"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3417 Esas, 2023/3553 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/163 Esas, 2023/82 Karar
Taraflar arasındaki müdahalenin önlenmesi ve eski hale getirme davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dava ve birleşen davalar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleştirilen davaların davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine, yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl dava ve birleşen ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/158 esas sayılı dosyası yönünden kabulüne birleşen diğer davalar yönünden dava red ve usulden red kararı verilmiştir.
Kararın asıl dava ve birleşen davalarda davacı vekili; birleşen 2018/107 Esas sayılı davada ve birleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/137 esas sayılı davada davalı ..., birleşen 2018/114 esas sayılı davada davalı ... ve birleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/102 esas sayılı davada davalı ... vekili; asıl davada davalı ... tarafından tarafında istinaf edilmesi üzerine ayrı ayrı istinaf başvurularının esastan reddine karar verildi.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalara davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Samsun ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 153 ada 40 ve 41 parsel sayılı parselde bulunan bağımsız bölümlere ve ortak yerlere davalıların yapmış olduğu müdahalenin meni ile yapılan imalatların kaldırılması ve bağımsız bölümlerin tapuda bulanan inşaat projesine uygun hale getirilmesine, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar ... ve ... cevap dilekçesinde özetle, haksız ve mesnetsiz olarak aleyhlerine açılan dahili davanın açılmamış sayılarak reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava ve birleşen ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/158 esas sayılı dosyası yönünden kabulüne birleşen diğer davalar yönünden dava red ve usulden red kararı verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl dava ve birleşen davalarda davacı vekili; birleşen 2018/107 esas sayılı davada ve birleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/137 esas sayılı davada davalı ..., birleşen 2018/114 esas sayılı davada davalı ... ve birleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/102 esas sayılı davada davalı ... vekili; asıl davada davalı ... tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, eksik incelemeye dayalı karar verildiğini, yanılgılı ve maddi hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararının aleyhe olan yönleri ve birleşen dosyalarda davanın reddine ilişkin kararların Yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı müvekkili tarafından açılan ve birleştirilen dosyalar üzerinden verilen mahkemenin verdiği kararda bir kısım hatalar bulunmakta olduğunu, ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/137 esas sayılı dosyasında karar verildiğinde tekrar karar verilmesine yer olmadığına şeklindeki hükmün açıkça hatalı olduğunu, zira 2018/137 esas sayılı dosyada yalnızca birleştirme kararı verilmiş olduğunu, işin esasına ilişkin önceden verilen bir karar bulunmamakta olduğunu, bu nedenle tekrar karar verilmesine yer olmadığına dair karar açıkca hatalı olduğunu, usul ve yasaya aykırı olduğunu, daha açık bir ifade ile birleşen 2018/137 esas sayılı dosya ile ilgili davalarının kabulüne dair hüküm kurulması gerektiğini, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2020/818 esas 2020/1371 karar sayılı ilamında bahsedildiği gibi, dosyanın yeniden yerel mahkemeye gönderilmesi üzerine ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi 2020/163 esas sayılı dosya ile yargılamanın devam etmiş olduğunu, yani eldeki bu dosya ile yargılama devam etmekte olduğunu, ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/137 esas sayılı dosyasınından esasa ilişkin verilen bir karar bulunmamakta olduğunu, eldeki bu dosyanın, gerekçeli kararda daha önce karar verildiği belirtilen ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/137 esas sayılı dosyasının devamı olup yapılan istinaf incelemeleri neticesinde yerel mahkemenin kararlarının kaldırılması üzerine ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2020/163 esas numarasını almış olduğunu, bu nedenle 13.04.2023 tarihli gerekçeli kararın 1/d bendinin açıkça usul ve yasalara aykırı, eksik incelemeye dayalı, yanılgılı ve maddi hatalı olduğunu, B-46 nolu bağımsız bölüme ilişkin olarak da davanın kabulüne dair karar verilmesi gerektiğini, davalı ... yönünden davanın