Logo

5. Hukuk Dairesi2024/607 E. 2024/6632 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazların bedelinin tespiti ve tespit edilen bedelin davalıya ödenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesince, yakın konumdaki bir taşınmaza ilişkin kesinleşmiş bir karar dosya arasına alınarak değerlendirilmeden ve davalıların bir kısmı yönünden ilk kararda tespit edilen bedelin davacı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeksizin fazlaya hükmedilmesi doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3835 Esas, 2023/1199 Karar

DAVA TARİHİ: 18.07.2018

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların yol olarak terkini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare ve bir kısım davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, Aydıncık ilçesi, Aydıncık Mahallesi 3362 ve 3363 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazların yol olarak terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 02.05.2019 tarihli ve 2018/103 Esas, 2019/44 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 03.02.2022 tarihli ve 2019/1867 Esas, 2022/319 Karar sayılı kararı ile arsa niteliğindeki taşınmazın bilirkişi raporunda gösterilen emsalin %225'i oranında kabulü ile yeniden yapılan hesaplama sonucu belirlenen metrekare değerinin 467,68 TL, toplam kamulaştırma değerinin ise 388.245,52 TL olarak hesaplanarak taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin üç numaralı alt bendi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 03.02.2022 tarihli ve 2019/1867 Esas, 2022/319 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; 4650 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesine göre hâkim, adil ve hakkaniyete uygun olarak kamulaştırma bedelini tayin ederken keyfi olarak hareket edemez. Bu takdiri yaparken, alınan bilirkişi raporlarından herhangi birini veya bu raporlar arasında bir değeri tespit edebilir. Şayet bu raporlar mahkemece karar verilmesine yeterli görülmez ise yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmelidir. Bu durumda mahkemece, bilirkişi kurulu raporları geçersiz ve inandırıcı bulunmadığından yeniden emsal bildirilmesi için taraflara süre verilip, gerektiğinde resen emsal celbi yoluna gidilerek yeniden 2942 sayılı Kanun'un 15 inci maddesi uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde mahallinde keşif yapılıp, alınacak olan raporun yasa hükümlerine uygun olup olmadığı denetlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda; somut emsal alınarak incelenen Sipahili Mahallesi 164 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 31.12.2007 tarihli satışının esas alındığı, satış tarihinin çok eski olması sebebiyle bu satışın emsal olarak kabul edilmesi ve dava konusu taşınmazın tapu kaydında sit alanı şerhi mevcut ise de taşınmazın sit alanında kalmasının kamulaştırma bedeline etkisi olamayacağı gözetilmeden tespit edilen metrekare birim fiyatından %10 oranında indirim yapan rapor esas alınarak az bedele hükmedilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın değerinin yüksek tespit edildiğini, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Bir kısım davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmaza arsa olarak değerinin çok altında değer tespit edildiğini, emsal satışın doğru tespit edilmediğini, enflasyon nedeniyle uygulanan faiz oranının davalıyı zarara uğrattığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.

3. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması doğrudur.

5. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare ve bir kısım davalı vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

6. Dava konusu taşınmazlara yakın konumda olan 3261 parsel sayılı taşınmaza Aydıncık (Mersin) Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.04.2023 tarihli ve 2022/147 Esas, 2023/465 Karar sayılı kararı ile aynı değerlendirme tarihi itibarıyla 428,18 TL/m² birim bedeli üzerinden değer biçildiği ve ilgili kararın Dairemiz denetiminden geçerek 07.02.2024 tarihli ve 2023/7705 Esas, 2024/1307 Karar ile metrekare birim bedeli yönünden onanarak kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından, belirtilen dosya, dosya arasına alınarak bilirkişi kurulundan ayrılma nedenleri hususunda ek bilirkişi kurulu raporu alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

7. Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar bir kısım davalı tarafından temyiz edilmediğinden ve ilk kararda tespit edilen bedelin davacı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeksizin, davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ... yönünden bozma sonrası belirlenen metrekare birim bedeli esas alınarak hesaplama yapılmak suretiyle fazlaya hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare ve bir kısım davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davalı ... vd.'den peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY YAZISI

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (bir kısım davalılar vekili Avukat ... ...'in 18.12.2023 tarihli temyiz dilekçesi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda temyiz eden bir kısım davalılar yönünden karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, Dairemiz çoğunluğu tarafından verilen bozma ilamındaki diğer bozma sebebine katılmakla birlikte eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesinin yukarıdaki paragrafta zikredilen iptal kararı doğrultusunda da taleple bağlılık ilkesi kapsamında temyiz eden bir kısım davalılar yönünden bozma kararı verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan iptal kararının uygulanmadığı sayın çoğunluğun Değerlendirme bölümünün 4 No.lu bendinde yazılı olan görüş ve kararına katılmıyorum. 29.05.2024