"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/49 Esas, 2023/328 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 22.04.2024 tarihli ek kararla temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
Ek karar davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre Mahkemece dava miktarı dikkate alınarak temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 203.479,43 TL olup her bir davacının payına düşen miktar Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 12.950,00 TL'nin üstünde kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 22.04.2024 tarihli ek kararın ortadan kaldırılması gerekir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil adına kayıtlı Sakarya ili, ..., ....köyü 106 ada 10 ve 12 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının mahkeme kararı ile kısmen iptal edilerek Hazine adına tescil edildiğini, iptal kararıyla müvekkilin mülkiyet hakkına müdahale edildiğini ve Devlet tarafından bedeli ödenmeksizin mülkiyet hakkının ortadan kaldırıldığını ileri sürerek davacının uğradığı zararın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın hiç bir şekilde şahıslarca kazanılması ve şahıslara tescil edilmesi mümkün olmadığından açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 02.06.2016 tarihli ve 2014/795 Esas, 2016/613 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 02.06.2016 tarihli ve 2014/795 Esas, 2016/613 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmazların değerlendirme tarihinde (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihte) arsa niteliğinde olup olmadığı saptanması gerektiği ve dava konusu 10 parsel sayılı taşınmazın tapusu iptal edilen bölümü dışında kalan kısmında yapılaşmaya izin verilip verilmeyeceği, veriliyor ise kısmen tapusunun iptal edilmesinden önceki durumundan farklı olarak kısıtlama getirilip getirilmediği hususları ilgili belediye başkanlığından sorularak, sonucuna göre arta kalan bölümde değer kaybı oluşup oluşmayacağı, davacı tarafından kullanılmasının mümkün olup olmadığı araştırılmadan geri kalan kısmının %100 değer kaybına uğradığı kabul edilerek, bu kısmın bedeline hükmedildiği halde, davacı adına kayıtlı bu kısmın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilinin gerekip gerekmediği de mahkemece tartışılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 17.03.2021 tarihli ve 2019/302 Esas, 2021/112 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 17.03.2021 tarihli ve 2019/302 Esas, 2021/112 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, denetimden geçen Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/793 Esas, 2016/569 Karar ve 2014/796 Esas, 2016/611 Karar sayılı dosyalarında aynı değerlendirme tarihi itibarıyla kapama fındık ağaç bedelinin hesabında belirlenen metrekare birim bedellerinin, bozma öncesi hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen metrekare birim değerleri ile benzer olduğu ve bu bedellerin (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 2018/6734 Esas ve 2018/6731 Esas sayılı kararları ile onandığı gözetilmeden, daha düşük bedel tespit eden bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması ve dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarındaki haciz şerhlerinin hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen miktar itibarıyla temyiz sınırına ilişkin kesinlik kararının, usul ve kanuna aykırı olduğunu, yerel Mahkeme kesinlik sınırı 28.250,00 TL olup kesinlik sınırının üstünde olduğunu, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi kapsamında olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte dava konusu taşınmazın arsa vasfında olmadığını, tazminat bedelinin yüksek belirlendiğini, davacı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürerek kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Mahkemece verilen 22.04.2024 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
24.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.