"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1732 Esas, 2024/976 Karar
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/359 Esas, 2023/67 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın ... yönünden husumetten, ... yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar ve ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davalı ... yönünden esastan reddine, davacılar vekili yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın her iki davalı yönünden de esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların murislerinin Ankara ili, ..., ...... Mahallesi, ......Mevkiinde kain 182 parsel numaralı, 45130,00 m² alanlı, tarla vasıflı taşınmazın maliki olduklarını, bu parselin 1956 yılında ifraz edilerek birden fazla parsele bölündüğünü, bu bölünme esnasında taşınmazın bir miktarının yola terk işlemi yapılmak suretiyle tapu sicilinden terkin edildiğini, terkinde ifraz işlemini yaptıran kök maliklerin amacının yalnızca yeni parsellerin geçişini temin etmek olduğunu, bu işlem ile taşınmazın genel yola terk edilmesinin söz konusu olmadığını, özel yol olarak tahsis edilen bu kısımlar üzerinde kök parsel malikinin mülkiyet hakkının devam ettiğini belirterek Ankara ili, ..., ......Mahallesi, ...ı Mevkiinde kain 182 parsel numaralı, 45130,00 m² alanlı, tarla vasıflı kök taşınmazın ifrazı ile oluşan taşınmazların geçişini temin etmek için yol adı altında tapudan terkini yapılmış kısımlara davalı belediyelerce fiilen el atılması neticesinde oluşan zararın şimdilik 500,00 TL olmak üzere, el atma tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte, davalı belediyelerden müştereken ve müteselsilen tahsili ile miras hisseleri nispetinde müvekkillere ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili idare aleyhine açılan davanın hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, davanın görev, süre ve husumetten olmak üzere tüm yönleriyle reddine karar verilmesini, davanın idare mahkemesi görevi kapsamında olduğunu, davanın yasal dava açma süresi içinde açılıp açılmadığı hususunun Mahkemece resen incelenerek, yasal süresi içinde açılmadığının tespiti halinde “davanın süre yönünden reddine" karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından usulüne uygun bir uzlaşma başvurusu olmadığından davanın “dava şartı yokluğundan reddi” gerektiğini, rızaen terk edilen hissenin kamulaştırmasız el atma davasına konu edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde her ne kadar dava konusu alana fiili el atıldığı iddia edilse de dava konusu taşınmaza belediyelerince fiili el atmanın söz konusu olmadığını, bu nedenle Mahkemece yargı yolu itibarıyla görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, davaya konu parselin 1956 yılında maliklerinin talebine istinaden, satış işlemlerinin kolaylaştırılması amaçlı özel ifraz işlemi ile başka parsel numaralarıyla tescil edildiğini, açılan davayı kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte 09.10.1956 tarihinden önce kamulaştırma yapılmaksızın idarelerce fiilen kamu hizmetine tahsis olunarak el konulan taşınmazların 221 sayılı Kanun uyarınca kamulaştırılmış sayılacağından bu tarihten önceki el koymaların kamulaştırmasız el koyma niteliğinde olmadığını, 182 nolu parselin ifrazı sonucu oluşan ve tapu kütüğüne tescili yapılan taşınmazların tamamının 81034 nolu plan ile 24.01.1989 tarihli ve 0203 sayılı Encümeni Kararı gereğince uygulamaya alınarak, 0.3162141oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi sonrasında kalan miktarlarının muhtelif (26163, 26182, 26186, 26187, 26192, 26193, 26192) adalara tahsis edildiğini, uygulama sırasında söz konusu taşınmazlarda belediyece herhangi bir kamulaştırma yapılmadığını, taşınmaz sahiplerinin 3 üncü maddeye göre ancak fiili tahsis tarihindeki rayiç üzerinden gayrimenkul bedelini isteyebileceklerini ve dava hakkının da 221 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 12.01.1961 tarihinden itibaren 2 sene sonra düşmekte olduğunu, bu nedenle dava konusu yere ilişkin hava fotoğraflarının celbi ile fiilen kamu hizmetine tahsis edilip edilmediği tahsis edildiğinin tespit edilmesi halinde ise davanın hak