"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1686 Esas, 2023/2900 Karar
DAVA TARİHİ: 23.09.2022
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Vezirköprü 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/229 Esas, 2023/65 Karar
Taraflar arasındaki kesinleşen mahkeme kararı nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davası sonucunda oluşan munzam zararın tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Vezirköprü 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.12.2012 tarihli ve 2006/81 Esas, 2012/166 Karar sayılı kararı ile taşınmazın 11.500,76 m²lik kısmının tapusunun iptal edildiğini, orman niteliği verilerek Maliye Hazinesi adına tescil edildiğini, hükmün onanarak 12.05.2014 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşen yargılama sonucunda malikin mülkiyet hakkından doğan zararını 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi hükümlerine göre tazmini için dava açıldığını, Vezirköprü 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/139 Esas, 2018/267 Karar sayılı kararı ile davalı tarafın mülkiyet bedeli yönünden 74.984,96 TL tazminat sorumluluğuna karar verilerek 1000 TL'sinin ödendiğini, bakiye 73.984,00 TL'sinin ise Vezirköprü 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/58 Esas, 2019/218 Karar sayılı ek davasının Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 24.02.2022 tarihli ve 2020/9185 Esas, 2020/3022 Karar sayılı kararı sonrasında davalı idare tarafından ödendiğini, tazminat yükümlülüğünün doğduğu kesinleşme tarihi olan 12.05.2014 tarihinden ödemenin yapıldığı 03.08.2022 tarihine kadar derdest kalan dosyada bu zaman zarfında oluşan kur farkı, enflasyon vs. nedeniyle oluşan munzam zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı definin ileri sürülmesi gerektiğini; ancak işbu davanın açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre bakımından değerlendirme yapılabileceğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, munzam zarar ile ilgili bir belirleme yapılırken kıstas olarak alınması gereken zaman aralığı temerrüde düşülen tarih ile davacının alacağına kavuştuğu tarih arası olduğunu, alacaklının munzam zararını ispat etmek zorunda olduğunun tartışmasız olduğunu, munzam zararın varlığı için aranan şartların bir para borcunun ifasında temerrüde düşülmüş olması ve davalı-borçlunun kusurlu olması olduğunu, talep konusu ile ilgili olarak; Vezirköprü 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/139 Esas ve Vezirköprü 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/58 Esas sayılı dosyalarında tazminat davası ve ek davanın kabul edildiğini, kararların istinaf ve temyiz incelemelerinden geçerek kesinleştiğini, söz konusu kararın Vezirköprü İcra Müdürlüğünün 2022/274 Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, ilgili icra dosyasına zamanında ödeme yapıldığını, yani, meydana gelen zararın davalı-borçlu olarak Hazinenin ödeme sorumluluğu şekli olarak kesinleşince davacı-alacaklıya ödeme yapıldığını, burada, davalının kasten ya da ihmalen ödemede geciktiği, temerrüde düştüğünün söylenemeyeceğini, kesinleşmiş mahkeme kararının dayanak yapıldığı, icra takibinin başlatılması ile davacı-alacaklıya ödeme yapıldığını, davacı-alacaklının zararının giderildiğini, tazminat davasının açılması ile başlayıp temyiz incelemesi ile kesinleşen adli sürecin uzun sürmüş olmasında taraflarına atfedilebilecek kasıt ya da ihmal düzeyinde herhangi bir kusur bulunmadığını, kişinin zarar gördüğü bir olaydan ötürü zararını adli merciler kanalı ile tazmin etmesinin uzun bir zaman alması borçlunun munzam zarar bağlamında sorumluluğunu gerektirmeyeceğini, belirttiği diğer sebeplerle reddine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıların talep ettikleri ve erişmeyi bekledikleri tazminat alacaklarının fahiş bir değer kaybına uğradığını, bu sebeple davanın kabulü yerine reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 122 nci maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerektiğini, kanıtlanacak olgular, ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olup eldeki dosyada, davacının alacağını geç tahsil etmesi, yargılamanın uzamasından doğmakta olup bundan dolayı davalıya atfedilecek bir kusur bulunmadığı, davacıların da uğradıklarını iddia ettikleri zararlarını ispat edemedikleri anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca açılan davada kesinleşen karar nedeniyle oluşan munzam zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. 6098 sayılı Kanun'un 125 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.