"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1229 Esas, 2024/207 Karar
DAVA TARİHİ : 17.12.2018
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ:...Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/147 Esas, 2021/139 Karar
Taraflar arasındaki mülkiyeti davacılara ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Antalya ili,...ilçesi,...köyü ... mevkinde bulunan 1289 yoklama kaydının cilt 9 sahife 130 ve 7 numaralı tapu kaydına istinaden satın alıp aralıksız ve fazılasız malik sıfatı ile kullanılırken 2007 yılında arazi kadastro çalışmaları yapıldığını, taşınmazın öncesinde orman sınırları dışında bırakıldığını, sonrasında orman sınırları içerisinde gösterildiği için itirazla...Orman Kadastro Mahkemesinde 2007/292 Esas, 2010/33 Karar, sayılı kararı ile dava açıldığını, davanın aleyhine sonuçlanarak orman sayılan yerlerden olduğunu ve Hazine adına tesciline şeklinde hüküm kurulduğunu, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiş olduğunu, hükmün önce davacı lehine sonra aleyhine kararla ve çelişkili birbiriyle ters düşen raporlara ve ölçümlere dayandığını, dosyalarda bulunan raporlarda bu durumun sabit olduğunu, 2010 yılında karar kesinleştikten sonra 2011 yılında Orman Kadastro Komisyon Başkanlığınca 2/B çalışmasına başlanmış olduğunu, taşınmazın 2/B maddesi şartlarını taşımadığı tespit edilerek ilan edildiğini, bu karara karşı da davacının dava hakkını kullandığını, ancak hukuki yarar olmadığı gerekçesiyle yine aleyhe hüküm kurulmuş olduğunu, davacının eski tapuyla satın aldığı taşınmazı senelerce kullandıktan sonra orman sayılınca sonrasında da 2/B çalışmaları yapılınca tekrar para ödeyerek yeri almak için açtığı davada da hukuki yararın olmadığına dair karar verildiğini ileri sürerek davacının maddi zararlarının tespit edilmesini, zararın oluştuğu tarihten bu tarafa yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine cevap dilekçesinde özetle; Mahkemece davacı aleyhine karar verildiğini ve Yargıtayca onandığını, söz konusu yerin vasfının orman olduğunu, tarıma elverişli olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; seneler süren hak arama ve hukuk mücadelesine rağmen davacının senelerce kullandığı, yaşadığı ve gelir elde ettiği yerin elinden alındığını, davacının en azından uğradığı zararları tazmin edebilmek için dava yoluna gittiğini,...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/147 Esas sayılı dosyasında verilen 2021/139 Karar sayılı kararının Avurupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, Yargıtay kararlarına, hukuk ilkelerine ve hakkaniyete aykırı olduğunu, tazminat talebinin esastan reddine karar verildiğini, kararın kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 1289 Y. 7 nolu tapu kaydına, satın almaya ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayanarak zilyetliğinde bulundurduğu davaya konu taşınmazın orman içinde gösterildiği gerekçesiyle 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat talebiyle eldeki davayı açtığı, ne var ki davacının aynı kayda dayalı olarak mülkiyet talebiyle...Kadastro Mahkemesinin 2007/292 Esas, 2010/33 Karar sayılı dosyasında açtığı davanın reddi ile çekişmeli 101 ada 1 parselin tespit gibi tesciline karar verilerek bu kararın Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin incelemesinden geçmek suretiyle onanarak kesinleştiği, hâl böyle olunca davacı adına kadastro sonucu oluşmuş ve iptal edilen bir tapu kaydı bulunmadığı gibi davacının dayandığı kadastro öncesine ait tapu kaydının da tazminat istemine konu taşınmaza aidiyeti ve davacı ile akdi/ırsi bağı yukarıda yazılı Kadastro Mahkemesi kararı ile kabul edilmediğinden 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat koşullarının somut olay bakımından gerçekleşmediği anlaşılmakla Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacının Antalya ili,...ilçesi, ..... Mevkii Temmuz 289 tarihli ve 130/9 numaralı tapu kaydına dayandığı, aynı kayda dayalı olarak mülkiyet talebiyle...Kadastro Mahkemesinin 2007/292 Esas, 2010/33 Karar sayılı dosyasında açtığı davanın reddi ile çekişmeli 101 ada 1 parselin tespit gibi taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, bu kararın Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin incelemesinden geçmek suretiyle onanarak kesinleştiği, dayanak tapu kaydında malikin Hacı Mustafa Bini Molla Ahmed olduğu, taşınmaz maliki ile davacı arasındaki halefiyetin ispatlanamadığı kadastro tespitinden önce dava konusu taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğuna dair bir tapu kaydı bulunmadığı gibi, davacı tarafın dayandığı tapu kaydı 1873 tarihli olup 13.07.1945 tarihinde yürürlüğü giren 4785 sayılı Orman Kanunu'na Bazı Hükümler Eklenmesine ve Bu Kanun'un Birinci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1 inci maddesi gereğince 2 nci maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanların devletleştirildiği ve tapu kaydının hukukî değerini yitirdiği, bu nitelikteki eski tapu kaydına dayalı olarak da mülkiyet hakkı ileri sürülemeyeceğinden somut olayda 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi sonucu itibarıyla doğrudur.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.