Logo

5. Hukuk Dairesi2024/5320 E. 2024/10374 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptalinden kaynaklanan zararın tazmini davasında zamanaşımı def'inin uygulanıp uygulanmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği ve davanın bu süre geçtikten sonra açıldığı gözetilerek, zamanaşımı def'i kabul edilerek davanın reddine dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3448 Esas, 2024/356 Karar

DAVA TARİHİ : 18.10.2018

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/652 Esas, 2022/354 Karar

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının Mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların 251 ve 252 parseller yönünden feragat nedeniyle reddine, diğer parseller yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; dava konusu tazminat istemine konu taşınmazın bulunduğu alanda orman tahdit çalışmaları yapılarak davacının murisine ait taşınmazın büyük bir bölümünün devlet ormanı olarak tahdit edildiğini, bu nedenle zamanında orman idaresi aleyhine dava açıldığını ve orman idaresinin müdahalesinin menine karar verildiğini, bu yerin, bilahare, 4785 sayılı Kanun kapsamında devletleştirmeye tabi tutulduğunu, buna ilişkin Danıştaya açılan davanın kazanıldığını ve bu yerin aşılı kestanelik olduğundan özel orman olarak devletleştirme harici tutulmasına karar verildiğini, bunu müteakip yüzölçümü düzeltilmesi davası açıldığını 10.05.1961 tarihli ve 3 no'lu tapu kaydı esas alınarak 50 dönüm olan özel orman alanının 505 dönüme çıkarıldığını, bilahare bölgede 1969 yılında tapulama çalışması yapıldığını, bu çalışmada tapulu yerin, yani Şifa Suyu Çiftliği Arazisi ve ormanlık alanının, 225 sayılı parsel numarası ile tespit edildiğini, buna ilişkin tespite itiraz davası açıldığını, davanın, Beykoz Kadastro Makemesinin 1969/382 Esas, 1989/8 Karar sayılı dosyası ile karara bağlanarak 12.07.1991 tarihinde kesinleştiğini, bu karara göre 225 parselden ifrazına karar verilip, 250, 253, 254 ve 255 parsellere giden 372.875.00 m²lik alanın tapusunun iptal edildiğini belirterek, davacının tasınmazlardaki payına karşılık olarak uğramış olduğu maddi zararların belirsiz alacak davası olarak tazminini talep etmiştir.

2.Davacı vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; tespite dayanak tapu kaydı kapsamında kalan 225 parselden ifraz gören ancak asıl dava dosyasına konu edilmeyen 251 parsel ile 252 parsellerin tapu kayıtlarının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan maddi zararın davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 10 yıllık zamanaşımı ve hak düşürücü süre sürenin bitiminden sonra açıldığını öne sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların 251 ve 252 parseller yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, diğer parseller yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesi kararı ile Yüksek yargı kararlarında taşınmazın tapusu ne zaman iptal edilmiş olursa olsun 10 yıllık zaman aşımının 2009 yılı 11. aydan sonra, taşınmaz tapularının iptalinde ise tapunun iptal kararının kesinleşmesinden itibaren başlayacağını bu sürelere bakıldığında zamanaşımı süresinin 18.11.2009 tarihinden itibaren başlayacağını ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin 18.11.2019 tarihinde dolduğunu, 23.10.2018 tarihinde açılan iş bu davanın ise süresinde olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddede düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat sorumluluğunun zamanaşımına tabi olduğu, davalı tarafça zamanaşımı savunmasında bulunulduğu, Kadastro Mahkemesi kararının kesinleştiği 1991 yılından bu yana davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık sürenin çoktan geçtiği, aynı parsele ilişkin bir başka hissedar tarafından açılan ve zamanaşımı nedeniyle reddedilen tazminat davasının Yargıtay (Kapatılan) 20 Hukuk Dairesinin 28.11.2019 tarihli ve 2017/6758 Esas, 2019/7013 karar sayılı kararı ile onandığı, kaldı ki istinaf itirazlarına konu edilen Anayasa Mahkemesinin 25.07.2017 tarihli ve 2014/6673 Başvuru no.lu hak ihlali kararı uyarınca yapılan değerlendirmede de dava açılması imkanı getiren Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (2009/4-383.Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı) 18.11.2009 tarihli kararından yaklaşık 9 yıl sonra (asıl dava) açılan eldeki asıl ve sonradan açılan birleştirilen davanın makul süre içinde açıldığının kabulünün mümkün olmadığı, (Yargıtay 5 HD 2022/14491 Esas, 2023/2478 Karar aynı daire 2022/1059 Esas, 2022/9178 karar aynı daire 2021/4157 Esas, 2022/5663 Karar sayılı kararları) bu durumda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında usul ve kanuna aykırılık bulunmamakta olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda Beykoz Kadastro Mahkemesinin 1969/382 Esas, 1989/8 Karar sayılı kararı ile taşınmazların orman tahdit sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, ilgili kararın temyiz incelemesinden geçerek 12.07.1991 tarihinde onanmak suretiyle kesinleştiği, eldeki davanın 18.10.2018 ve 03.04.2019 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı, davalı idarenin süresinde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin yerindedir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.