Logo

5. Hukuk Dairesi2024/6056 E. 2025/1977 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davalı idareden tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kanun'un ek 3. maddesinin geçici 15. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması ve dosya kapsamına göre dava tarihi itibarıyla taşınmazın değerinin tespitine karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/77 Esas, 2024/95 Karar

DAVA TARİHİ : 08.01.2015

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ve ecrimisile ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan kısma ilişkin birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde; dava konusu İstanbul ili, 13 parsel sayılı taşınmazın usulüne uygun kamulaştırılmaksızın davalı idarece taşınmaza fiilen el atıldığından bahisle kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini; birleştirilen dava ise ilk davada saklı tutulan kısmın davalı idareden tahsilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Bayındırılık ve İskan Bakanlığının 17.02.1984 tarihli ve 346/202 oluru ile kamulaştırma işlemine tabi tutulduğunu, 16.160,00 m² yüzölçümlü 13 parsel sayılı taşınmazda davacı ın 173/16160 hissesine tekabül eden 49.305,00 (eski para) kamulaştırma bedelinin . Halkalı Şubesine bloke edildiğini, İstanbul ili, parsel sayılı taşınmazın hissedarlarından ın adresine noter kanalıyla gönderilen tebligatın muhtar tasdiki ile iade edildiğini, bundan sonra ilanen tebliğ yoluna gidilerek Yeni İstanbul Gazetesinin 06.10.2016 tarihli sayısında ilanen tebligat yapılmak zorunda kalındığını, davaya konu taşınmazın idare adına tescilinin yapıldığını ve daha sonra 1164 sayılı Kanun Kapsamında Tapu Müdürlüğünün 18.08.1989 tarihli ve 3813 yevmine numarası ile İstanbul Toptan Ticaret Depolama ve Küçük Sanayi Yapı Kooperatifine satıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini ve davanın İstanbul Toptan Ticaret Depolama ve Küçük Sanayi Yapı Kooperatifine ihbarını talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 28.01.2016 tarih ve 2015/5 Esas,2016/35 Karar sayılı kararı ile davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilinin temyizi üzerine karar bozulmuş, bozma kararına karşı davalı idare vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda özetle; dava konusu taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin davacı yönünden ibraz edilen evraklar arasında, davacının ismine düzenlenen bir evrak sunulamadığı, belirtilen evraklarda ... isminin geçtiği ve Dairemizce davacı ... ile ... 'nun aynı kişi olup olmadığının araştırılması yönünden bozma yapıldığı, davalı idare vekilince karar düzeltme dilekçesine ek olarak dosya arasına konulan tebligat evrakında muhatabın davacı ... olduğu, bu evrakın birlikte sakin amcasının oğlu imzasına tebliğ edildiği, bu nedenle davacının kamulaştırma tebligatında geçen adresinin bulunduğu muhtarlık, bu adresin bölgesinde bulunduğu kolluk vasıtasıyla gerekli araştırma yapılıp, lüzumu halinde tanık(akraba, komşu vs) beyanlarına da başvurularak, temin edilecek her türlü delil ile ile amcasının oğlu 'nun tebligat tarihinde birlikte oturup oturmadıkları tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi yönüyle bozma yapılması gerektiğinden davalı idare vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B.Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 17.06.2021 tarihli ve 2018/509 Esas, 2021/303 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

C.İkinci Bozma İlamı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekilinin temyizi üzerine karar onanmış, onama kararına karşı davalı idare vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

2.Dairece yapılan inceleme sonucunda; dosyada bulunan delil ve belgelere göre; davalı idare vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin onama kararı kaldırılarak 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7201 sayılı Kanun'un 5, 6 ve 7 nci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen ek madde 3 ve geçici 15 inci maddesi ile 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7327 sayılı Kanun'un 20 nci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesine eklenen hüküm ve aynı Kanun'un 22 nci maddesi ile eklenen 17 nci maddesi gereğince mezkur Ek 3 üncü maddesinde açıklanan yöntemle kamulaştırmasız el atmaya dayanan bedelin tespiti için rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 13.02.2024 tarihli ve 2023/77 Esas, 2024/95 Karar sayılı kararı ile Ek Madde 3'ün eldeki davalara uygulanacağına ilişkin Geçici 15 inci maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği gözetilerek asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesinin 2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin iptal kararı dikkate alınarak değerlendirme tarihinin dava tarihi olarak alınmasının doğru olduğunu; ancak taşınmazın gerçek değerinin belirlenmediğini ve uygulanan faizin enflasyon karşısında mağduriyeti karşılamadığını bu nedenle dava tarihindeki değerine kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, kabul anlamına gelmemekle birlikte taşınmazın idare adına tescil tarihine göre bedel belirlenmesi gerektiğini, birleştirilen dava tarihinden faiz işletilmesi ve davacı lehine maktu vekâlet ücreti yerine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü, Geçici 15 ve 17 nci maddeleri.

5. 16.11.2022 Tarihli 7421/4 md. ile Yapılan Değişiklik Sonrası Eklenen Ek Fıkra ile Birlikte Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 Tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı 28.07.2023 Tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de Yayımlanan İptal Kararı ile geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi iptal edilmiştir.

6. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazın İmar ve İskan Bakanlığının 17.02.1984 tarihli oluru ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığı, davacı adına çıkartılan noter tebligatları bila tebliğ edildiği gibi yapılan ilanen tebligat yasal şartlar yerine getirilmeden yapıldığından geçersiz olduğu, dava konusu taşınmazdaki davacı payının Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1987/33 Esas, 1988/123 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi uyarınca davalı idare adına tescil edildiği anlaşılmıştır.

3. 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile eklenen Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

4. Bu durumda; Kanun'nun yürürlük tarihinden önce açılan eldeki davada; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “ Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alınarak dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapılması yerindedir.

5.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve alınan rapor uyarınca tespit edilen bedele dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

6.Dava konusu taşınmaza 1983 yılından sonra el atıldığı anlaşıldığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi doğrudur.

7. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

17.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

2019 yılında 7201 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı) .

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.

Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibarıyla…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda da eldeki davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun'un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun'un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği,

Uygulama yapılırken de; Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest dava dosyaları yönünden de uygulanmaları gerekeceğinden, davaya konu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri de gözetilmek suretiyle tespit edilecek bedelin TÜİK tarafından açıklanan Yİ-ÜFE Endeksi Tablosundaki değişim oranları esas alınmak suretiyle “KARAR TARİHİ” itibarıyla güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bedelin hak sahibine ödenmesi gerektiği,

Kanaatinde olduğumuzdan, Sayın çoğunluğun “Onanma Kararına” katılmıyoruz. 17.02.2025