Logo

5. Hukuk Dairesi2024/6274 E. 2025/3747 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili davasında, Anayasa Mahkemesi'nin 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 9. fıkrasını iptal etmesinin derdest davaya etkisi ve uygulanacak faiz oranı ile başlangıç tarihi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarının geriye yürümeyeceği ve her davanın açıldığı tarihteki mevzuata göre çözümlenmesi gerektiği gözetilerek, 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 9. fıkrasının iptalinin derdest davaya etki etmeyeceğine ve faizin dava tarihinden 4 ay sonrasından itibaren işletileceğine karar verilmiş, ancak faiz işletilen miktarın kararda açıkça belirtilmemesi ve davacı idarenin harçtan muaf olmasına rağmen aleyhine harca hükmedilmesi nedeniyle karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1523 Esas, 2024/516 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Şirvan Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/388 Esas, 2021/272 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Siirt ili, Şirvan ilçesi, ... köyü 117 ada 33 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın gerçek kamulaştırma bedelinin belirlenmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın 2020 yılında açılmış olmasına rağmen, bilirkişi raporunda 2021 yılında yayımlanan birim fiyatlar üzerinden hesaplama yapıldığını, dava konusu taşınmazın kuru tarla olarak kabul edilmesi gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranının %6 olarak uygulanması gerektiğini, objektif değer artışı uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın bedelinin düşük belirlendiğini, münavebenin tarla sebzeciliği olması, buğdayın münavebeye alınmaması, kapitalizasyon faiz oranının %4 uygulanması, taşınmaza daha yüksek objektif değer artışı uygulanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kuru tarla olarak kabul edilmesi gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranının %6 olarak uygulanması gerektiğini, objektif değer artışı uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmaz üzerindeki yapıların eksik hesap edildiğini, Anayasa Mahkemesi kararı gereği dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken dava tarihinden 4 ay sonrasından yasal faiz uygulanmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, buna göre fark bedele kararın kesinleşmesine kadar faiz işletilmesi gerektiğini, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.

3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Ne var ki dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Faiz işletilen miktarın kararda açıkça yazılmaması doğru görülmemiştir.

6. 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 16 ncı maddesinde (04.04.2023 tarihli ve 7451 sayılı Kanun'un 11 inci maddesiyle) yapılan değişiklik ile davacı idare harçtan muaf olduğu hâlde, aleyhine harca hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının;

a)(4) numaralı bendinde yer alan "sonuçlandırılmadığından" ibaresinden sonra gelmek üzere "18.682,63 TL fark bedele" ibaresinin eklenmesi,

b) (7) numaralı bendinde yer alan cümlenin çıkartılması yerine "Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın istek halinde yatıran tarafa iadesine" cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacı idare harçtan muaf olduğundan yatırılan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalı taraf vekilinin 15.04.2024 tarihli dilekçesindeki “Faize” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun diğer yönleriyle katıldığımız “Düzeltilerek Onanma Kararı”na (faize ilişkin yönüyle) ve faizle ilgili 3 No’lu “Değerlendirme görüşündeki gerekçeye” açıkladığımız nedenlerle katılmıyoruz. 20.03.2025