"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/281 Esas, 2024/10 Karar
Avukat ...
DAVA TARİHİ : 12.06.2014
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle;...ili,...ilçesi,...(...) Mahallesi 363, 393, 13606, 13607, 13608, 13609, 13610, 13611, 13612 ve 13613 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazların davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların kamulaştırılması ile ilgili davacı ... tarafından davalıya toplam 1.100.000,00 TL miktarında bedel teklif edildiğini, söz konusu parseller üzerindeki sucuk-sosis ve salam üretim fabrikası, soğuk hava depoları, hurdahane, beton-çit direk imalathanesi gibi yapı, tesis ve müştemilatlarının varlığı adeta yok sayılarak teklif yapıldığını, bunun üzerine uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiğini, 363 ve 393 parseller üzerinde kayıtlı üç katlı her katı 300 m² olan ruhsatlı ve kayıtlı sucuk, sosis ve salam üretim fabrikasının yeniden yapılması halinde toplam maliyetinin davacı idarece teklif edilen bedelin oldukça üzerinde olduğunu, fabrikanın çatısında kurulu Turkcell, Avea ve Vodafone GSM operatörlerinin baz istasyonlarının mevcut olduğunu ve her yıl her biri için ayrı ayrı 15.000,00 TL kira geliri elde edildiğini, taşınmazın değerine değer katacak pek çok unsur mevcut olduğunu, ulaşım rahatlığının söz konusu olduğunu, her türlü alt yapı hizmetinden faydalandığını, bir kısım parsellerin 4 kat imara açık taşınmazlar olduğunu, davalıya ait 10 adet parsel üzerine yapılacak dört kat üzerinden toplam 44 adet dairenin % 40 üzerinden kat karşılığı müteahhide verilmesi halinde davalıya düşecek daire sayısının 18 adet olduğunu ve her bir dairenin 250.000,00 TL üzerinden satılması halinde 4.500.000,00 TL miktar gelir elde edileceğini, bu nedenle davacının teklif ettiği bedelin gerçek değerinin yanında çok düşük kaldığını, tüm bu nedenlerle, dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla tüm taşınmazlar ve üzerindeki muhdesatlar için toplam 4.965.000,00 TL bedel tespitine, karar verilmesini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.05.2016 tarihli ve 2014/292 Esas, 2016/226 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu taşınmazlar ile emsal taşınmazın 2014 yılında, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden getirtilip, bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların değerinin tespitinde, şirkete yapılan özel amaçlı satış emsal olarak kabul edildiğinden, bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir ve hükme esas alınan 08.03.2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, makine yönünden yapılan inceleme bölümünde “hurdahanedeki hurda malzemelerinin bina içinde sabit olmayıp yapı ile birlikte değerlendirilmesinin uygun olmadığı, bu malzemelerin başka yerde depolanması ve değerlendirilmesinin mümkün olduğu, yine yapı içinde bulunan ve faal olan söve strafor kesim makinesinin taşınabilir ve yeni yerinde çalışabilir durumda olduğu” belirtildiğinden bahsi geçen bu malzemeler ile makinenin montaj, demontaj ve nakliye giderleri tespit edilerek kamulaştırma bedeline ilave edilmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10.01.2024 tarihli ve 2019/281 Esas, 2024/10 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazların imar uygulaması yapılmış gibi imar parseli kabul edilmesinin hatalı olduğunu, emsal karşılaştırmasının doğru yapılmadığını, taşınır mallar için hurda bedeli hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, taşınmaz bedelinin yüksek belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 363 ve 393 parseller üzerinde kayıtlı üç katlı her katı 300 m² olan ruhsatlı ve kayıtlı sucuk, sosis ve salam üretim fabrikasının yeniden yapılması halinde toplam maliyeti dahi Mahkemece hükmedilen kamulaştırma bedelinin oldukça üzerinde olduğunu, dava açılış tarihinin üzerinden 10 yıl geçtiğini bedelin 2014 yılına göre belirlenmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların satış kabiliyetinin emsal taşınmazdan çok daha yüksek olduğunu, Anayasa Mahkemesi 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararında da 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasını ve enflasyon yüksekliğini göz önünde bulundurarak malikin mülkiyet hakkının gereği olan ve hak ettiği oranda kamulaştırma bedeline kavuşmasında yetersiz kalması sebebiyle iptal ettiği kararın gözetilmesi gerektiğini, nakliye, montaj ve demontaj işlemlerinin yaptırılması için takdir edilen 600 TL bedelin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürerek öncelikle davanın reddine, bu talebimizin kabul görmemesi halinde dava konusu taşınmaz için en yüksek bedelden kamulaştırma bedeline hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 437 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile 11 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki taşınmazların zeminine 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğru olduğu gibi üzerindeki yapılara ise aynı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek; ağaçlara ise yaş, cins ve verim durumlarına göre değer biçilmesinde ve yapı içinde bulunan ve faal olan söve strafor kesim makinesinin taşınabilir ve yeni yerinde çalışabilir durumda olduğu belirtildiğinden bahsi geçen bu malzemeler ile makinenin montaj, demontaj ve nakliye giderlerinin bedele dahil edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun'un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun' un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan: "İptal kararları geriye yürümez." hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; "Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine..." gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile: "Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre karara bağlanır." genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun'ıın 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması doğrudur.
4.Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydına,
06.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.