Logo

5. Hukuk Dairesi2024/57 E. 2024/6030 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazların bedelinin tespiti ve bu bedele uygulanacak faizin başlangıç tarihi ile ilgili uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi’nin 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal etmesi ve davanın 4 ay içinde sonuçlandırılmaması nedeniyle, fark kamulaştırma bedeline davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/128 Esas, 2023/366 Karar

DAVA TARİHİ: 15.11.2018

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tapudan yol olarak terkini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle;... Mahallesi, 2783 ada 29 (ifrazen 2793 ada 88 ve 89) 32 (ifrazen 2783 ada 90) 33 (ifrazen 2783 ada 92 ve 93) ve 34 (ifrazen 2783 ada 81) parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların tapudan yol olarak terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazların arsa vasfında olduğunu, kıymet takdirinin hatalı yapıldığını ileri sürerek gerçek kamulaştırma bedelinin belirlenmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 24.03.2022 tarihli ve 2018/312 Esas, 2022/103 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin bloke ettirilerek davalı tarafa derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile tapudan yol olarak terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15.06.2022 tarihli ve 2022/1795 Esas, 2022/1838 Karar sayılı kararıyla; istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava 4 ay içinde sonuçlandırılmadığından davanın açılış tarihi olan 15.11.2018 tarihinden 4 ay sonrası olan 16.03.2019 tarihinden İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 24.03.2022 tarihine kadar faiz işletilmesi gerekirken fark bedelin bloke edilmemesi nedeniyle usulden reddedilen dava tarihi esas alınarak faizin başlangıcının belirlenmesi ve dava konusu 29 parselin kamulaştırılan bölümünden arta kalan ve ifraz edilen 186,74 metrekarelik (89 parsel) ve 33 parselin kamulaştırılmasından arta kalan ve ifraz edilen 74,16 metrekarelik (93 parsel) bölümünün yüzölçümü, geometrik durumu ve kullanım amacı gözetildiğinde bu bölümlerin de bedeline hükmedilmesi gerektiğinden ve kabule göre de, dava konusu taşınmazların ifraz gördüğü ve yeni parsel numaraları aldığı halde ifrazdan önceki parsel numaraları ile hüküm kurulması isabetsiz olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazların kamulaştırılan kısımlarının tapu kaydının iptali ile yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırmadan arta kalan ve bedeline hükmedilen bölümün imar uygulaması ile başka parsellere şuyulandırıldığından davalı tarafın hak kaybı bulunmadığını, emsal karşılaştırmasının hatalı yapıldığını, dava konusu taşınmazların kamulaştırma işlemi ile değer kazandığının göz ardı edildiğini, emlak vergisine esas metrekare birim bedellerinin gözetilmediğini, davacı idare yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, bilirkişi raporunda taşınmazın değerine etki edebilecek hususların eksik belirlendiğini, düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmaması gerektiğini, bir an için düzenleme ortaklık payı kesilebileceği düşünülse bile kesilen oranın fazla olduğunu, emsal karşılaştırmasının usulüne uygun yapılmadığını, Anayasa Mahkemesi kararının hatalı değerlendirilerek faize hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 ve 12 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ile 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı yön bulunmamaktadır.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı idare vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile faize hükmedilmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı idare vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.10.2023 tarihli ve 2023/128 Esas, 2023/366 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinin (b) harfi ile gösterilen alt bendinin hükümden çıkartılması, yerine "Dava 4 ay içinde sonuçlandırılmadığından, ilk kararla tespit edilen 2.237.358,45 TL kamulaştırma bedelinden acele el koyma dosyasında belirlenen 849.793,39 TL mahsup edildikten sonra bakiye 1.387.565,06 TL'ye 16.03.2019 tarihinden ilk karar tarihi olan 24.03.2022 tarihine kadar, fark bedel 60.796,37 TL'ye ise aynı tarihten son karar tarihi olan 12.10.2023 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine" cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

16.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (05.12.2023 tarihli temyiz itirazlarına ilişkin dilekçesi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 16.05.2024