Logo

5. Hukuk Dairesi2024/4954 E. 2025/321 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında, bedelin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı, uygulanacak faiz oranı ve davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal etmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik içtihatları gözetilerek mahkeme kararının faiz ve tescil hükümleri düzeltilerek, davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi bozularak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/449 Esas, 2015/644 Karar

DAVA TARİHİ : 18.01.2012

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Mersin ili, ..., ...köyü 14 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için takdir komisyonu tarafından tespit edilen kamulaştırma bedelinin çok düşük olduğunu, dava konusu taşımazın köy içinde fiilen arsa niteliğinde ve köy yerleşim alanı içinde olduğunu, yol, su, elektrik, telefon, içme suyu gibi alt yapı hizmetlerinden yararlandığını, gelir metoduna göre bulunan değerinin objektif nedenlere dayalı olarak %100 oranında artırılması gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranını %6 olarak belirlendiğini, tespit edilen kapitilazasyon faiz oranını kabul etmediklerini, taşınmazın köy yerleşim alanı içerisinde kalması nedeniyle kapitilazasyon faiz oranının %3 olarak tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın eğim oranı, taşlılık oranı, toprak yapısı, topoğrafik yapının gerçeğe uyğun olarak tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın kapama ceviz bahçesi olduğunu, ağaçların sayısında ve yaşında maddi hata yapıldığını belirterek tamamlayacı unsurlarla birlikte tespit edilecek gerçek kamulaştırma bedelinin davalıya fiilen el koyma tarihi olan Mart 2010 tarihiden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek oranda faizi ile birlikte peşin ödenmesi karşılığında taşınmazın davacı idare adına tapuya tescilini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 29.05.2013 tarihli ve 2012/26 Esas, 2013/264 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 29.05.2013 tarihli ve 2012/26 Esas, 2013/264 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; kapama şeftali bahçesi olan dava konusu taşınmazın değerinin şeftali gelirine göre belirlenmesi gerekirken, zemin sulu tarla kabul edilip domates, buğday ve marul münavebesi uygulanarak bulunan zemin değerine şeftali ağaçlarının bedeli eklenmesi suretiyle değerlendirme yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru olmadığı gibi dava tarihi olan 2012 yılına ait verilerin esas alınarak kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi gerekirken, bilirkişi kurulunca 2012 yılında Tarsus'ta ürün verimlerinde ekstrem bir yıl olduğu belirtilerek 2012 yılı Tarsus Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü verisine göre değerlendirme yapılmamış olması, 2942 sayılı Kanun'un 10 ncu maddesine getirilen faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, özel bir düzenleme olmadıkça ancak yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalara uygulanması gerektiğinden 6459 sayılı Kanun'un 6 ncı ve 26 ncı maddeleri gereğince Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce açılan işbu davada tespit edilen bedele faiz hükmedilmiş olması doğru görülmediğinden hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.

3. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin bozma kararına karşı süresi içinde davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan karar düzeltme incelemesi sonucunda; kapama şeftali bahçesi olan dava konusu taşınmazın değerinin şeftali gelirine göre belirlenmesi gerekirken, zemin sulu tarla kabul edilip zemin değerine şeftali ağaçlarının bedeli eklenmesi suretiyle taşınmazın bedelini belirleyen bilirkişi raporunun hükme esas alınması, bilirkişi kurulunun münavebeye aldığı ürünlerin dekar başına verimi, Tarsus Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğünün daha önceki yıllar için belirlenmiş bulunan verim miktarları ile karşılaştırıldığında genellikle düşük olması, münavebeye esas alınan ürünlerin verim miktarları düşerken satış fiyatlarının da azaldığı gözönünde tutulduğunda ... sınırları içerisinde sulu tarım arazisi niteliğindeki taşınmazların normal koşullarda verim durumunun geçmiş yıllara göre bir yılda bu denli değişip azalmış olmasını olağan saymaya imkan olmadığı, bu tespit ile yapılan değerlendirmede farklı idareler tarafından farklı amaçla yapılan kamulaştırmalarda 2012 yılı değerlendirme tarihi itibarıyla farklı fiyatlara ulaşıldığı, yörenin doğal iklim koşulları, toprak yapısı ve üretim tekniği olağanüstü bir değişikliğe uğramış olmadıkça taşınmazın veriminde birden bire azalma olmasının inandırıcı olmaması, bu durumda İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünce, verim miktarı ya önceki yıllarda yüksek ya da 2012 yılında düşük gösterildiği, Mahkemece, öncelikle bilirkişi kurullarınca münavebeye alınan ürünlerin değerlendirme tarihi (2012 yılı) itibarıyla dekar başına ortalama verimi ve üretim giderleri ile kg. başına ortalama toptan satış fiyatlarını içeren veri cetvellerinin çevre İl ve İlçelerin (Mersin, Silifke, Erdemli) Tarım ve Orman Müdürlüklerinden getirtilerek dosyaya konulmasından sonra, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin resmi verilere ve gerçeğe uygun biçimde yöntemince tespiti için bilirkişi kurulundan kapama şeftali bahçesi niteliği ile değer belirlenmesi için ek rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden bedel tespit edilmesi, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği 19.05.2012 tarihinden karar tarihi olan 29.05.2013 tarihine kadar kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiği hâlde, mahkemece faiz başlangıç tarihinin 18.05.2012 olarak alınması ve faiz bitiş tarihinin gösterilmemiş olması doğru görülmediğinden davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza belirlenen kamulaştırma bedelinin yüksek olduğunu, fiyat takdir edilirken verim miktarları ve ürün satış fiyatlarının yüksek, üretim masraflarının ise düşük alındığını, kapitalizasyon faizinin hatalı uygulandığını, % 100 objektif değer artışı uygulanarak kamulaştırma bedelinin yükseltildiğini, faizin hatalı belirlendiğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın değerinin eksik belirlendiğini, sulu tarım arazisinde kapitalizasyon faizinin % 4 oranında uygulanması gerektiğini, % 200 oranında objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı uyarınca kamulaştırma bedeline dava tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanması ve kamulaştırma bedelinin davalıya ödeneceği tarihe en yakın tarih esas alınarak Yİ-ÜFE'ye göre güncellenmesi gerektiğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekmektedir. Mahkemece ilk karar ile tespit edilen 78.267,00 TL'ye davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrası olan 19.05.2012 tarihinden ilk karar tarihi olan 29.05.2013 tarihine kadar, bozma kararı sonrası tespit edilen 31.923,60 TL fark bedele davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrası olan 19.05.2012 tarihinden ikinci karar tarihi olan 02.12.2015 tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile sadece fark bedele faiz işletilmiş olması bozmayı gerektirir.

4. Dava konusu taşınmazın davacı idare adına tesciline karar verilmesi gerekirken, ilk kararla davacı idare adına tescil hükmü kurulduğundan bahisle yeniden tescil kararı verilmemesi bozmayı gerektirir.

5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekirken idare lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin 7 nci bendi gereğince kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının;

a) 1 numaralı bendinde yer alan " 31.923,60 TL kamulaştırma bedel farkına 29.05.2013 tarihinden karar tarihi olan 02.12.2015 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine," cümlesinin çıkartılması, yerine "Mahkemece ilk karar ile tespit edilen 78.267,00 TL'ye davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrası olan 19.05.2012 tarihinden ilk karar tarihi olan 29.05.2013 tarihine kadar, bozma kararı sonrası tespit edilen 31.923,60 TL fark bedele davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrası olan 19.05.2012 tarihinden ikinci karar tarihi olan 02.12.2015 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine," cümlesinin yazılması,

b) 2 numaralı bendinin hükümden çıkarılması, yerine "Dava konusu Mersin ili, ..., ...köyü 14 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... Müdürlüğüne adına tapuya kayıt ve tesciline, hüküm özetinin tapu sicil müdürlüğüne gönderilmesine" cümlesinin yazılması,

c) 4 numaralı bendinde bulunan "Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Av.Asg.Ücr.Tarf göre belirlenen 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" cümlesinin hükümden tamamen çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA

Davalıdan peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde iadesine,

09.01.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalı taraf vekilinin 14.03.2024 tarihli dilekçesindeki “faize” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun “Düzeltilerek Onanma Kararı”na (Kararın 2/a No’lu bendine faize ilişkin olarak) ve faizle ilgili 3 No’lu “Değerlendirme” görüşüne, açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 09.01.2025