"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1554 Esas, 2024/131 Karar
DAVA TARİHİ : 07.05.2018
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/396 Esas, 2021/403 Karar
Taraflar arasındaki uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; murislerinin 04.08.1974 tarihli ve 6642 yevmiye numaralı tapu senediyle Antalya ili, ..., Zeytinköy mevkiinde bulunan geldisi cilt numarası 177, sıra numarası 4 ve cilt numarası 1789, sayfa numarası 79 olan 1.647.286 m² taşınmazın, 6000/ 4941858 hissesini İbrahim Altaca'dan satın aldığını, taşınmazın geldisinin Mayıs 1325 tarih 71 ila 80 sıra sayılı daimi kayıtlarla 23/40 hissesi şahıslara, 17/40 hissesi Hazineye ait müşterek tapulu arazi iken 1926 yılında Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan ortaklığın giderilmesi davası sonunda 11.01.1940 tarihli ve 15/1 sayılı kararla tapu kapsamının tarımsal nitelikli 878564 m²lik kısmını bölünerek taksimine ve taşlık çalılık nitelikli 22201202 m²lik bölümünün satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verildiğini ve hükmün kesinleştiğini, infazının satış memurluğunca açık artırma yoluyla yerine getirildiğini, alıcıları ... ve ... Ümüksüz adlarına 01.04.1944 tarihli ve 118 sıra (cilt 113, sayfa 104) sayılı tapu kaydı ile tescil edildiğini, ilk tapunun sahipleri 22.201.202 m²lik taşınmazın ihale bedelinin 23/40 hissesini, ... de 17/40 hissesini aldığını, taşınmazın bir kısmı satış suretiyle ifraz edildiği ve kalan kısım 30.07.1968 tarihli rızai taksim sözleşmesi ile paylaşıldığı ve taksim sözleşmesi tapu idaresince de kabul edilerek 3444 yevmiye ile tapuya işlendiğini, bu ifraz sözleşmesi ile her bir tapu için ayrı bir bölüm numarası verildiğini, müvekkillerin murisinin satın almış olduğu ve dilekçeye ekli tapu senedinin 04.08.1974 tarih, 6642 yevmiye, 178 cilt no ve 79 sahifede kayıtlı taşınmaz olduğunu, 1946 yılında 8 nolu tahdit komisyonunun tapu kapsamı taşınmazın tamamını çevresi ile birlikte devlet ormanı sınırları içine alınıp orman rejimine dahil ettiğini, bu işlemlerin 1947 tarihinde Resmi Gazete'de ilan edilerek kesinleştiğini, bu işlemden 5 gün sonra yürürlüğe giren 5653 sayılı Kanun ve yürürlüklere göre 1952 yılında maki tespit komisyonu tarafından makilik alana ayrıldığını, maki tefrikinden sonra özel Kanunlara göre tapu tescili ve özel mülkiyete konu olmadığı için maki tespit işlemlerinin yok sayıldığını, 1975 yılında orman kadastro komisyonunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2 nci maddesi uygulamasıyla orman sayılmayan makilik olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarttığını, bu işlemlerin de 29.05.1975 tarihinde kesinleştiğini, bu bölgeye 4 numarası verildiğini, Antalya Kadastro Mahkemesinin 1988/302 Esas, 1994/2476 Karar sayılı kesinleşen ilamına istinaden 4 nolu parselin doğuda kalan 5202698 m²lik bölümünün 590 parsel olarak 2/b'lik alan, batıda kalan 229 parselin ise makilik alan olarak değerlendirildiğini, ancak 22.03.1996 tarihli ve 1993/5 Esas, 1996/1 Karar sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulu kararına göre maki tespit işlemlerinin yok hükmünde olması sebebiyle 229 parsel bölümü için yapılan maki değerlendirmesinin yok hükmünde sayılması gerektiğini ve bu bölümün aynen 590 parsel gibi 2/b'lik alan olarak kabulünün zorunlu olduğunu, 229 parselin 02.06.1981 tarihli ve 1981/314 sayılı tapulama komisyonu kararı ile Hazine adına tespit edildiğini bunun üzerine Antalya Kadastro Mahkemesinde itiraz davaları açıldığını, dosyanın derecattan geçerek 229 parselin Hazine adına kayıt ve tesciline hükmedildiğini, kesinleşen karara göre 229 parsel numarası ile Hazine adına tespit edilip, tapu kütüğüne 2/b'lik alan şerhi konulmadığından, 6292 sayılı Kanun'dan