"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1373 Esas, 2024/825 Karar
KARAR : Esastan ret/Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/318 Esas, 2021/467 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davalı idare vekili yönünden esastan reddine, davacılar vekili yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 378.290,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
... ... haricindeki davacılar yönünden hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktarlar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Bu nedenle ... ... haricindeki davacılar yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verildikten sonra, davacı ... ... payı yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, ..., ....... köyü 1462 ve 1473 (yeni 29173 ada 1) parsel sayılı taşınmazlara fiilen el atıldığından bahisle kamulaştırmasız el atmaya dayalı taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımının sona erdiğini, yeni oluşan parselde murisin adının bulunmadığını, muris-malik adına gazete ilanı yapıldığını, bedelin 1963 yılında bloke edildiğini, taşınmaların Hazine adına tescil edilmiş olduğunu, tazminat talebinin haksız beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; önceki karar gibi karar verilmesi gerektiğini, Anayasa Mahkemesine açılmış bulunan iptal davasının sonucunun beklenmesi içerikli taleplerin rededildiğini, raporun hataya dayalı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, kamulaştırma işlemlerinin mevzuata uygun olarak gerçekleştirildiğini, 50 yılı aşkın süre boyunca kamulaştırma evraklarının tamamının korunamadığını, mevcut evraklar içeriğine göre geçerli kamulaştırma işlemi yapıldığını, sunulan delilerin dikkate alınmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların 1962 yılında alınan kamulaştırma kararı gereğince kamulaştırıldığı, takdir edilen kamulaştırma bedelinin Ziraat Bankası Merkez Şubesine bloke edildiği, idare tarafından aradan geçen süreçte evrakların muhafaza edilememesi nedeniyle noter tebligatı ve ilanen tebligata dair belge sunulamadığı, Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1965/377 Esas, 1965/72 Karar sayılı kararı ile taşınmazın idare adına tesciline karar verildiği, kesinleşen mahkeme kararı uyarınca taşınmazın idare adına tescilini mütakip yapılan imar uygulaması sonucunda taşınmazlardan düzenleme ortaklık payı kesilmeden 29173 ada 1 parsel sayılı taşınmaza şuyulandırıldığı, taşınmazın imar planında "Resmi Kurum Alanı" olarak ayrıldığı, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği ile "29173 ada 1 ve 2 parsellerde yer alan resmi kurum alanında; personelin kullanımına yönelik toplantı salonu, lokal, kafeterya, kütüphane, kuaför, lostra, kreş, eğitim, spor, sağlık ve ibadethane birimleri vb. Sosyal ve kültürel tesisler yapılabilir" şeklinde plan notu ilavesi yapıldığı, taşınmaza fiilen el atılarak imar planına uygun yapılaşmanın sağlandığı, davacılar yönünden kesinleşmiş bir kamulaştırma işleminin bulunmadığı anlaşılmış olup davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7201 sayılı Kanun'un 7 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Geçici 15 inci maddenin ikinci fıkrası ile "Mülga 6830 sayılı Kanunun 16 ncı ve 17 nci maddeleri ile bu Kanunun mülga 16 ncı ve 17 nci maddeleri uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden idareler adına tescil edilen taşınmazların eski malikleri adına kamu bankalarına yatırılan ancak hak sahiplerine ödenmediği tespit edilen kamulaştırma bedelleri nedeniyle idareler aleyhine açılmış ve devam eden davalar, ek 3. madde hükmü uygulanarak sonuçlandırılır.” hükmünde yer alan “…..ek 3. madde hükmü uygulanarak…..” ibaresi Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğunu, eldeki davanın dava açılış tarihinin 7201 sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 24.12.2019 tarihinden önce olduğu ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı dikkate alındığında 7201 sayılı Kanun'un 7 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 15 inci maddenin ikinci fıkrasının uygulanma imkanının kalmadığının anlaşıldığını, davacılar yönünden kamulaştırma işleminin kesinleştiğinden bahsedilemeyeceğinden, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak dava değerlendirme tarihindeki imar parseli olarak değerinin tespit edilmesinde, aynı idareye karşı açılan ve dava konusu taşınmaz ile aynı kamulaştırmaya tabi tutulmuş bulunan taşınmazlar yönünden açılan davalarda belirlenen bedeller dikkate alındığında, 5.247 TL/m² birim bedelde bir isabetsizlik görülmemiş, dava konusu taşınmaza (aynı idareye karşı açılan ve gerek Dairemize intikal eden dava dosyalarına giren belgelerde, gerek Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen dava dosyaları dikkate alındığında) 1983 yılı öncesinde el atıldığı sabit olduğundan vekâlet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiği anlaşıldığından, başvuruların davalı idare vekili yönünden esastan reddine, davacılar vekili yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un Geçici 6 ncı maddesi.
3. 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 3, Geçici 15 ve 17 nci maddeleri.
4. Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan iptal kararı.
5. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde, aynı bölgeden Dairemize intikal eden ve denetimden geçerek kesinleşen dosyalar dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu taşınmazların davacılar murisi adına kayıtlı iken 1962 yılında kamulaştırma işlemlerinin yapıldığı, taşınmazların tamamının, açılan dava sonucu 2942 sayılı Kanun'un (mülga) 17 nci maddesi uyarınca Hazine adına tesciline karar verildiği, işbu karar gereğince de taşınmazın 08.02.1966 tarihinde Hazine adına tescil edildiği, dosya kapsamına göre, taşınmaza fiilen el atılmış olduğu ve davacılar murisine usulüne uygun olarak kamulaştırma işlemi tebliğ edilmediği gibi bloke edilen bedelin hak sahiplerine ödendiğine dair bilgi ya da belgeye rastlanmadığı, bu itibarla da kamulaştırma işleminin kesinleşmemiş olduğu ve işbu davanın 24.12.2019 tarihinden önce açıldığı anlaşılmaktadır.
4. 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki; “...dava tarihi itibarıyla...” ibaresi ve 7201 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi ile eklenen Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak..." ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bu durumda; eldeki davanın 06.06.2017 tarihinde açıldığı gözetildiğinde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; "Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine..." gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile "Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre karara bağlanır" genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararı nazara alınarak el atma tarihindeki niteliği gözetilerek dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapılarak tazminat bedelinin belirlenmesi yerindedir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle
A. Davalı İdare Vekilinin ... ... Dışındaki Davacılara İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Davalı İdare Vekilinin Davacı ... ... Payına İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.