"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/210 Esas, 2024/560 Karar
DAVALILAR : ... vd. vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 20.12.2019
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Solhan Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/1643 Esas, 2020/323 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 ucu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Bingöl ili, ..., ... köyü 168 ada 39 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline, baraj gölü sahası içinde kaldığından tapudan terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; münavebe ürünlerinin hatalı alındığını, taşınmazın vasfının sulu çayır olarak değerlendirilmesi ve kuru tarım arazisinden daha düşük bir bedel hesaplanmasının doğru olmadığını, taşınmazın kıymeti belirlenirken kapitalizasyon faiz oranının % 4 olarak uygulanması ve % 40 oranından az olmamak üzere objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, münavebeye esas alınan ürünlerin üretim masraflarının Türkiye ortalaması dikkate alındığında brüt gelirin en fazla 1/3'ü oranında olması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın kısmen sulu kapama karışık meyve bahçesi, kısmen kavaklık, kısmen çayır niteliğinde olduğunun kabulü ile zeminine kapitalizasyon faiz oranı % 5 uygulanmak ve taşınmazın objektif değer artışı uygulanmasını gerektiren bir niteliğinin bulunmadığı açıklanmak suretiyle metrekaresine 8,09 TL değer biçildiği, taşınmazın vasfına, konum ve niteliklerine, aynı bölgeden intikal eden dava dosyalarına göre bilirkişi kurulunca belirlenen kapitalizasyon faiz oranı ile dava konusu taşınmaz için belirlenen metrekare birim fiyatının uygun ve resmi verilerle uyumlu olduğu, ancak mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedelinden acele el koyma bedelinin mahsubundan sonra kalan ve karar kesinleştiğinde ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta bloke edilen fark bedelin dava tarihinin 4 ay sonrasından başlayarak Dairenin karar tarihine kadar işleyecek yasal faizi ve diğer nemalarıyla birlikte derhal hak sahibine ödenmesi gerekirken bu husus dikkate alınmaksızın "karar kesinleştiğinde ödenmesine" şeklinde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak fark kamulaştırma bedelinin davalı tarafa derhal ödenmesi yönünde yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; ... Tarım ve Orman Müdürlüğü maliyet cetvelinin kullanılmaması gerektiğini, Bingöl ili ve çevre illerin resmî maliyet cetveli getirtilmek suretiyle değerlendirme yapılması gerektiğini, taşınmazın kuru tarım arazisi olduğunu, bilirkişilerin taşınmazın gelirini yüksek, üretim masraflarını düşük göstermek suretiyle kamulaştırma bedelini yüksek hesapladığını, kapitalizasyon faizinin %6-7 oranında alınması gerektiğini, fark kamulaştırma bedeline istinaf karar tarihine kadar faiz uygulanmasının doğru olmadığını, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, istinaf kararında davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin artırılmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrarla Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereği dava tarihinden itibaren yasal faiz üzerinde enflasyon oranında faiz uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kısmen sulu kapama karışık meyve bahçesi, kısmen kavaklık, kısmen de çayır niteliğindeki Bingöl ili, ..., ... köyü 168 ada 39 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değerinin tespit edilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.
3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda 2019 yılı ... Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin uygulanması, dava konusu taşınmazın belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre belirlenen kapitalizasyon faiz oranı uygun görülmüştür.
4. Bölge Adliye Mahkemesinin 07.03.2024 tarihli kararı ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmuş olmakla; davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti yerindedir.
5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.
6. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
7. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalılar vekilinin tüm davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
8. Davacı idare harçtan muaf olduğu halde aleyhine harca hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının; birinci bendinin (ı) alt bendinde bulunan "Karar tarihi itibarıyla alınması gerekli 427,60 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 383,20 TL harcın davacı kurumdan alınarak hazineye irat kaydına," cümlesinin çıkartılması, yerine "Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın istek halinde yatıran tarafa iadesine" cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.01.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
(Karşı Oy)
K A R Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (02.04.2024 tarihli temyiz itirazlarına ilişkin dilekçesi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümezliğinden ve her davanın açıldığı tarihteki fiilî ve hukukî duruma göre karara bağlanacağından bahisle uygulanamayacağı yönündeki gerekçeli kararın "Değerlendirme" bölümünün 6 No.lu bendinde yazılı faize ilişkin sebep ve gerekçesine katılmıyoruz. 15.01.2025