düşürücü süreden reddi gerektiğini, sonrasındaki 3194 sayılı İmar Kanunu'nda (3194 sayılı Kanun) ifraz işlemlerinin onay yetkisinin Belediyelere verilmiş olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın ... yönünden husumetten, ... yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; murislerce yapılan terkin işleminin ifraz ile oluşan yeni parsellere geçiş sağlamak amacıyla yapıldığını, bu işlem ile taşınmazın genel yola terk edilmesinin söz konusu olmadığını, özel yol olarak tahsis edilen bu kısımlar üzerinde kök parsel malikinin mülkiyet hakkının devam ettiğini, murisleri tarafından ifraz işlemi yapılarak kendi parselleri arasında yol olarak kullanılmak üzere bırakılan bölümün idareler tarafından yol olarak kullanılmasının fiili el atma olduğunu ve davaya konu yola terk alanlarının tamamının bedelinin tazmini gerektiğini, Anayasa Mahkemesi kararları da dikkate alınarak davaya konu parselin bedelsiz terk alanlarının zemindeki yeri tespit edilip kamu hizmetine tahsisin devam edip etmediğinin araştırılıp, kamuya özgülenme halinin ortadan kalkması durumunda 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 35 inci maddesinin uygulanamayacağını, yol olarak kullanılmayan kısımların bedelinin verilmesi gerektiğini, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının da sorumlu olduğunu, aleyhe vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; kendilerine husumet düşmediğini, özel parselasyon işleminin yapıldığı yıllarda yürürlükte bulunan mevzuat kapsamında ilgililerin talebi ile herhangi bir imar planına bağlı kalmaksızın isteğe bağlı olarak yapılan özel bir ifraz işlemi olduğunu, işlemlerin kadastro ve tapu müdürlüklerince yapılması ve belediyelerinden herhangi bir onay işlemi olmadığından idarelerinin sorumluluğunun bulunmadığını, Ankara ili, ..., ...... Mahallesi, ....... Mevkiinde kain tapulama 182 sayılı parselin; parsel maliklerince 1956 yıllarında Tapu Kanunu kapsamında yaptırılan özel ifraz (parselasyon) işlemi ile 2679 ila 2797 sayılı parsellerin oluşturulduğunu, ifraz işlemi ile yeni oluşan parsellerin yola cephe olması sağlanarak parsellere ulaşımın sağlandığını ve bu sebeple parsellerin değerinin artırılarak satış işlemlerinin kolaylaştırılması amacıyla yapılan bir işlem olduğunu, 1956 yılında Tapulama Kanunu hükümleri uyarınca parsel maliklerinin talebine istinaden Tapu Fen Amirliğince yapıldığını, dava konusu 182 parselin 9337 m²sinin taşınmazın malikleri tarafından 04.04.1956 tarihinde tapuda terkin edildiğini ve dava konusu taşınmazların kütük sayfasının yola terk işlemi yapıldıktan sonra ifrazen kapatıldığını, maliki tarafından terk edilen ve tapu kaydında yaşamayan dava konusu alan için fiili el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulünün mümkün olmadığını, parsel oluşumunun geçit yolu olduğunu, ifrazen oluşan diğer parsellerde bu parsel karşılığında yeterli değer artışı sağlandığını, parsele ilişkin yeniden bir tazminat bedelinin istenmesinin ikincil bir rant yaratma isteği olduğunu, yol olarak ayrılan kısımların 3194 sayılı Kanun'un Geçici 4'üncü madde hükümlerine göre "müşterek giriş” kullanımında bulunduğunu, 182 nolu parselin ifrazı sonucu oluşan ve tapu kütüğüne tescili yapılan taşınmazların tamamının 81034 nolu plan ile 24.01.1989 tarihli ve 0203 sayılı Belediye Encümeni Kararı gereğince uygulamaya alınarak düzenleme ortaklık payı kesintisi sonrasında kalan miktarlarının muhtelif (26163, 26182, 26186, 26187, 26192, 26193, 26192) adalara tahsis edildiğini, uygulama sırasında söz konusu taşınmazlarda belediyece herhangi bir kamulaştırma yapılmadığını, 2942 sayılı Kanun'un 35 nci maddesi hükmü gereği bu alanların tazminata konu edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek müvekkili idare yönünden davanın husumetten reddini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu Ankara ili, ..., ...... Mahallesi 182 sayılı parselin tapulama sonucu çocukları Hatice, ... adlarına 26.03.1953 tarihinde tescil edildiği, daha sonra 23.03.1956 tarihli ve 2260 yevmiye numarasıyla veraseten iştiraklı olarak Hamdi Özdemir, Tevfik Özdemir, ...adlarına tescil edildiği, taşınmazın 04.04.1956 