kabulü gerektiği bilirkişi raporu ile sabit olduğu halde ... yönünden davanın reddine ve lehine vekalet ücreti takdiri de yerinde olmadığını, bilirkişi raporunda ... ile ilgili bağımsız bölümlerde projeye aykırılık tespit edilmiş olup bu değişikliklerin statiğe zararı olduğu raporlarda yer almış olduğunu, öte yandan diğer taleplerinin reddine ilişkin kararın da usul ve yasalara aykırı olduğunu, gerekçeli kararda davalı ... yönünden verilen vekalet ücreti takdirine ilişkin hükmün de usul ve yasaya aykırı olduğunu, ... yönünden taleplerinin reddine ilişkin kararı kabul etmediklerini ve fakat ret kararı verilse dahi vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, karar gerekçesinde birleşen 2018/133 esas sayı ile 2018/137 esas sayılı dosyaların taraflarının konusunun ve dava sebeplerinin aynı olduğu anlaşılmakla usulden reddine şeklindeki gerekçenin de açıkca mevcut duruma ve yasaya aykırı olduğunu, zira 2018/133 esas sayılı davanın davalısı ..., 2018/137 esas sayılı davanın davalısı ... olduğunu, tarafları ve konusunun aynı olmadığını, mahkemenin birleşen 2018/107 esas sayılı dosyanın usulden reddine dair karar vermiş, gerekçede de birleşen 2018/137 esas sayılı dosyanın tarafları ve konusunun aynı olması belirtilmiş olduğunu, halbuki her iki dosyanın davalısı olan ...'in aynı binada birden fazla taşınmazı bulunmakta olduğunu, 2018/107 esas sayılı dosyada parsel:40 üzerinde bulunan 34 nolu bağımsız bölümde ortak yer olan terasa katılması ile ilgili dava olduğunu, 2018/137 esas sayılı dosyada ise 29 nolu bağımsız bölümden duvar yıkılması ve kapı açılması suretiyle davacı müvekkile ait taşınmaza müdahale edilmiş olduğu, bu müdahalelerin önlenmesi talep ve dava edilmiş olduğunu, bu nedenle davaların konusunun aynı olmadığını, birleşen her bir dosya yönünden hüküm kurulması gerekirken usulden reddine dair kararın yerinde olmadığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri takdirinin de hatalı olduğunu, davanın tümü ile kabulü gerektiğini, velev ki bir kısım davalılar yönünden redde dair hüküm kurulmuş olsa dahi tek bir taşınmaz ile ilgili bir dava olduğundan ayrı ayrı vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyada mevcut kök raporlarda statiğe zarar verildiği hatta Mahkemenin hükmüne esas aldığı 18.04.2022 havale tarihli raporda rijitliğin azaldığı belirtilmiştir. Ayrıca yine 08.11.2017 tarihli İnş.Müh ..., İnş.Müh. ..., Hukuk Bilirkişisi Av. ... ... oluşan bvilirkişi heyet raporunda belirtilenlere göre yerel mahkemenin davanın reddi kararının yerinde olmadığını, binanın rijitliğini azaltan projeye aykırılıkların projeye uygun hale getirilmesi gerektiğini, projeye aykırı imalat yapan malikler yönünden davanın reddi usul ve yasalara aykırı, eksik incelemeye dayalı ve maddi hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda tespit edilen projeye aykırılıkların giderilmesi gerekmekte olduğunu, ayrıca bilirkişi raporuna göre projeye aykırı bu imalatlar binanın rijitliğini azaltmakta olduğunu, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Birleştirilen 2018/107 esas sayılı davada ve birleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/137 esas sayılı davada davalı ..., birleşen 2018/114 esas sayılı davada davalı ... ve birleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/102 esas sayılı davada davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; her bir kat malikinin kendi taşınmazı kapsamında yapmış olduğu tadilatlar, hukuki ihtilaf konusu olmayıp, idari yönden, tadilat ruhsatı alınmamış olması, takibata konu olabilecek bir konu olup, ilgili kurum ilçe belediyesi olduğunu, kendi bağımsız bölümleri içerisinde yapılan tadilatlar açısından, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı izahtan vareste bir husus olduğunu,
bilirkişilerin bu hususlara değinmedikleri ortadayken, bu husus tartışılmaksızın karar verilmiş olması eldeki kararı da sakat hale getirmekte olduğunu,
söz konusu değişiklikler, davalı müvekkilin söz konusu bağımsız bölümü iktisap etmesinden öncesine ilişkin olduğu sabit olmasına karşın, müvekkil davalının pasif husumet ehliyeti olup olmadığı hususu da yerel mahkeme tarafından değerlendirilmemiş olduğunu, ayrıca, 26.07.2018 tarihli delil dilekçemizde, ... ve ... tanık olarak bildirilmiş olmasına karşın, keşif mahallinde hazır edilmek suretiyle tanıklıklarına başvurulmamış, projeye aykırı olduğu iddia edilen değişikliklerin hangi tarihte ve hangi maliki evvel tarafından yapıldığı hususunun açıklığa kavuşturulmamış olduğunu, öte yandan, söz konusu değişiklerin 31.12.2017 tarihi öncesine ait olduğu dikkate alındığında, İmar Kanunu geçici 16. maddesi kapsamında, davalı ...'in yapı kayıt belgesi alıp almadığı hususu da yerel mahkeme tarafından araştırılmamış olduğunu, oysa, davalı müvekkil ...'in dava konusu 153 ada 40 parsel 34 numaralı bağımsız bölüme ilişkin olmak üzere EEH2SGF4 belge nolu, 29.06.2019 düzenleme tarihli yapı kayıt belgesi mevcut olup, iş bu bağımsız bölüm yönünden, yerel mahkemenin idarenin yerine geçmek suretiyle yetki gaspı anlamına gelecek şekilde bir karar ihdas etmesi hukuken mümkün olmadığını, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
