"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1381 Esas, 2024/194 Karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/223 Esas, 2022/107 Karar
Taraflar arasındaki 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek 1 inci maddesi gereğince yapılan sayısallaştırma işlemi nedeni ile taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Antalya ili, ..., eski 514 ada 8 parsel sayılı taşınmazın sayısallaştırma işlemleri sonucu alanında azalma meydana geldiğini, bu nedenle uğranılan zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil idarenin hukuka aykırı bir eylemi olmadığını ve dolayısıyla sorumluluğunun bulunmadığı gözetilerek hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hüküm altına alınan tazminat bedeline 22.02.2017 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın yüzölçümündeki azalma ilk malik olan ... Teneke tarafından bilindiğini, bu nedenle illiyet bağının kesildiğini, değerlendirme tarihi zararın meydana geldiği tarih olup bu tarihe göre taşınmazın değerinin belirlenmesi gerektiğini, taşınmazın değerinin yüksek belirlendiğini, emsalin hatalı olduğunu, ıslah dilekçesinin verildiği tarihten itibarın faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 12.05.1948 tarihinde ilk tesis kadastrosu ile 6.080,00 m² olarak tespit maliki ... Teneke adına tescil edildiği, taşınmaz malikinin 15.09.1964 tarihli talebiyle taşınmazda 2. revizyon çalışmaları ve ölçüleri yapıldığı, 10.06.1965 tarihli tapulama komisyonu kararıyla taşınmazın sınır ve yüzölçümünün yeniden düzenlendiği, dava konusu taşınmazın 6080 m² olan yüzölçümünün 5.284,00 m²ye ve sınırlarının da paftasındaki gibi olacak şekilde revize edildiği, Tapulama Komisyonu kararı ile taşınmazın ölçü ve sınırlandırma krokileri ile paftasında gerekli düzeltmelerin yapıldığı ancak yeni yüzölçümü olan 5.284,00m² değerinin tapu siciline yansıtılmadan kaldığı, taşınmazın yüzölçümündeki azalmaya karşın ... Teneke tarafından yine 6.080,00 m² olarak 1972 yılında ½ şer hisseyle ve ... ya satışının yapıldığı, bu kişilerden de 1984 tarihinde adlı kişinin satın aldığı, davacının da taşınmazdaki hissesini 1985 tarihinde bu kişiden satın aldığı, satın aldığı tarihte yüzölçümün 6080 m² olarak tescilli olduğu, Antalya Kadastro Müdürlüğünün 2017 yılında dava konusu taşınmazın bulunduğu mahallede 3402 sayılı Kanun’un Ek-1 maddesi kapsamında sayısallaştırma çalışmaları yapıldığı, bu çalışmalar sırasında dava konusu parseli ilgilendiren 10.06.1965 tarihli Tapulama Komisyonu kararının tescil edilmediği anlaşıldığından Kadastro Müdürlüğünün 16.02.2017 tarihli 365846 sayılı yazıları ile henüz uygulanmayan tapulama komisyonu kararlarının uygulanmasının Tapu Müdürlüğünden istenildiği, Tapu Müdürlüğünün de 22.02.2017 tarihli işlemiyle dava konusu taşınmazın yüzölçümünün 5.284,00 m² olarak ve vasfının da bahçeli kargir ev olarak düzeltildiği ve 23.05.2017 tarihinde kesinleştiği, dava konusu taşınmazın sayısallaştırma sonucu ve 5.284,00 m² olan yüzölçümü 5.349,33 m² olarak yeniden hesap edildiği ve tescil edildiği, Ek-1 madde uygulaması çalışmaları sonrasında taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapıldığı, dava konusu taşınmazın imar uygulamasına 5.349,33 m² yüz ölçümüyle girmiş olup % 38 düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldıktan sonra imar dağıtımı ile 3.166,13 m² yüzölçümlü bölümünün mahalli idari taksimata göre Kırcami Mahallesi 28262 ada 5 parsele, bakiye kalan 149,07 m² yüzölçümlü kısmın ise 28181 ada 1 nolu kamu ortaklık payı parseline dağıtımının yapıldığı, dava konusu taşınmazın 6.080,00 m² yüzölçümüyle tespit ve tescil edilen yüzölçümünün 10.06.1965 tarihli Tapulama Komisyonu kararıyla 5.284,00 m² olarak düzeltilmesine karar verildiği halde bu düzeltmenin tapu kaydına işlenmemesi nedeniyle davacının taşınmazı satın aldığı tarihte tapu kaydındaki yüzölçümün 6.080,00 m² olduğu ve dolayısıyla davacının bu miktar üzerinden ödeme yaparak zarara uğramasına sebep olunduğundan zararın karşılanması gerektiği, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu belirlenerek, değerlendirme günü olan dava tarihi esas alınarak emsal satışlara göre hesaplama yaparak tazminat bedelini belirleyen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın belirlenen gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve Kanun'a uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.