Logo

5. Hukuk Dairesi2024/416 E. 2024/7030 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar tarafından, davalı idarenin kamulaştırmasız el atma yoluyla taşınmazlarına el koyduğu iddiasıyla, taşınmaz bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal değer belirleme yönteminin doğru uygulandığı, imar planında sağlık alanı olarak ayrılan taşınmazın bir kısmına yol ve kaldırım yapılmasıyla fiili el atmanın başladığı ve proje bütünlüğü gereği taşınmazın tamamının bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, ancak vekâlet ücretine ve istinaf harcına ilişkin hataların düzeltilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1628 Esas, 2023/365 Karar

DAVA TARİHİ: 26.10.2020

KARAR : Esastan ret/ Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ: Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/320 Esas, 2022/275 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddi ile kamu düzeni uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davacılar ..., ...,..., ..., ... dışında kalan davacılar yönünden hüküm altına alınan tazminat miktarının Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla, ..., ...,..., ..., ... dışında kalan davacıların payına düşen tazminat bedeli yönünden taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacılar ..., ...,..., ..., ...’a ödenmesine karar verilen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedeli yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin Bursa ili, ..., Ataevler Mahallesi, 1256 ada 1 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduklarını, dava konusu olan taşınmaza yol ve tretuvar yapılmak suretiyle davalı idare tarafından fiilen ve arta kalan kısma da proje bütünlüğü uyarınca hukuken el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın İhsaniye Revizyonu Uygulama İmar Planında sağlık alanı olarak ayrıldığını, kamulaştırma yetki ve sorumluluğunun müvekkili idarede olmadığını, bu nedenle husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, hukuki el atma bakımından ise idari yargının görevli olduğunu, müvekkili tarafından dava konusu taşınmaza fiili olarak el atılmadığını, herhangi bir çalışmanın yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, dava konusu taşınmazın tamamındaki davacılar payının tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın husumetten reddi gerektiğini, el atmanın unsurlarının oluşmadığını, proje bütünlüğüne yönelik değerlendirmenin hatalı olduğunu, taşınmazın imar planında sağlık tesisi alanında kaldığını, fiili müdahalenin proje bütünlüğü kapsamında değerlendirilebilmesi için yapılan müdahalenin taşınmazın imar planında ayrıldığı amacına uygun nitelikte olması gerektiğini, bilirkişi raporunda salih yarar kavramının hatalı değerlendirildiğini, taşınmaza fiili olarak el atıldığı belirtilen kısımlar toplamı 58,57 m² olup taşınmazın tamamen boş olan ve malikinin elinde bulunan kısmının 2.270,43 m² olduğu gözetilerek salih yarar sağlamayacağından söz edilemeyeceğini, kamulaştırma yetki ve sorumluluğunun Sağlık Bakanlığında olduğunu, emsalin uygun olmadığını, belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ''sağlık alanında'' kaldığı, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda (A) harfiyle gösterilen kısma yol ve kaldırım yapılmak suretiyle fiilen kalıcı şekilde el atıldığı, (B) harfiyle gösterilen kısma fiilen el atılmadığı sabit olmakla tarafların husumete ve sorumluluğa yönelik itirazlarının netleştirilmesi amacıyla ilgile belediyelere ve Sağlık Bakanlığına ayrı ayrı yazı yazılarak, taşınmazın sağlık alanı olarak planda ayrılmasına ilişkin Sağlık Bakanlığının bir talebinin olup olmadığı hususu araştırılmış, gelen cevabi yazılardan Sağlık Bakanlığının bu yönde bir talebinin olmadığı, taşınmazın planda sağlık alanı olarak ilgili belediyece resen plana alındığı anlaşıldığından davalının husumete yönelik itirazının yerinde olmadığı, arsa niteliğindeki taşınmaza dava tarihinden öncesine ait özel amacı olmayan taşınmaz satışı esas alınıp emsal ile eksik ve üstün yanları karşılaştırılmak suretiyle emsal incelemesi yöntemine göre değer biçilmesi isabetli ise de davacılar murisi ... hissesi üzerinde haciz bulunduğu anlaşılmakla takyidatın bedele yansıtılmamasının doğru olmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının reddine, kamu düzeni uyarınca takyidatların bedele yansıtılması yönünden İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibarıyla yeniden vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idareler arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve imar planında sağlık alanı olarak ayrılan taşınmazın bir kısmına yol ve kaldırım yapılmak suretiyle el atmaya başlanıldığı gözetildiğinde proje bütünlüğü gereği tamamının bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Davacılar lehine Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibarıyla yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde İlk Derece Mahkemesi karar tarihinde yürürlükte olan tarife uyarınca vekâlet ücretine karar verilmesi hatalıdır.

5. İstinaf başvurusu reddedilen davalı idareden hükmedilen tazminat bedeli üzerinden nispi istinaf karar ve ilam harcı alınmasına karar verilmesi gerekirken, maktu harç alınmasına karar verilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Taraf Vekillerinin ..., ...,..., ..., ... Dışında Kalan Davacılara İlişkin Temyizleri Yönünden;

Taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinin miktardan REDDİNE,

B. Taraf Vekillerinin Davacılar ..., ...,..., ..., ...’a İlişkin Temyizi Yönünden;

1.Davalı idare vekilinin tüm, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının;

a) (C) bendinin (22) numaralı alt bendindeki “140.519,44” sayısı hükümden çıkartılarak yerine “341.894,44” sayısının yazılması,

b) (D) bendinin (2) numaralı alt bendi hükümden tümüyle çıkartılarak yerine “Alınması gereken 354.490,93 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 88.622,73 TL'nin mahsubu ile bakiye 265.828,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, ” cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.