Logo

5. Hukuk Dairesi2024/459 E. 2024/5690 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tapudan terkini davasında, davacı idarenin kamulaştırma bedelini yasal süre içinde depo etmemesine rağmen, sonradan depo etmesi üzerine davanın kabul edilip edilmeyeceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı idarenin, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesinde belirtilen usule uygun olarak verilen süreler içinde depo kararının gereğini yerine getirmemiş olması ve yasal süreler geçtikten sonra bu eksikliği gidermiş olsa dahi, davalının bu duruma rıza göstermediğini açıkça beyan etmesi gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/162 Esas, 2023/206 Karar

DAVA TARİHİ: 07.09.2015

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı idare vekili ve davalı tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle;... Mahallesi, 149 ada 9 (ifrazen 149 ada 83) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde özetle; bedelin çok düşük olduğunu, 2942 sayılı Kanun'da belirtilen esaslar dahilinde dava konusu taşınmazın gerçek değerinin belirlenmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece 19.04.2016 tarihli ve 2015/143 Esas, 2016/165 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ile davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, davaya konu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu, 2942 sayılı Kanun'un kıymet takdir esaslarını belirten 11 inci maddesinin 1 inci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunlu olduğu, bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiği, dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca incelenerek emsal alınan taşınmazın, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden araştırılıp, bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan emsalin satış tarihi itibarıyla fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğunun ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup bu hususlar bilirkişilerce denetlenip değerlendirilmeden ve emsalin satış tarihindeki m² birim değeri belirlendikten sonra dava tarihine endeksleme yapılmadan değer biçildiğinden, emsalin satışına esas akit tablosunda üzerinde hızar atölyesinin olduğu belirtildiğinden satış bedelinin hem bina, hem de zemine ait olduğu gözetilerek öncelikle binanın niteliği ve sınıfı tespit edilip bayındırlık birim fiyatlarına göre satış günündeki bedeli belirlenip toplam satış değerinden düşüldükten sonra sadece belirlenen zemin bedelinin emsal alınması gerektiğinden bu yönteme uymadan yaklaşık maliyet tespit eden rapora göre hüküm kurulması mümkün olmadığından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece 25.09.2020 tarihli ve 2018/120 Esas, 2020/122 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ile davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği tespit edilmiştir. Şöyle ki; hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal kabul edilen taşınmazın ve dava konusu taşınmazın kıyaslanması sonucu ayrı ayrı bulunan metrekare fiyatlarının ortalaması alınarak değer biçilmesinin doğru olmadığı, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla emsal alınacak taşınmazların ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, 2015 yılı itibarıyla emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerlerinin getirtilmesi, bozma öncesi tespit edilen m² birim bedelinin bozma sonrası yaklaşık 3 kat artırarak m² birim bedeli belirleyen rapora göre hüküm kurulmasının doğru olmadığı, taşınmazın değerinin belirlenmesi bakımından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması, Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'la Değişik 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü ile yedinci cümlesinde yer alan ibarelerin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece 29.06.2022 tarihli ve 2021/55 Esas, 2022/101 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, tespit edilen kamulaştırma bedelinin bloke edilmesi için davacı idare vekiline verilen süreler içerisinde fark kamulaştırma bedeli depo edilmemiş ise de sunulan banka dekontuna göre davacı idarenin İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden sonra 03.08.2022 tarihinde depo kararını yerine getirdiği anlaşıldığından, usul ekonomisi gözetilerek davalı tarafın işin esasına girilerek karar verilmesini isteyip istemediği yönünde beyanı da alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ve davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bedelin fahiş olduğunu, faiz uygulanmaması gerektiğini ileri sürmüştür.

2.Davalı temyiz dilekçesinde özetle; bozmanın gereğinin yapılmadığını, depo edilen kamulaştırma bedelini kabul etmediklerine dair açık beyanlarının bulunmasına rağmen davanın reddine karar verilmediğini, kamulaştırma bedelinin çok düşük belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 rarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare vekilinin tüm, davalının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinde belirtilen usule uygun olarak verilen süreler içinde depo kararının gereğini yerine getirmeyen davacı idarenin yasal süreler geçtikten sonra söz konusu eksikliği gidermesi üzerine usul ekonomisi gözetilerek davanın esası hakkında hüküm kurulabilmesi, ancak davalı tarafın bu duruma rıza gösterdiğine dair bir beyanda bulunması halinde kabul edilebilir.

4. Bu durumda, Dairemiz bozma kararı sonrasında Mahkemece yapılan 26.09.2023 ve 06.10.2023 tarihli duruşmalarda davalının idarenin usul hükümlerine göre süresinde depo kararının yerine getirmediğinden Mahkemenin bozma öncesindeki davanın reddi kararında direnmesi yönündeki beyanı gözetildiğinde, davanın reddine hükmedilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen temyiz talebinin reddine,

2.Davalının temyiz itirazları yerinde olduğundan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Davalıdan alınması gereken 2.107,80 TL temyize başvurma harcından peşin alınan 738,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.369,80 TL harcın alınmasına,

09.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.