yararlanamadıklarını, emsal Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 2013/593 Esas, 5207 Karar sayılı ilamında benzer nitelikte açılan davada taşınmazın 2/b maddesi uyarınca orman dışına çıkıp çıkmadığı, müvekkillerin murisi tapuda kayıtlı olan dava konusu taşınmazı 1944 yılında Hazinece yapılan resmi ihalede satın alan ... ve ... Ümüksüz adlı şahısların halefi olan İbrahim Altaca’dan bedelini ödeyerek ve tapu kaydına güvenerek satın satın aldıkları hisselerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca değerlerinin tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, öncelikle tapu sicilinin yanlış tutulmasının bahsedilemeyeceği, zira tescil işlemlerinin mahkeme kararı kapsamında yapıldığını, Antalya Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas, 2005/5 Karar sayılı ilamı karşısında davanın kesin hüküm nedeniyle reddinin gerektiğini, Antalya Kadastro Mahkemesince davacı gerçek kişilerin tutundukları tapu kayıtlarına itibar edilmesi gereken yüzölçümünün 2000 dönüm olduğunu ancak maliklerin tapulama sırasında toplamda 3.931.926 m²lik yer aldığını, Yargıtay bozma kararında da tapu maliklerine sınırlarının niteliğine bakılmaksızın tapu miktarı kadar yer verilebileceğinin vurgulandığını, tapulama sırasında da bu miktardan çok fazla yer verildiği sabit olduğundan davalarının reddine karar verildiğini, davacının satın aldığı tapu kayıtlarının Çamköy 229 parsele ait olduğu iddiasının Kadastro Mahkemesinin 2004/1 esas 2005 sayılı kesinleşen mahkeme kararına göre doğru olmadığını, taşınmazın tapulama sırasında 229 parsel dışında da çok sayıda parsele revizyon gördüğünü ve maliklerine zaten fazlasıyla yer verildiğini, tapu sicilinin tutulmasına ilişkin herhangi bir yanlışlık ya da tapu siciline ... presbininden bahsedilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı Hazinenin müvekkilinin seleflerine ve diğer paydaşlarına 74 yıl önce satıp parasını aldığı taşınmazı ikinci kez sattığını, bu yasayla da işgalciliğin bir kez daha özendirildiğini, tapuya ... ilkesinin Devlet eliyle yerle bir edildiğini, son yapılan kadastro tespitinin de taraflı olarak yapıldığını, Devletin tüm kurumlarının ve mahkemelerinin 74 yıldır bu yerin orman olup olmadığına ve sınırlarına karar veremediğini, müvekkillerinin murisinin tapuda kayıtlı olan dava konusu taşınmazı 1944 yılında Hazinece Sulh Hukuk Mahkemesinin iki kez Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen izale-i şüyuu kararına dayanılarak yapılan resmi ihalede satın alan ... ve ... Ümüksüz adlı şahısların halefi olan İbrahim Altaca’dan bedelini ödeyerek ve tapu kaydına güvenerek satın aldığını, 10 yıllık olağan kazandırıcı zamanaşımının da gerçekleştiğini, Hazinenin taraf olduğu davalarda maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Antalya ili, Çamköy köyünde bulunan kayden 1.838.000 m² yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak 1926 yılında Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan ortaklığın giderilmesi davası sonunda mahkemece 11.01.1940 tarihli ve 15/1 sayılı taksim ve satış kararı ile taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği ancak kararda tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m²lik kısmın satışına karar verildiği, ilama dayalı olarak yapılan açık artırmada taşınmazın ... ve ... Ümüksüz adına tescil edilmesinden sonra, 13.04.1944 tarih ve 118 sıra nosu ile oluşan tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tâbi tutulduğu, maliklerin talebi, Tapu ve Kadastro Müdürlüğünün 19.07.1968 tarihli ve 5572 sayılı oluru ile 1/5000 ölçekli ... Planına bağlı olarak yapılan ifrazlar sonucu taşınmazın çok fazla parçaya bölündüğü ancak taşınmazın bulunduğu yerde 1980 yılında yapılan tapulama çalışmalarında