3.Asıl davada davalı Selami Himmet istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yapı Kullanım Ruhsatı alınmak üzere davacı tarafça çizdirilen proje yapının mevcut hali kapsamında olmayıp yasal gereklilikler dahilinde hazırlattırılmış olduğunu, hali ile denetim eksikliği mevcut olup yapının mimari, statik projesi ile fiili durum örtüşmemekte olduğunu, bir inşaata ruhsat alınmadan başlanmışsa veya inşaat ruhsata aykırı şekilde tamamlanmamışsa imar kurallarına aykırı bir inşaatın yani kaçak inşaatın varlığı söz konusu olduğunu, kendince iktisap tarihi 2007 olup, davacının bina inşası ruhsata aykırılık teşkil etmekte olduğunu, fiili durum ile örtüşen herhangi bir proje dahi söz konusu olmadığını, hali ile geçerliliği olmayan bir projeye aykırılık tespiti yasal hükümlere aykırılık teşkil etmekte olduğunu, mevcut yapıda mevzuata aykırılıktan bahsedebilmek için; proje harici büyümeler ve kaçak katlar yapıldığı için yapı tatil tutanakları düzenlendiği, mevcut yapıların, mevzuata uygun hale getirilebilmesi için, imar durumunda belirtilen yapılanma şartları, inşaat istikamet rölevesinde belirtilen bina sınırlan, plan dâhilinde fazla katlarının olmaması ile birlikte 3194 sayılı İmar Kanunu, 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanununa göre gerekli evrak ve onayların tamamlanması, İmar Kanunu'nun 32. maddesine göre kaçak kısımlarının yıkılması gerektiği, mevcut binanın fiili durumuna göre bazırlatılacak projeye, onay ve yapı ruhsatı verilemeyeceği sabit olduğunu, belediye tarafından gerekli denetimin gerçekleştirilmeden iskan işleminin tesisi dahi hukuka aykırı olduğunu, hali ile davanın kabulü halinde dava konusu parsel üzerinde bulunan tüm bağımsız bölümlerin "işgal" durumunda olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, Bu durumda, bağımsız bölümlerin bulunduğu mevcut binanın imar mevzuatına uygun olarak inşa edilip edilmediğini, aykırılık varsa giderilip giderilemeyeceğini ve hakkında yıkım kararı bulunup bulunmadığı araştırılması gerektiğini, bu araştırmalar yapılmadan karar verilmesini hatalı olduğunu, mahkemece uyuşmazlık konusu bağımsız bölümlerin bulunduğu parselin imar durumunun ne olduğu ve yapının imara uygun olarak başlatılıp başlatılmadığını ve halen imara uygunluğunu koruyup korumadığını yetkili merci olan belediyeden sorulacak, yerinde yeniden keşif yapılarak iskân ruhsatı alımına engeli olup olmadığının bilirkişi tarafından tespit edilmesi gerektiğini, sonuç olarak yasal mevzuata uygun projesi ve proje uygulaması bulunmayan dava konusu taşınmaz için mahkemece projeye aykırılık tespit edilmesi hukuka aykırı olduğunu, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;asıl dava ve birleşen davalarda davacı vekili; birleşen 2018/107 esas sayılı davada ve birleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/137 esas sayılı davada davalı ..., birleşen 2018/114 esas sayılı davada davalı ... ve birleşen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/102 esas sayılı davada davalı ... vekili; asıl davada davalı ... tarafından tarafında istinaf edilmesi üzerine ayrı ayrı istinaf başvurularının esastan reddine karar verildi.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde belirttiği itirazları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, müdahalenin önlenmesi ve eski hale getirme istemine ilişkindir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere,uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 8 inci bendinin (h) fıkrasında davacı lehine vekâlet ücretine hükmedildiği hâlde vekâlet ücretinin davacıdan alınmasına karar verilmesi isabetli olmadığından bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin hüküm fıkrasının 8inci bendinin h fıkrasının vekalet ücretine yönelik bölümündeki "davacıdan alınarak"cümlesinin tamamen hükümden çıkartılmasına, yerlerine; ""davaLıdan alınarak" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacı vekilinden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.