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın su seviyesinin yükselmesi ile taşınmazlarda kayma ve çatlamaların oluştuğunu, müvekkilleri adına kayıtlı 118 ada 2 parsel sayılı taşınmazın da olumsuz etkilendiğini neticeten el atmanın önlenmesine karar verilmesi talebi ile eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.

4. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesinin hatalı değerlendirmesi sonucu verdiği kararında dava konusu taşınmazda 7103 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca valilik komisyonuna başvuru şartı gerçekleşmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiş ise de 7103 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin altıncı fıkrası, baraj sahasına mücavir taşınmazların, mal sahibinin talebi üzerine çevresinin sosyal, ekonomik veya yerleşme düzeninin bozulmuş olması halinde, mal sahibinin taşınmazdan yararlanma imkanı kalmadığı hallerde kamulaştırma usulünü düzenlemektedir. Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar baraj sahasına mücavir olup, kamulaştırma sahası dışında kalan ve fiilen de el atılmayan taşınmazlardır.

5. Dosya kapsamından, dava konusu taşınmazın kamulaştırılması için davacının Valilik komisyonuna başvurduğu, ilgili komisyonun 14.10.2014 tarihli kararı ile kamulaştırma talebinin reddine karar verildiği anlaşılmakla davanın esasının görülmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.12.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, müdahalenin menî ve haksız fiilden kaynaklı maddi zararın tespiti ve tazminine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince; “...Dava konusu 118 ada 2 parsel sayılı taşınmaza davalılartarafından haklı ve geçerli bir neden bulunmaksızın müdahale edilip edilmediği hususunun yapılan keşif, alınan bilirkişi raporları ve dosyada mevcut Mahkememizin 2017/4 D.İş sayılı tespit dosyasından alınan bilirkişi raporları ile açıklığa kavuşturulmasının amaçlandığı, dosya kapsamı, incelenen belgeler, yapılan keşif, alınan bilirkişi kök ve ek raporları, İliç Asliye Hukuk Mahkemesi' nin 2017/4 D.İş sayılı tespit dosya kapsamına göre; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı mesken binada hasarın mevcut olmadığı, ahırın ise ağır hasarlı yapı kategorisinde olduğu, meskenin temelinde farklı oturmalar mevcut olduğu, bu oturmalar nedeni ile çatlakların meydana geldiği, çatlakların baraj gölünden ziyade taşınmazın ... kazısından ve ... tipinden kaynaklandığı, dava konusu taşınmazda bulunan ahırda bulunan mevcut hasar ile baraj gölü faaliyeti arasında illiyet bağının mevcut olmadığı ve bu sebeple haksız fiilin ve el atmanın şartlarının oluşmadığı, davacıların maliki olduğu taşınmazda meydana gelen hafif hasarın baraj faaliyetini yürüten ihbar olunan şirket faaliyetleri ile arasında illiyet bağı bulunmadığından, davacının davasının ihbar olunan İçtaş Yenilenebilir Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş. yönünden esastan, dava dışı EPDK tarafından Bağıştaş I HES tesisi için ihbar olunan İçtaş Yenilenebilir Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş. ne üretim lisansı verildiği anlaşıldığından davalı .... yönünden usulden reddine” karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; “...HMK'nın 114/2. maddesi ile 7103 sayılı yasa ile değişik 2942 sayılı yasanın 12. Maddesi dikkate alındığında, istinaf incelemesine konu davada, Kanun'da belirtilen ilgili valilik komisyonuna başvurulması usulünün uygulanması yasa koyucu tarafından dava şartı haline getirildiği, davanın bu sebeple usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden İliç Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının KALDIRILMASINA, kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; davanın USULDEN REDDİNE” karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dairemizce yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. Dosya kapsamından dava konusu taşınmazın kamulaştırılması için davacı tarafın Valilik Komisyonuna başvurduğu ilgili komisyonun 14.10.2014 tarihli kararı ile kamulaştırma talebinin reddine karar verildiği anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararı yerinde değildir. Ancak dava konusu taşınmaz 7103 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin altıncı fıkrası kapsamında baraj sahasına mücavir taşınmazlardan olup 2942 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin altıncı fıkrası kapsamında değerlendirilebilecek ise de “...09.10.2019 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu ve tüm dosya kapsamından dava konusu taşınmazın hafif hasarlı yapı kategorisinde olduğu, taşınmazın temelinde farklı oturmaların olması nedeni ile duvarda çatlamalar ve yer yer ayrışmalar olduğu, çatlakların baraj gölünden kaynaklanmadığı, taşınmazın ... kazısından ve ... tipinden kaynaklandığı, dava konusu taşınmazda mevcut hasar ile baraj gölü faaliyeti arasında illiyet bağının mevcut olmadığı...” anlaşıldığından, 2942 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin altıncı fıkrası kapsamında kalan tazminat davasının ESASTAN REDDİNE karar verilmesi gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASI gerektiği düşüncesindeyim. Bu sebeple davanın esasının görülerek 2942 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin altıncı fıkrası kapsamında tazminat verilmesi gerektiğine ilişkin Daire Bozmasına katılmıyorum. 19.12.2024