tarihli ve 2627 yevmiye nolu işlemle 2679 ila 2797 arası numara verilen 119 adet parsele ifraz edildiği, sonrasında 81034 nolu plan ile uygulamaya alınarak tapu kütük sayfasının kapatıldığı, taşınmazın evveliyatı yönüyle yapılan incelemede, bu parselin ifraz işlemi sırasında rızaen yola terk edilen 9337,00 m² kısmının herhangi bir parsel numarasıyla tapu siciline tescil edilmediği, davacılar murislerinin terkin edilen dava konusu 9337,00 m²lik hisselerini rızaen 04.04.1956 tarihli ve 2627 yevmiyeli işlemle "...119 parçaya ifraz ederek ortasından geçen yollar yekunu 9337,00 m² kısmın tapu sicilinden yol olması hasebiyle terkinini talep ederiz" denildiği, ifraz işleminin Kadastro Müdürlüğünce gerçekleştirildiği, ifraz sonucu oluşan 2679 ila 2797 sayılı parsellerin Çankaya Belediye Başkanlığınca hazırlanan ve Çankaya Belediye Encümeninin 24.01.1989 tarihli ve 203 sayılı kararıyla onaylanan 81034 nolu parselasyon planı kapsamında imar uygulamasına tabi tutulduğu ve parsellerin tapu kütüğünde kapatıldığı, hava fotoğraflarının incelenmesinde; 1956 yılında çekilmiş hava fotoğrafından dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda henüz yapılaşmanın olmadığı, yolların da mevcut olmadığı, benzer nitelikteki mahkemenin 2021/290 Esas sayılı dosyaya sunulan 1988 yılına ait 3636-2003 nolu hava fotoğraflarından ise dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda kısmen mevcut yapılaşma olduğu, yolların da kısmen açık olduğunun tespit edilmiş olduğu anlaşılmış olup davacıların murislerinin maliki olduğu Mühye 182 nolu parselin ifraz edilerek birden çok parsele bölündüğü ve her bir parselden yola terk işlemi yapıldığı, davalı idarelerin, bu taşınmazları hem fiilen kullanıp hem de taşınmazların bulunduğu bölgenin imar uygulamasına tabi tuttuğu, dolayısıyla her iki davalı idareye de husumet düştüğü anlaşılmış ise de 2942 Kanun'un 35 inci maddesine göre, "İmar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, ... saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerle, özel parselasyon sonunda malikinin muvafakatı ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez." düzenlemesi mevcut olduğundan ve tapu kayıtlarının incelenmesinde; taşınmazın özel ifraz işlemine tabi tutulduğu, davacılar murislerinin de tapuya başvurarak bu taşınmazlarda yola giden kısımların kütükten kendi rızalarıyla terkinini talep ettikleri, şartsız olarak ve ifrazen oluşturulan bu parsellerin yola cephe şartını sağlamak amacıyla maliklerin talebiyle yola terk edildiği ve yaptırmış oldukları özel ifraz (özel parselasyon) sonucunda Kadastro ve Tapu Müdürlüğünce ortak kullanım alanı olarak oluşturulduğu ve parsellerin yola cephe olması sağlanarak değerinin arttırıldığı, 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi gereğince davacıların özel parselasyon sonucu yol olarak ayrılan parsel ile ilgili tazminat talepli davasının yerinde olmadığı davacı tarafça bedeli istenen bölüm özel parselasyon sırasında davacıların murislerinin muvafakatiyle yol olarak ayrılmış olan yerlerden olduğundan ... yönünden davanın reddine dair kararda, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı; ancak her iki davalı idarenin de bu taşınmazları hem fiilen kullanıp hem de taşınmazların bulunduğu bölgenin imar uygulamasına tabi tutulduğu, dolayısıyla her iki davalı idareye de husumet düştüğü, davalı ... yönünden de davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, adı geçen davalı yönünden husumetten ret kararı verilmesi doğru olmadığından davacılar vekilinin istinaf itirazlarının bu yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine ilişkin yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi uyarınca imar düzenlemesi sırasında malikinin muvafakati ile yol, ... alan ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan alan için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamayacağı gibi karşılığı da istenemeyeceğinden ve Anayasa Mahkemesinin 07.09.2021 tarihli ve 2017/22268 başvuru numaralı kararı da dikkate alındığında, davacılar murisinin kendi isteği ile yapılan işlemden elde ettiği menfaat de gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.