söz konusu tapu hiçbir parsele revizyon görmeyerek kayıt kapsamındaki alanın 229 parsel olarak makilik vasfıyla Hazine adına 9.298.589 m² yüzölçümü ile tespit gördüğü ve bu taşınmazla ilgili Antalya Kadastro Mahkemesinde 06.12.1982 tarihinde açılıp 2004/1 Esas sayılı dosya üzerinden karara bağlanan davada, söz konusu taşınmazın tapu kaydının dayanağını oluşturan izale-i şuyu davasında yüzölçümünün 1.838.000 m²den 22.201.202 m²ye çıkarılarak tescilin dayanağının yolsuz olması ve taşınmazların bulunduğu sahanın 1946 yılında 3116 sayılı Kanun kapsamında yapılan orman tahdidi ile orman sınırları içerisine alındığı, 1952 yılında makiye tefrik edildiği ve 1976 yılında da orman sayılmayan makilik olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, dava konusu taşınmazın içerisinde bulunduğu alan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olmakla beraber öncesinin Devlet Ormanı olması nedeniyle tespite itiraz davasının reddi ile yüzölçümü düzeltilerek taşınmazın fazlasının Hazine adına tesciline karar verildiği ve söz konusu kararın 01.07.2008 tarihinde kesinleşmesinden sonra 07.05.2018 tarihinde eldeki davanın açıldığı, davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı belirtilerek davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü vekâlet ücreti dışındaki sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Antalya ili, Çamköy Köyünde bulunan kayden 1.838.000 m² yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak, 1926 yılında Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan ortaklığın giderilmesi davası sonunda, mahkemece 11.01.1940 tarihli ve 15/1 sayılı taksim ve satış kararı ile taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, ancak kararda, tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil, hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m²lik kısmın satışına karar verildiği, ilama dayalı olarak yapılan açık artırmada, taşınmazın ... ve ... Ümüksüz adına tescil edilmesinden sonra, 13.04.1944 tarihli ve 118 sıra No.su ile oluşan tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tâbi tutulduğu, maliklerin talebi, Tapu ve Kadastro Müdürlüğünün 19.07.1968 tarih ve 5572 sayılı oluru ile 1/5000 ölçekli ... Planına bağlı olarak yapılan ifrazlar sonucu taşınmazın çok fazla parçaya bölündüğü, davacılar murislerinin bu taşınmazlardan hisse satın almak suretiyle taşınmazı edindiği; ancak taşınmazın bulunduğu yerde 1980 yılında yapılan tapulama çalışmalarında davacıya ait tapu hiçbir parsele revizyon görmeyerek kayıt kapsamındaki alanın 229 parsel olarak makilik vasfı ile Hazine adına 9.298.589 m² yüzölçümü ile tespit gördüğü ve bu taşınmazla ilgili Antalya Kadastro Mahkemesinde 06.12.1982 tarihinde açılıp 2004/1 Esas sayılı dosya üzerinden karara bağlanan davada, söz konusu taşınmazın tapu kaydının dayanağını oluşturan izale-i şuyu davasında yüzölçümünün 1.838.000 m²den 22.201.202 m²ye çıkarılarak tescilin dayanağının yolsuz olması ve taşınmazların bulunduğu sahanın 1946 yılında 3116 sayılı Kanun kapsamında yapılan orman tahdidi ile orman sınırları içerisine alındığı, 1952 yılında makiye tefrik edildiği ve 1976 yılında da orman sayılmayan makilik olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, dava konusu taşınmazın içerisinde bulunduğu alan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olmakla beraber öncesinin Devlet Ormanı olması nedeniyle tespite itiraz davasının reddi ile yüzölçümü düzeltilerek taşınmazın fazlasının Hazine adına tesciline karar verildiği ve söz konusu kararın 01.07.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 07.05.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu ise de somut olayda 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.