Logo

5. Hukuk Dairesi2024/4101 E. 2024/10015 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazlara ilişkin bedel tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Ek 3. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Ek 3. maddesinin usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının üçüncü cümlesi ile Geçici 17. maddesinin halen yürürlükte olması ve bu hükümlerin somut olayda uygulanması gerektiği, taşınmazlara el atıldığı tarihten sonra nispi harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/59 Esas, 2024/320 Karar

DAVA TARİHİ : 15.04.2016

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/333 Esas, 2023/834 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idareler vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idareler vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda;

Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihaî kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre; davalı ... yönünden tüm davacılar hakkında, davalılardan ... ile ... yönünden ise davacılardan ... ... ile ... dışındaki davacılar

hakkında hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmıştır.

Bu nedenle, davalı ... Başkanlığının tüm, ... ile ...'nün davacılardan ... ... ile ... dışındaki davacılar yönünden temyiz dilekçelerinin reddine karar verildikten sonra, ... ile ...'nün davacılar ... ... ile ... yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin Behice Saydağ ile annesi Şeküre'nin mirasçıları olup İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, Devebağırtan mevkii 406,407,408,409 parsel sayılı taşınmazlara davalı idareler tarafından usulüne uygun kamulaştırma yapılmadığı hâlde, fiilen el atıldığından taşınmazların bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ... Ağa ... Hanım'ın mirasçıları olup İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi,Devebağırtan mevkii 406, 407, 408, 409 parsel sayılı taşınmazlara davalı idareler tarafından usulüne uygun kamulaştırma yapılmadığı hâlde, fiilen el atıldığından taşınmazların bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın reddine, davanın kabulü halinde el atılan kısmın yol olarak kullanılıyor olması durumunda yol olarak terkinine, şayet el atılan kısım kullanılabilir boş bir alan niteliğinde ise müvekkili idare adına tapu kaydına tesciline, belirlenecek tazminat bedeline davacının tapu kaydındaki haciz, ipotek, vakıf icaresi vb.tüm takyidatları ve şerhlerin yansıtılmasına ve tüm takyidatların kaldırılarak terkin ve tescile karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın reddine, davanın kabulüne karar verilirse karşılığında dava konusu yerin tapu kaydının idare lehine yola terkinine, tapu kaydındaki takyidatların bedele yansıtılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarının, ancak tapu malikleri tarafından açılabileceğini, yasal süresinde ikame edilmeyen davanın süre aşımı yönünden, davacıların dava açma ehliyeti bulunmadığından ehliyet yönünden usulüne reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiğini, taşınmazların ölü parseller olduğunu, bu konunun dikkate alınmadığını, imar uygulaması sonucu başka parsellere dönüştüğünü, taşınmazın hükmen tescil tarihindeki değerinin belirlenmesi gerektiğini, bedelin yüksek belirlendiğini, emsal seçimi ve değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, el atma tarihinin araştırılmamasının hatalı olduğunu, hak düşürücü süre yönünden davanın reddi gerektiğini, davacılar ile tapu maliki arasında bağlantı kurulmadığını, el atma tarihinin araştırılması gerektiğini, taşınmazların ... adına tescilli olduğunu, idareleri adına tescil hükmü kurulması gerektiğini, vekâlet ücretinin ve harcın maktu alınması gerektiğini, daha önce ödenen karar harcının son kararda dikkate alınmadığını, mahsubu gerektiğini, harcın hatalı hesaplandığını, yargılama giderlerinin hatalı olduğunu, Karayolları Genel Müdürlüğünden yargılama gideri alınmadığını ve takyidatların bedele yansıtılması gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; görev, yetki, husumet, hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden davanın reddi gerektiğini, hükmen tescil tarihi esas alınarak taşınmaza arazi vasfıyla bedel belirlenmesi gerektiğini, Anayasa Mahkemesi iptal kararı sonrası yapılacak yasal düzenlemenin beklenilmesi gerektiğini, tapu maliki ile mirasçıları arasında tek kişiden alınan bilirkişi raporuyla bağlantı kurulmasının hatalı olduğunu, 3 kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiğini, davacılar ..., ...ve .... yönünden mükerrer karar verildiğini, Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/93 Esas, 2015/229 Karar sayılı dosyası ile ...'ın hissesi karşılığının dava edilip alındığını, kesin hüküm nediyle davanın reddi gerektiğini, bedelin yüksek belirlendiğini, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, emsal seçimi ve değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, harç ve vekâlet ücretinin maktu olması gerektiğini ileri sürmüştür.

3. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; bedelin yüksek belirlendiğini, bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olduğunu, rapora itirazların dikkate alınmadığını, hak sahipliğinin ispatlanamadığını, davacıların tezyidi bedel davası açıp açmadıkları konusunun araştırılmamasının hatalı olduğunu, aktif husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini, müvekkili idareye husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının veya ilçe belediyesinin sorumlu olduğunu, tescil konusunda idare lehine hüküm kurulması gerektiğini, maktu vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmazlara mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idarelerden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazların davalı idarelerin yetki ve sorumluluk alanında kaldığı ve husumetin doğru yöneltildiği, taşınmazların bilirkişi raporunda belirlenen niteliklerine göre bedelinin uygun olduğu, davacılar ile tapu maliki arasında alınan bilirkişi raporu ile bağlantı kurulduğu, taşınmaza 1983 sonrasında el atıldığından nispi vekâlet ücreti takdir edilmesinde ve nispi harç alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, taşınmazlara ilişkin olarak yapılmış usulüne uygun bir kamulaştırma işlemi bulunmadığı, mahkemece kurulan yargılama gideri ve harç konusunda bir hata olmadığı, mükerrer karar verilmesinin söz konusu olmadığı, mahkemece iade kararı gereğince işlem yapıldığı, böylece mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalı idareler vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazların değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4.2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak ve Dairemiz denetiminden geçen paydaş dosyalarında belirlenen metrekare birim fiyatıyla uyumlu olarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden;dava konusu taşınmazlara 1983 yılından sonra el atıldığı anlaşıldığından nispi harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı ... Vekilinin Temyizi Yönünden;

Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,

B.Davalı ... ile Davalı ... Vekillerinin Davacılar ... ... ile ... Dışındaki Davacılara ilişkin Temyizi Yönünden;

Davalı idareler vekillerinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,

C. Davalı ... ile Davalı ... Vekillerinin Davacılar ... ... ile ...'a İlişkin Temyizi Yönünden;

Davalı idare vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı ... idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalı ... Başkanlığından peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, aşağıda yazılı kalan harcın davalı ...'ndan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.12.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı) .

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibariyle…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği,

Uygulama yapılırken de Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden de uygulanmaları gerekeceğinden davaya konu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri de gözetilmek suretiyle tespit edilecek bedelin TÜİK tarafından açıklanan Yİ-ÜFE Endeksi Tablosundaki değişim oranları esas alınmak suretiyle “KARAR TARİHİ” itibarıyla güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bedelin hak sahibine ödenmesi gerektiğinden Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 17.12.2024

K A R Ş I O Y

2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı).

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 Madde 3'ün birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 Madde 3'ünün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’a geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17'nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.

Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 Madde 3'ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ncı 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibariyle…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek Madde 3 hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un Ek 3 Madde 3'ünün birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği düşünülmektedir.

Hâl böyle iken eldeki davada uygulanmasına yer olmayan, 2942 sayılı Kanun'un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresinin, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gerekçe gösterilerek onama cihetine gidilmesi hukuka uygun görülmediğinden sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir. 17.12.2024