"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/18 Esas, 2024/101 Karar
Avukat ...
DAVA TARİHİ : 09.01.2019
KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, ..., ... 131 ada 18 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı hâlde fiilen yol olarak el atıldığını, bu nedenle taşınmazın el atılan kısmının bedelinin yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın ana arter listesinde yer almadığını, davalı idarenin yetki ve sorumluluğunda olmadığını, ilçe belediyesinin sorumlu olduğu dikkate alınarak davanın husumetten reddi gerektiğini, el atılan kısmın yol olarak kullanılması durumunda yol olarak terkinine karar verilmesini, dava konusu taşınmazın değerinin el atılma tarihindeki özellikleri gözönünde bulundurularak belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.11.2020 tarihli ve 2019/21 Esas, 2020/519 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, hükmedilen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, el atılan kısmın tapu kaydının davacının payı oranında iptali ile davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.02.2022 tarihli ve 2021/186 Esas, 2022/311 Karar sayılı kararıyla; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu taşınmazda imar uygulamasının kesinleşip kesinleşmediği ve davacının başka parselde hisselendirilip hisselendirilmediği, başka parselde hisselendirilmiş olması durumunda hisselendirilen parselin imar planında kamuya özgülenip özgülenmediği ilgili belediye başkanlığından sorulup bu parsele fiilen el atma olup olmadığı da araştırılarak bu konuda fen bilirkişisinden ek rapor alınması için Dairemizce yapılan geri çevrilme sonrası alınan 07.02.2023 tarihli ek raporda; ... Belediye Başkanlığı Yazı İşleri Müdürlüğünün 02.01.2023 tarihli ve 128988 sayılı yazısı ile eki imar uygulamasına ait şuyulandırma cetvelinine göre dava konusu ..., ... 131 ada 18 parsel sayılı taşınmazın ifraz edilerek 25 ve 26 parsel olduğu, 131 ada 25 ve 26 parsel sayılı taşınmazların da bulunduğu bölgede 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci maddesine göre Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca 09.03.2022 tarihli ve 198892 sayılı Başkanlık oluru ile yeni bir İmar Uygulaması yapılmış olduğu, davacı ...’e 131 ada 25 ve 26 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerinden eski düzenleme ortaklık payı oranını % 45’e tamamlayacak şekilde düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldıktan sonra 131 ada 30 parselden yer verildiği, 31 ada 30 parselin ise uygulama imar planında toplu işyerleri lejantında kalmakta olduğu, dava konusu eski 131 ada 18 nolu parseldeki davacı ...'in hissesinin gittiği yeni parselin ... 131 ada 30 nolu parsel olduğu, 131 ada 18 nolu parselin kapatılmış olduğu, dava konusu 131 ada 18 parsel sayılı taşınmaz imar planında yol alanında kalmakta iken imar uygulaması sonucu başka parsellere hisselendirildiği, hisselendirildiği parsellere el atılmadığı tespit edilmiş olmakla, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; harçlandırılan bedel üzerinden, bozma sonrası karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 204.563,45 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın vekâlet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili idare aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiğini, EK 4 üncü madde uyarınca maktu harca hükmedilerek nispi olarak ödenen bakiye karar harcı ve istinaf harcının müvekkili idareye iadesi yönünde hüküm kurulması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “...usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazın imar uygulamasına girmesi sonucu yeni oluşan taşınmaza fiilen el atmanın bulunmamasına göre karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması doğru olduğu gibi, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu gözetilerek yargılama giderlerinin davalı idareden tahsili ile davacı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi yerindedir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazlarının aşağıdaki paragraflarda belirtilen gerekçelerle kabulüne karar verilmiştir.
4. Eldeki davada dava açıldıktan sonra el atma sona ermiş olup İlk Derece Mahkemesince konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, 492 sayılı Harçlar Kanunu'na ekli (I) sayılı tarifenin, "Yargı Harçları" başlığı altında düzenlenen "Karar ve ilam harcı" başlıklı III. kısmının birinci fıkrasının (a) bendinde, "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden" tarifede gösterilen oranda nispi karar ve ilam harcı alınacağının düzenlendiği hususu birlikte gözetildiğinde, esas hakkında karar verilmediğinden maktu karar ve ilam harcı alınması doğrudur.
5. Buna karşın; İlk Derece Mahkemesinin bozma sonrası kurduğu hüküm yeni bir hüküm olduğundan, davacı taraf lehine bozma sonrası karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, önceki tarifeye göre vekâlet ücreti takdiri bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı idare vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkeme kararının hüküm fıkrasının; (4) numaralı bendindeki “90.797,00” sayısı hükümden çıkartılarak yerine “204.563,45” sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine
23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Y.L