"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/181 Esas, 2024/735 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/579 Esas, 2023/447 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı idare vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.03.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacı idare vekili Avukat ... ve davalı vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Tekirdağ ili, Çerkezköy ilçesi, ... Mahallesi 164 ada 53 ve 54 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedellerinin tespitine, kamulaştırılan taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkiline teklif edilen bedelin çok düşük kaldığını, bedelin mahkemece belirlenmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporundaki emsal uygulamasının hatalı, belirlenen bedelin ise yüksek olduğunu, taşınmaz üzerindeki yapı sınıfı, yapı bedeli ile saha betonu, makine teçhizat değeri konusunda aynı raporda yapılan değerlendirmelerin yanlış bulunduğunu, tarafları lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi, karşı taraf lehine ise vekâlet ücretine hükmedilmemesinin yerinde olmadığını, faize hiç hükmedilmemesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece kanuna uygun olarak tayin edilen süreler geçtikten sonra kamulaştırma bedelinin depo edilmesi sebebiyle davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, tespit ve takdir edilen kamulaştırma bedeli çok düşük bulunduğunu, Anayasa Mahkemesinin faize ilişkin iptal kararı gözetilerek kamulaştırma bedeline yasal faiz yürütülerek ödenmesinin de yasal olmadığını, Anayasa Mahkemesinin 2022/83 Esas sayılı iptal kararı ve 2020/1395 Başvuru numaralı kararı birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedelindeki azalmanın giderilmesi için dava tarihinden itibaren Yİ-ÜFE (Bilirkişi raporunda kabul edildiği üzere 1994/100) endeksleri ile güncellenerek ödeme yapılması gerektiğini, TOKİ’nin ucuz bedelden kamulaştırma yaparak, organize sanayi işletmek üzere kurulan şirketlere devir yapmasının kanuna karşı hile teşkil ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak zeminlerine, resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek üzerlerindeki yapılara, yaş, cins ve verim durumu dikkate alınmak suretiyle ağaçlara, mekanik tesisat ve ekipmanlara değer biçilmesini 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, Çerkezköy Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 01.07.2021 tarih ve E.12061 sayılı yazısında dava konusu taşınmazların bir kısım komşu taşınmazlardan farklı olarak Belediye Encümen kararı ile yola terkleri yapılan imar parselleri olduklarının belirtildiği, bu durumda taşınmazların konum ve niteliğine göre belirlenen bedelin adil ve hakkaniyete uygun olduğu, Anayasa Mahkemesinin 01.08.2023 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren kararı ile 2942 sayılı Kanun’un 24.4.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.4.2013 tarihli ve 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkranın Anayasa’ya aykırı olduğuna hükmedilip, iptal edilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının geriye yürümeyeceği ilkesi gözönüne alındığında iptal kararından önce açılan bu davada faiz başlangıç tarihinin belirtilen yasa maddesine göre belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar davalı şirketin ünvanı değiştiği halde karar başlığında eski ünvana yer verilmesi doğru değil ise de bu hususun Mahkemesince her zaman düzeltilebilir maddi hata niteliğini taşıdığı anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal kıyaslaması yapılarak ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 15 ve 16 ncı maddeleri gereği yola terki olan imar parseli niteliğinde olduğu gözetilerek değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gibi taşınmaz üzerindeki yapıya aynı maddenin (h) bendi uyarınca resmî birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek ve fabrikada demonte edilemeyecek malzemelere de değer biçilmesi de yerindedir.
3.01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalı vekilinin 30.04.2024 tarihli temyiz dilekçelerindeki; faize ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun "Onama Kararına" ve "4 No.lu Değerlendirme görüşüne" bu yönüyle (faize ilişkin olarak) katılmıyorum. 25.03.2025