Logo

5. Hukuk Dairesi2024/5330 E. 2025/3623 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi üzerine yapılan temyiz başvurusunun incelenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, tapu iptaline konu taşınmazın ediniminde kendi kusurlu davranışlarının bulunduğuna dair mahkeme dosyasındaki deliller ve ceza davasındaki beraat kararının hukuk mahkemesini bağlayıcı olmadığı gözetilerek, oluşan zarar ile 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinde düzenlenen tazminat sorumluluğunu doğuracak illiyet bağının bulunmadığı gerekçesiyle yerel mahkemenin ret kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2024/61 Esas, 2024/135 Karar

KARAR : Ret/Karar verilmesine yer olmadığına

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen kararlar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın reddine, birleştirilen dava bakımından bozma öncesi verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekilince temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.03.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacı vekili Avukat Melike Umut ile davalı Hazine vekili Avukat ... ve ihbar olunan ... ile vekili Avukat ... gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi 131 ada 4 parsel sayılı taşınmazı satış yoluyla edindiğini, bilahare taşınmazı kendisine satan kişinin gerçek malik olmadığı gerekçesiyle tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edildiğini ileri sürerek uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

2. Birleştirilen davada davacı vekili özetle; Bakırköy 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/384 Esas sayılı davası nedeniyle İstanbul 4. İcra Müdürlüğünün 2006/4866 Esas sayılı takip dosyası ile müvekkilinin 66,98 TL yargılama gideri, 6,75 TL temyiz harcını, 20,25 TL onama harcı ve 2,49 TL tapu harcı olmakla birlikte toplam 1.028,25 TL ödediğini, öncelikle davanın tazminat talepli açtıkları dava ile birleştirilmesini, olmadığı takdirde 1.028,25 TL’nin faiziyle davalıdan tahsili ile taraflarına ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, İstanbul Muhakemat Müdürlüğünün asıl idare olmadığını, sahte evrak düzenlemekten yargılanan ...’a eldeki dosyada husumet yöneltilmemesinin manidar olduğunu, tapu iptali ve tescil davasında yolsuz tescilin oluşmasında Tapu Sicil Müdürlüğünün illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın esastan reddedildiğini, 3. kişinin ağır kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, tapuda 165.000 YTL üzerinden satılan bir yer için 1.000.000 YTL tazminat talep edilmesinin hak ve nesafet kurallarıyla bağdaşmayacağını, fahiş bedeli kabul etmediklerini, olaya karışan tapu sicil görevlileri olan ... ile ...'a davanın ihbar edilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 16.11.2007 tarihli ve 2007/197 Esas, 2007/261 Karar sayılı kararı ile yolsuz tescilin oluşmasında tapu sicil müdürlüğü görevlilerinin fiilleri arasında illiyet bağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 16.11.2007 tarihli ve 2007/197 Esas, 2007/261 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 53 üncü maddesi uyarınca ceza mahkemesinin kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de somut olayın özelliği itibarıyla maddi vakıanın tespiti açısından ceza davasının sonucu önem arz ettiğinden, ceza mahkemesinde davacının mahkumiyeti halinde eylemlerinin hukuka aykırılığı yönünden hukuk hâkimini de bağlayıcı nitelikte olacağından kendi kusuru ile gerçekleşen zararı istemesinin mümkün olmayacağından ceza davasının sonucunun beklenilmesi ve ondan sonra tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 15.03.2022 tarihli ve 2021/6 Esas, 2022/93 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin 15.03.2022 tarihli ve 2021/6 Esas, 2022/93 Karar sayılı kararına karşı ihbar olunanlar ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; ihbar olunanların temyiz taleplerinin reddine karar verildikten sonra yapılan inceleme sonucu davacı vekilince 30.03.2005 tarihli Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/384 Esas sayılı dosyasına sunulan beyanda: "alıcı ile satıcının yaptığı özel anlaşma uyarınca 03.05.2003 tarihine kadar satıcı tarafından uygun imar durumu çıkartılmadığı taktirde kalan miktarın ödenmeyeceğinin kararlaştırıldığı, bakiye bedel hak edilmeyince dava açıldığı, davacı tarafça ruhsat alma yükümlülüğü yerine getirilmediği halde kalan bedeli almak için dava yolunun baskı aracı olarak kullanıldığı, esasen taşınmazı 5-6 ay kendilerinin kullandığı", 06.12.2021 tarihli beyanında. "280.000 USD doları karşılığı bedeli bankadan çekip elden verdiğini o tarihte bankadan çektiği tutarı belgelemek istediğinde aradan uzun zaman geçtiğinden Merkez şubesiyle yazışma yapılmasının gerektiğinin söylendiğini" belirtilmiş olup, bundan ayrı Bakırköy 4. Ağır Ceza mahkemesinin 2004/132 Esas sayılı dosyasında ve Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/384 Esas sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporları çelişik olduğundan bu haliyle oluşmuş bir zararın varlığı her türlü şüpheden uzak somut delillerle ispatlanamadığı gibi, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesine dayanan tazminat sorumluluğunu gerektirecek illiyet bağının varlığından da söz edilemeyeceği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararı ile asıl davanın reddine, birleştirilen dava bakımından bozma öncesi verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin ceza davasında beraat ettiğini, ceza davasında bozma sonrası açılan davanın düşmesine karar verildiğini, Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/384 Esas sayılı dosyasında yargılamanın iadesi talep ettiklerini, yargılamanın iadesi yargılaması sonucunda haklı olurlarsa yeniden dava açtıklarında eldeki davanın kesin hüküm oluşturacağını, ret kararı verilmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür.

C. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmış olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aleyhine temyiz olunan davalı Hazine yararına 03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 28.000,00 TL vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

18.03.2025 tarihine oy birliğiyle karar verildi.