Logo

5. Hukuk Dairesi2024/505 E. 2024/6329 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, Anayasa Mahkemesi'nin 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal etmesi üzerine, fark kamulaştırma bedeline hangi tarihten itibaren faiz uygulanacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının geriye yürümeyeceği ve her davanın açıldığı tarihteki hukuki duruma göre karara bağlanması ilkeleri gözetilerek, 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 9. fıkrası uyarınca faizin davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından itibaren işletilmesi gerektiği gerekçesiyle, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/185 Esas, 2023/356 Karar

DAVA TARİHİ: 27.06.2018

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve dava konusu taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle;...Mahallesi 4292 ada 136 parsel (...parsel) sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmaz için açılan acele kamulaştırma dosyasında tespit edilen bedelin son derece düşük kaldığını, acele kamulaştırma dosyasında 2016 yılı verileri esas alınarak rapor hazırlandığını beyan ederek; taşınmazın kamulaştırma bedelinin Mahkemece tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 20.11.2020 tarihli ve 2018/199 Esas, 2020/253 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 20.11.2020 tarihli ve 2018/199 Esas, 2020/253 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.05.2021 tarihli ve 2021/1322 Esas, 2021/1420 Karar sayılı kararıyla; kamulaştırma bedelinin verilen kesin süreye rağmen yatırılmaması nedeniyle mahkemenin vermiş olduğu davanın usulden reddi kararı doğru olduğundan davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; İlk Derece Mahkemesince tespit edilen kamulaştırma bedelinden acele kamulaştırma bedelinin mahsup edilmesi sonrası oluşan fark bedelin bloke edilmesi için davacı idare vekiline verilen usulüne uygun yasal süreler içerisinde bedel depo edilmediğinden davanın reddine karar verilmiş ise de dosyaya sunulan 01.06.2021 tarihli banka dekontuna göre davacı idarenin karar tarihinden sonra depo kararını yerine getirdiği anlaşıldığından, taraflara davanın esası hakkındaki beyanları sorularak ve usul ekonomisi de gözetilerek işin esasına girilip dosyada mevcut bilirkişi kurulu raporları denetlenmek suretiyle karar verilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda tespit edilen bedelin kıymet takdir raporunda belirlenen bedelden oldukça yüksek olduğunu ve kamulaştırma bedelleri arasında bu denli farklılık olmasının çelişkili olduğunu, dava konusu taşınmazın keşif günü çekilen fotoğraflarına göre tarla/bahçe olarak kullanıldığını ve tarım arazisi niteliğinde olduğunu, arsa nitelendirmesinin hatalı olduğunu, emsal alınan taşınmazın dava konusu taşınmaza emsal olabilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu taşınmaz ile somut emsal arasında yapılan karşılaştırma ve belirlenen değerleme oranının hatalı olduğunu, emlak vergi değerlerinin dikkate alınmadığını ve emsal kıyaslamasının hatalı yapıldığını, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın birçok olumlu özelliğine rağmen verilen değerin oldukça düşük kaldığını, taşınmazın gelişmeye açık bir yerde bulunduğunu, üzerinde bulunan muhdesatın bedel tespitinin yapılmadığını, emsal alınan taşınmazın değerinin düşük olduğunu, bölgede bulunan arsaların çok kıymetli olduğunu, bankaya yatırılan taşınmaz bedelinin faizsiz hesaba yatırılması nedeniyle nemalandırılmadığını, arta kalan kısım için değer azalışı tespit edilmediğini, mahkemece hesaplanan enflasyon farkının Anayasa Mahkemesi iptal kararı uyarınca kamulaştırma bedeline eklenmesi gerektiğini ve kamulaştırma bedeline dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370, 371 ve 373 üncü maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.

3.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına usulî kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

23.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı taraf vekilinin 05.12.2023 tarihli dilekçesindeki; "Anayasa Mahkemesinin faize ilişkin iptal kararının resen uygulanması gerektiğine" ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun "Onama Kararı'na ve faizle ilgili 2 No.lu "Değerlendirme" görüşüne açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 23.05.2024